Kripto varlık kanun taslağı blockchain ile uyumlu mu?

Serbest Kürsü
Serbest Kürsü

Av. Arb. Dr. Burak ASLANPINAR & Av. Alper TAŞAR

Kripto paralardaki yükseliş trendiyle birlikte kripto varlıklara yapılan yatırımın artışı, konuyla ilgili regülasyon çalışmalarına da hız kazandırmış; 16.04.2021 tarihinde Resmi Gazete’de Ödemelerde Kripto Varlıkların Kullanılmamasına Dair Yönetmelik yayımlanmıştı. Yönetmelikte temel olarak kripto varlıkların ödeme aracı olarak kabul edilemeyeceği düzenlenip bunun gibi dört başlıkta düzenleme yapılmıştı. Bu düzenlemenin önemi, her ne kadar ilgili Yönetmeliğin uygulanması kapsamında olsa da piyasalarda kripto para olarak bilinen araç kripto varlığın hukukumuzda ilk kez yapılmış olmasından kaynaklıydı. Yapılan tanımda kripto varlık tabiri tercih edilmiş ve kripto varlıklar esasen bir yatırım aracı olarak tanımlanmış, bu varlıkların para niteliğini haiz olmadığı açıkça vurgulanmıştı.

Akabinde 01.05.2021 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile kripto varlık hizmet sağlayıcılarına, 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun’da tanımı yapılan “Yükümlü” sıfatı yüklenmiş; böylelikle kripto varlık hizmet sağlayıcısı olan kripto para borsalarının belirli işlem tutarlarının üzerinde kimlik tespiti yapmak başta olmak üzere Kanun’da yükümlü sıfatını taşıyanlara yüklenen yükümlülüklerden sorumlu olması sağlanmıştı.

Nitekim bu kapsamda da Türkiye’de faaliyet gösteren ve Binance TR ismiyle bilinen BN Teknoloji A.Ş.’ye, yükümlülerini ihlal ettiği gerekçesiyle en üst ceza sınırı olan 8 Milyon Türk Lirası idari para cezası verildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından 24 Aralık 2021 tarihinde yapılan açıklamalarda ise kripto varlıklara ilişkin çalışmaların tamamlandığı ve taslağın en kısa zamanda TBMM’ye sunulacağı açıklandı.

Peki söz konusu kanun taslağı neleri içeriyor ve kripto piyasasına ne gibi etkileri olacak?

Kripto Kanun Tasarısının İçeriği

Taslaktaki ilk dikkat çeken husus, kripto varlık hizmet sağlayıcılarının iş ve işlemlerine başlayabilmesi için SPK izni şartının getirilmesi olarak görünüyor. Bunun için taslak metin ile Sermaye Piyasası Kanunu’nda gerekli değişiklikler yapılarak henüz kanunlarımızda bulunmayan kripto varlıkların ve kripto varlık hizmet sağlayıcıların tanımları eklenecek. Bahsi geçen değişikliğin yanında bilinen adı kripto para borsaları olan kripto varlık hizmet sağlayıcıları, bir nevi Kanunda yer alan “sermaye piyasası kurumu” sıfatını haiz olacak ve kurumların kural olarak sahip olduğu haklardan ve yükümlülüklerden sorumlu olacaklar.

Bu noktada şu ayrıntıya dikkat çekmekte yarar var:

Taslak metne göre kripto varlıklarla ilgili hizmet veren kuruluşlara ilişkin bir ayrım yapılacak. Esasen kripto para borsaları, kripto varlıklara ilişkin alım ve satım emirlerinin iletildiği kuruluşları temsil ediyor. Şu an için ise mevzuatımızda “kripto varlık hizmet sağlayıcı” ismini görmekte ancak bu tabirin tanımını görmemekteyiz. Taslakta bu husus aydınlığa kavuşturulmuş ve “kripto varlık alım satım platformu” ile “kripto varlık hizmet sağlayıcı” şeklinde ikili ayrıma gidilmiş. Yapılan tanımlar ise SPK mevzuatına tabi olan ancak kripto varlık alım satımına aracılık etmeyecek kuruluşların ortaya çıkacağını gösteriyor. Bu kapsamda, 17.04.2021 tarihinde ekonomim.com’da yayımlanan “Kripto Yasaklar, Vergiler ve Kripto Varlık Barışı” başlıklı yazımızda[1] belirttiğimiz ve tahmin ettiğimiz gibi bankalara önemli rol ve görevler düşeceği anlaşılıyor.

