Kripto varlık kanunu bu sene çıkacak, peki dünyada ne oluyor?
Kripto varlıklarla ilgili kanunumuz bu sene çıkacak. Kamuoyu ile paylaşılan bilgilere baktığımızda taslak kanunun amacı Türkiye’yi bu yeni teknolojide dünyada bir merkez olarak konumlandırmak değil. Mesela 2 Haziran 2023’te yazdığım gibi Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkeler, bu alanda özel regülatörler kurarak, dünyada bu işin merkezi olmaya çalışıyor. Singapur ya da Hong Kong da öyle. Bizim gibi büyük nüfusa sahip olan ülkelerdeki düzenleyiciler ise kurumsal refleksle önceliği kullanıcının korunmasına veriyor. Bu işin tabiatı biraz böyle şekilleniyor.
Son dönemde dünyada kripto varlık piyasaları yeniden yukarı yönlü hareketlendi. Bitcoin yeniden 50 bin doları geçti ve toplam değeri 1 trilyon dolara ulaştı. Kripto varlıkların toplam piyasa değeri ise 2 trilyon doları geçmiş durumda. Bir bakıma iki sene öncesine geri döndük. Bu seferki hareketlenmede, dünyada bu işe yönelik bir regülatif çerçevenin oturmaya başlamasının da etkisi var. Bankalar ve kurumsal oyuncular, öyle ya da böyle, bir düzenleyici çerçeve olunca daha rahat hareket ediyor. Bugüne kadar dünyada 20’nin üzerinde yerde kripto varlık regülasyonları çıkarılmış. 40 civarında ülkede ise hazırlıklar devam ediyor. Kanun taslağımızın 2021’deki halinden bugüne evirildiği çerçeveye bakınca “bekle-gör” politikasıyla ne kadar doğru yaptığımız anlaşılıyor.
Yine de şeytan ayrıntıda gizlidir. Kanun çıktıktan sonra SPK’nın çıkaracağı tebliğ ve yönetmelikler kritik. Mesela eğer SPK’nın bu konuda emsal görebileceği kendi regüle ettiği aracı kurumlardaki gibi bir veri yerlileştirilmesi istenirse, Türkiye’de bu iş yapılamaz hale gelir. Zira her teknolojinin ihtiyacı farklı. Her zaman söylediğim Avrupa Birliği mevzuatlarını emsal almanın tehlikelerini de gözden kaçırmayalım. Avrupa’nın ölçeği ile bizim ölçeğimiz farklı. Mesela Avrupa’daki veri yerlileştirmesi şartını Türkiye’ye uygulamak istediğiniz zaman, sadece Münih’te kurulacak bir sunucu ile dünyanın en büyük ekonomisine hizmet vermekle, Konya’daki bir sunucuyla dünyanın 19. büyük ekonomisine hizmet vermek aynı olmuyor. O sunucu da zaten bu nedenle kurulamıyor!
Bu sıkıcı konuları bırakıp, 2024 yılında dünyada kripto varlık piyasasında yükselen trendleri inceleyelim: Şu an dünyada en çok ilgi gösterilen konu varlıkların tokenizasyonu (“Token” kelimesini jeton, bonbon gibi tercümeleri var, ama ben “token” demeye devam edeceğim). Tokenizasyon bir varlığın parçalara ayrılıp, her bir parçanın ayrı ayrı blokzinciri üzerinde alınıp satılabilmesi demek. Örnek olarak, emlak, sanat eserleri, enerji ve sağlık alanındaki büyük altyapı projeleri, finansal piyasalarda işlem gören hisse senetleri ve bonolar, çevirimiçi oyunların içinde alınıp satılan varlıklar artık blokzinciri üzerinden işlem görebiliyor. Diyeceksiniz ki, bu iş için zaten gayrimenkul yatırım fonları vb. mecut araçlar yok mu? Var ama değişen teknoloji artık bu işlerde işlem maliyetlerini neredeyse sıfıra indirebiliyor. Üstelik geleneksel finans mesai saatlerinde çalışırken, tokenize edilmiş varlıkların piyasası 7/24 işliyor. Böylece, söz konusu varlıklara yönelik likidite de artıyor. Danışmanlık şirketi Roland Berger, 2030’a kadar varlık tokenizasyonu piyasasının mevcut değerinin 40 katına çıkarak 10 trilyon dolara ulaşmasını öngörüyor.
Peki, tokanize edilen bu varlıkların alımında kullanılan likidite, varlıklar satılınca nereye gidecek? Muhtemelen itibari (fiat) paraya, yani TL veya dolara dönmek yerine, bu paralara endeksli stabilkoinlere gidecek. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde dünyada stabilkoin arzında ciddi bir artış bekleniyor. Stabilkoin işini tutturursanız bu işte çok para var. Mesela Tether’in günlük işlem hacmi 65 milyar dolara ulaşmış durumda. Bu paranın risksiz varlıklarda, mesela bugünkü faiz oranlarıyla gecelik faizde, tutulduğunu varsayarsak yılda 4 milyar dolar kadar kemiksiz kazanç elde etmek mümkün.
Dünyada stabilkoin işleri regüle olmayan bir şekilde gelişti. O nedenle karşılıkların tam olarak nerede tutulduğunu bilemiyoruz. Şimdilerde kripto varlık işinde dünyada merkez olma iddiasındaki ülkeler, regüle edilmiş stabilkoinler çıkarıyor. Örneğin, Birleşik Arap Emirlikleri hem kendi para birimi olan dirhem hem de ABD doları cinsinden stabilkoin lisansı vermeye hazırlanıyor. Dirhemin 27 yıldır dolar cinsinden değerinin sabit olduğunu da unutmayalım. Dolayısıyla dirhem stabilkoin aynı zamanda fiilen dolar stabilkoin olacak. Singapur da benzer lisanslar vermeye hazırlanıyor. Singapur doları ise başka ülkelerin paralarının ağırlıklandırıldığı bir sepete karşı sabit tutuluyor.
Türkiye’de yasalaşması beklenen kripto varlık kanunuyla varlık tokenizasyonu ve stabilkoinlerle ilişkili düzenlemelerin ilgili kurumlara bırakılması planlanıyor. Bu da doğru bir yaklaşım. Mesela stabilkoinleri Merkez Bankası, menkul kıymetlerin tokenizasyonunu SPK, oyunlardaki varlıkların tokenizasyonunu ise belki bir gün Ticaret Bakanlığı düzenleyecek. Bu düzenlemelerde ileri giden ülkeler kazanacak. Ancak unutmayalım: İleri gitmek aceleyle düzenleme yapmak demek değil. Bir ülkenin ekonomik, sosyal veya siyasi şartlarına ve dünyadaki iddiasına en uygun düzenlemeyi bulabilmek demek.