Kredi yetmiyor ekonomi hibe bekliyor
Korona sürecinde şimdiye dek 20’den fazla paket açıldı. Gelinen noktada ekonomi; işsizlikten durgunluğa dek temel sorunlarla boğuşuyor. Tıpkı diğer ülke ekonomileri gibi… Ancak açılma sürecinde vatandaşa; talep edebilsin, şirketlere; üretebilsin diye hibe (bağış) destekleri veriliyor.
Bizde ise vatandaşın cebine konulan cüz’i para dışında paketlerden borç ertelenmesi, faiz kolaylığı ve kredi üstüne kredi çıktı. Peki, işe yaradı mı? Belki yarayanı olmuştur fakat gözlemim şudur ki krediler, sadra şifa değil, dövize mevduat oluvermiş.
Şimdi yeni paket geliyor, orta gelirlilere düşük faizli, uzun vadeli konut kredisi, otomotivde Türkiye’de üretilenler için düşük faizli, uzun vadeli kredi, yerli üretim elektronik, beyaz eşya, mobilya, ev tekstili, çeyiz, motosiklet, bisiklet için uygun şartlarda kredi…
Dikkat ederseniz paketteki her tedbir, kredi redifli… Bir bakıma ekonominin şiiri kredi kafiyesine bağlanmış. Turizm de unutulmamış, tatili de kredilendirecekler. Faiz? Piyasa şartlarının altında deniyor. Uygun şartı söyleyelim; düşük faizli, uzun vadeli…
Peki, kamu bankaları bu kredi yükünün altından kalkabilir mi? Kalkamayacağından, özel bankaları da kredi kervanına katmak için bazı mücbir tedbirler düşünülüyor.
Gelelim başlıktaki “hibe” yani bağış kelimesine; Krediyi denedik, ne kadar işe yaradığı, ne kadar dövize gittiğini gördük. Tıpkı vatandaşın cebine para koymak gibi; işletmelere, üretim şartlı hibe programları gerekiyor.
HER KURTARMA PAKETİ DÖVİZE AKMAK ZORUNDA MI?
Değil tabii… Kredi, borcu şişiriyor, sorunu erteliyor ve dövize meylediyorsa, her alanı kredilendirmek, çözüm olur mu? Her kurtarma paketi daha büyük yeni paket ihtiyacı doğuruyorsa, durup düşünmeli…
Üretim şartlı hibe (bağış) programları ile işletmelerin ekonomik kabiliyetlerini sürdürmesine imkân sağlanmalı, duran istihdamı genişletecek adımlar atılmalı.