Kripto para borsa dolandırıcılığına önlem var mı?

Kripto paralar esasen milli paraların sahip olduğu dezavantajların ortadan kaldırılacağı alternatif olarak planlanmış ve oluşturulmuş olsalar dahi günümüzde bu şekilde kullanıldıklarını söylemek pek mümkün değil. Bunlar, yatırımcılar tarafından ödeme aracından çok yatırım aracı ve para kazanma yöntemi olarak görülmekte. Nitekim kripto paralardaki kazanç oranlarının yüksekliği sebebiyle bu alanda bilgi sahibi olmaksızın büyük miktarda yatırım yapılıyor. Esas tehdit de bu noktada başlıyor. Zira kripto para piyasalarında spekülasyonun kolaylığı ile aşırı volatilite sebebiyle dolandırıcılık fiilini işlemek çok daha kolay hale gelebiliyor.

Nitekim Türkiye’de faaliyet gösteren Thodex ve Bitrota gibi kripto para borsalarına ilişkin dolandırıcılık faaliyeti yürütüldüğü iddiaları büyük ses getirmişti. Yine Dogecoin Mining ve He Coin olayları da kripto varlık yatırımı ve madencilik sürecinde dolandırıcılık fiilinin kolaylaştırıldığı yolunda iddiaların kuvvetlenmesine yol açmıştı. Bu çerçevede, bahsedilenler gibi dolandırıcılık fiillerine ilişkin önlemler ve kripto varlık hizmet sağlayıcıların sorumluları hakkında özel soruşturma usulleri de kanun taslağında yer alıyor. Bu husus dışında, SPK mevzuatına tabiiyet sonrasında tıpkı bankalarda olduğu gibi şirket sorumlularının şahsi malvarlığıyla da sorumluluğu söz konusu olabilecek.

Yine kripto para borsalarının ortaklarının müflis olmaması, konkordato ilan etmiş olmaması, tasdik edilmiş yapılandırma başvurusu bulunmaması, faaliyet izni iptal edilmiş SPK mevzuatına tabi şirketlerde belirli bir oranda hissesi bulunmaması veya sayılacak belirli suçlardan mahkum olmamaları gibi çok detaylı şartlar öngörülüyor. Bahsettiğimiz düzenlemede somut olarak tespit açısından sorun yaratacak uygulamalar görebileceğimizi belirtmekte fayda var.

Aynı zamanda, dolandırıcılık faaliyetlerinde kripto para borsalarının abartılı reklamlar ile kullanıcılara çok büyük vaatlerde bulunması dolayısıyla kripto para borsalarının yapacakları reklamlara da düzenleme getiriliyor.

Tasarının can alıcı noktası: Serbest bırakma mı yasaklama mı?

Kanun tasarısının esas önem arz eden noktası ise kripto varlık yatırımcılarının yalnızca SPK’nın yetkilendirmiş olduğu kripto varlık hizmet sağlayıcıları aracılığıyla işlem yapabileceklerine ilişkin düzenleme ile bu platformlardan edinilen varlıkların yalnızca yetkilendirilmiş olan kuruluşlar arasında transfer edilebileceğine ilişkin hüküm gibi görünüyor. Bu çerçeveye, yurtdışında işlem gören kripto para borsasında yapılan kripto varlık yatırımının Türkiye’de yerleşik bir şirketin borsasına transferi için SPK’nın yetkilendirdiği kuruluşlar aracılığıyla yapılması da giriyor.

Görüldüğü üzere, taslak metin ile kripto varlıkların vergilendirilmesinden çok daha geniş kapsamlı düzenlemeler yapılması öngörülüyor. Merkeziyetsiz finansın denetim altına alınması ve blockchain teknolojisini kontrol etme amacı bunlardan bazıları.

SPK izni uygulamasının doğuracağı sorunlar

Tahminimize göre kripto varlık hizmet sağlayıcıların SPK iznine tabi olarak faaliyet göstermesi ilk bakışta denetim sağlayacak gibi görünse de özel nitelikli bazı durumlar meydana getirecek.

Kripto varlıkların SPK mevzuatında tanımının yer alması ile birlikte SPK tarafından bu varlıkların kapsamı belirlenebilecek ve piyasalarda işlem görecek olanlar belirlenebilecek. Bu husus ise kripto varlıkların mahiyetine uygun değil. Kripto varlıkların farklı isimler altında üretimi, işlemlerde geçerli teknoloji gereği sınırlanamaz nitelikte olup isteyenlerin ve gerekenleri yapanların kendi kripto parasını üretebilmeleri mümkün. Nitekim Bitcoin’e alternatif bütün diğer kripto varlık türleri, Bitcoin’e nazaran hızlı işlemlere izin vermesi, çok daha uygun fiyatlı olabilmeleri ve madencilik işlemlerinin sürelerinin kısa olması sebebiyle tercih ediliyor. Yatırımcıların da çok farklı ve duyulmamış kripto varlıklara yatırım yapmaları sıkça görülüyor. Kripto varlıkların bu özellikleri göz önünde bulundurulduğunda, SPK tarafından söz konusu belirlemelerin yapılması fiilen mümkün olmadığı gibi bu şekilde hareket edilmesinin, üstü örtülü bir şekilde kripto varlık yatırımlarının yasaklanması anlamına da gelebileceği de değerlendirilebilir.

Bu noktada SPK denetimine tabi olmayan kripto para borsalarından yatırım yapılması fikri akla gelse de yukarıda belirttiğimiz üzere, taslak metinde kripto varlık yatırımına ilişkin iş ve işlemlerin yalnızca SPK’nın yetkilendirdiği kuruluşlarca yapılacağına ilişkin düzenleme yer alıyor. Taslağa göre, yetkilendirilmemiş kuruluşlar vasıtasıyla herhangi bir işlem yapılması da yaptırıma tabi tutulacak.

Yapılan düzenlemelerde yabancı borsaların da Türk yatırımcısının kullanımı için bir anlamda Türkiye’de yerleşik bir şirket daha kurması sağlanmak isteniyor. Peki bu husus ne şekilde uygulanabilir? Zira dünyada bu işle iştigal eden borsa ve şirket sayısı düşünüldüğünde birçok aktörün sektör dışına itileceği göze çarpıyor. Bu durum, kripto varlıklar üzerinde denetim sağlanması açısından olumlu gibi görünse de aslında kripto varlıkların altındaki teknoloji incelendiğinde denetim sağlanması bir yana, kripto varlık yatırımcısının denetimsiz alana kaydırılacağını düşünmekteyiz.

Kanun taslağı blockchain teknolojisiyle uyumlu mu?

 Kripto varlıklar, blockchain teknolojisi kullanılarak üretilen ve işlem gören varlıklar. Bu teknoloji ise verilerin dijital olarak kayıt altına alındığı, merkezi kaydın bulunmadığı ve bu bilgilerin sisteme dahil olan herkesle paylaşıldığı bir yapı. Dağınık bir veri tabanı olarak bahsedebileceğimiz blockchainde en basit haliyle, sistemde yer alan her bilgisayarda aynı bilgi bulunuyor ve eşleşiyor. Sistem ise dünyanın her tarafında bulunan binlerce bilgisayardan oluşuyor. Kripto para borsaları, her alım ve satım işleminde bu bilgisayarlara yeni bir bilgi gönderiyor ve bloklar halinde zincirler oluşuyor.

Olabildiğince basit anlatmış olduğumuz bu süreçte, görüldüğü üzere herhangi bir merkeziyet bulunmuyor. Zira bu sistemin ilk olarak açıklandığı makalede, yapının merkeziyetsiz oluşu vurgulanarak eşten eşe (P2P) elektronik nakit sistemi olarak adlandırılmış.[2]

Taslak metinde yer alan düzenlemelerde ise sisteme yeni veriyi gönderen kripto para borsası kontrol altına alınmaya çalışıldığından oldukça dar bir denetim söz konusu olabilir. Zira fiili olarak kripto varlık alımı yapmanın tek aracı kripto para borsaları değil. Kullanıcılar, bu işlemi kripto para borsaları dışındaki açık yazılımlar vasıtasıyla da yapabilirler. Dolayısıyla yapılacak olan düzenleme sonrasında da yatırımcıların bu türde iş ve işlemlerine devam etmesinin önlenmesi fiilen mümkün değil.

Her ne kadar yetkilendirilmemiş kuruluşlar aracılığıyla işlemlerde bulunmak yaptırıma bağlanacak olsa da bunun çok caydırıcı olacağını düşünmek pek mümkün değil. Nitekim bu durum illegal bahis sitelerinin kullanımları incelendiğinde de ortaya çıkıyor.

Kanun taslağında yatan “kripto amaç”

Kanun taslağı ile öncelikli amaçlanan hususun, kripto para borsalarının dolandırıcılık faaliyetlerinde araç olarak kullanılmasının önlenmesi ve kripto varlık piyasasında bulunan aktörlerin genel anlamda kontrol altına alınması olduğu görülüyor.

Nitekim yapılan düzenlemeyle devlet otoritesinin korunmaya çalışıldığı bir gerçek. Zira blockchain teknolojisi, devlet denetimini ve otoritesini tehdit eden bir teknoloji olarak görülüyor. Blockchain teknolojisi; uzun vadede noter işlemlerini, tapu işlemlerini, para transferi için bankalar nezdinde yapılan işlemleri, sözleşme yapılması ve sözleşmelerin kişilere güvence sağlaması için gereken resmiyet kazandırma işlemlerini ve bunlar gibi pek çok işlemi ortadan kaldıracak mahiyette. Kısaca söylemek gerekirse blockchain dediğimiz sistem, aleniyet kazanması ve güven oluşturması gereken tüm iş ve işlemler için geçerli olabilecek dağınık dijital bir veri tabanı. Devlet otoritesini tehdit eden unsur ise herhangi bir verinin aleniyeti ve güven oluşturması için hiçbir kurum ve kuruluşa ihtiyaç kalmamasında saklı.

Hal böyle olunca, yapılan mevzuat çalışmalarında da devletin bu alan üzerinde hakimiyet kurma iradesi görülmesi son derece olağan. Yine bu otoritenin bir diğer yansımasının da kripto varlıkların vergilendirilmesinde karşımıza çıkacağı açık. Bu husustaki detayları ise bir başka makalede tartışacağız.

Sonuç olarak; yapılan mevzuat çalışmalarında şu an için esasen sektörün denetim altına alınması ile dolandırıcılık işlemlerinin son bulması olduğu anlaşılıyor. Ancak bu düzenlemelerin taslaktaki halleriyle çeşitli yeni problemler ortaya çıkaracağı görünüyor. Tahminimizce bu aşamanın bir sonrası, kripto varlıkların finansal ve vergisel düzenlemeleri olacak. Bununla birlikte, planlanan düzenlemeler, teknolojinin mahiyetine uygun olarak yapılmadığı takdirde, günümüz koşullarında her ne kadar merkeziyet ve denetim sağlayacak gibi görünse de kanunun kapsayamayacağı yollara ve dolayısıyla kayıt dışılığa sapma eğilimi oluşturması olası görünüyor. Bu kapsamda da bir sonraki adım olan finansal ve vergisel düzenlemelerin aksaması kaçınılmaz olacak. Unutmamak gerekir ki, şimdi yani daha işin başındayken atılacak küçük adımların gelecekte çok büyük sonuç ve etkileriyle karşılaşacağız. Bu nedenle, bu ilk küçük adımları doğru atmak çok önemli.

Dipnot

[1] Y. Burak ASLANPINAR, Alper TAŞAR, “Kripto Yasaklar, Vergiler ve Kripto Varlık Barışı” https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/kripto-yasaklar-vergiler-ve-kripto-varlik-barisi/618204, 17.04.2021.
[2] Satoshi NAKAMOTO, “Bitcoin: A Peer-to-Peer Electronic Cash System”, https://bitcoin.org/bitcoin.pdf, 31.10.2008.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
İddialı iklim eylemi 29 Kasım 2024