Kravatın yeniden yükselişi

Dr. Uğur TANDOĞAN
Dr. Uğur TANDOĞAN NOT DEFTERİ

Geçen hafta yabancı basını tararken bir haber ilgimi çekti. Ülkemizden ve dünyanın diğer yerlerinden gelen yolsuzluk, yoksulluk, adaletsizlik, kavga, savaş haberlerinden zaten bunalmıştım. Bu gündemden kopup “Bir elinde cımbız bir elinde ayna/Umurunda mı dünya” misali, bu konuda yazayım dedim. The Wall Street Journal (WSJ) gazetesindeki bir habere göre; (https://www.wsj.com/lifestyle/workplace/the-necktie-is-making-an-office-comeback-e785e9f6 ) kravat Amerika’da ofislere geri dönüyormuş. Değişim yine genç kuşaklardan gelmiş. 

Yıllarca boyunlara takılan kravata ilk isyan eden gençlerden olmuştu. Bütün olay, “Hayırlı cuma günü olsun, hayırlara vesile olsun” deyip(!) cuma günlerinde serbest giyim (Casual Friday) ile başladı. Haftada bir gün ile başlayan serbest giyim, daha sonra bazı işyerlerinde tüm haftayı kapsadı. COVID salgını ile insanlar evden çalışmaya başlayınca işin rengi daha da değişti. Evde pijaması ya da eşofmanı ile masa başına oturmaya alışmış çalışanları ofise dönüşte giyim yönetmeliklerinin kalıplarına sokmak kolay olmadı. Üstelik yetişmiş insan gücü eksiliği şirketlerin başında Demokles’in kılıcı gibi duruyordu. Bunun üzerine patronlar Mevlana’ya sığınıp elemanlarına “Nasılsan öyle gel” dediler. Serbest giyim yaygınlaştı. 

Yukarıda sözünü ettiğim habere göre, mevcut gidişata başkaldıran yine deli-kanlılar, gençler olmuş. WSJ bunu öyle ifade etmiş “Patron eşofman giyerken, genç stajer kravat takıyor”. Üstelik genç profesyonel kadınlar da kravat takmaya başlamış.

Söz kravattan açılınca belki merak edersiniz diye onun tarihini araştırdım. Bazı ilginç noktaları aşağıda sıralıyorum.

Kravatın gelişimi

Kravatın çıkış yeri, modanın öncüsü Fransa olmuş. Ama Fransızlar da ilhamı Hırvatlar’dan almışlar. Otuz Yıl Savaşları sırasında (1618-1648) paralı Hırvat askerleri Fransa’nın yanında savaşmış. Bu askerler boyunlarına renkli mendiller bağlıyorlarmış. Bundan esinlenen Fransızlar da boyunlarına bir şeyler bağlamaya başlamışlar. Fransızcadaki Hırvat sözcüğünden (Croates) “Cravat” sözcüğünü türetmişler. Louis XIV daha yedi yaşında iken dantelden yapılmış bir kravat takmış. Buradan aldığı rüzgârla kravat modası, önce Fransa sonra tüm Avrupa’yı kasıp kavurmaya başlamış. Soyluluğun bir simgesi olmuş.

Yıllar boyunca kravatın değişik türleri çıkmış ortaya. Bunlardan birisi yine askeriye kökenli. Onyedinci yüzyılda orduda subaylar boyunlarına “stock” denen deriden kemerler takarlarmış. Bunun iki fonksiyonu varmış. Birincisi, asker olduklarını gösteren bir simge imiş. İkincisi de savaşta süngü ve kılıç darbelerine karşı bir koruma. Deriden sonra kumaşa geçmiş erkekler; boyunlarına tülbent kumaşından yapılmış boyun bağları takmışlar. Daha sonra bu tür, önden bağlanan, gösterişli, geniş bir kurdele biçimindeki “Solitaire” denen boyun bağına dönüşmüş.

Onsekizinci yüzyıl sonralarına doğru çağımızda gördüğümüz kravata daha yakın türden boyun bağları ortaya çıkmış. Macaroni denen moda meraklısı İngiliz gençleri bu türü Britanya’ya İtalya’dan taşımışlar. Daha sonra kravat modası oradan da Amerika’ya sıçramış. Bu kravat türü “Ascot” adını almış.

Kravat, zenginlik ve asilliğin bir simgesi olarak görülmüş. Örneğin, 1818 yılında Londra’da yayınlanmış “Neckclothitania” kitabında yazar kravatı, “Dış dünyaya bir centilmen olduğunuzu gösteren ifade” olarak tanımlamış. Bu kitapta 14 değişik kravat bağlama türü tanıtılmış. 

Kravat bağlama türü sayısı, 20. yüzyılda matematiğin radarına da girmiş. Cambridge Üniversitesi’nden iki araştırmacı yaptıkları matematik modelle “85” değişik bağlama türü olacağını ispatlamışlar. Ancak “simetri ve denge”yi göz önüne alarak “estetik” bağlama biçimi olarak 13 türü seçmişler. (Estetik demişler ama belki de “Bahçeli Matematiği” (!) kullanmışlardır. Örneğin, “Neckclothitania’da 14 tür demişlerdi. İşte o 14’ün önündeki 1’i alın, onu 14’ten çıkarın. Geriye ne kalır: 13. Demek ki, 13 adet kravat bağlama türü vardır” diye de bir çıkarım yapmış olabilirler.) Cambridge araştırmacıları bu araştırmalarını bir kitap olarak (The 85 Ways to Tie a Tie) da basmışlar.

Batı’da bunlar olurken Osmanlı İmparatorluğu içinde kravat takan ilk padişah Sultan Abdülmecid (1839-1861) imiş. Bu konuda ABD’yi bile geçmişiz. Boyun bağı takan ilk Amerikan Başkanı Theodore Roosevelt (1903) olmuş. Batılılaşma hareketlerinin etkisiyle kravatı önce aydınlar benimsemiş. Padişahında tercihi sonucunda devlet dairelerine girmiş.

Profesyoneller için kravat

Giyim kuşam bir zevk meselesidir. Zevkler ve renkler tartışma konusu yapılmaz. Kişiler, kendilerine neyi yakıştırıyorlarsa onu giymeliler. Ancak ofiste çalışan insanların, özellikle de şirket dışında temasları olan kişilerin kıyafetlerine dikkat etmeleri gerektiğine inanırım. Bu giyim seti içinde de kravat (her türü) göz ardı edilmemesi gereken bir elementtir. Bu resmi kuruluşlarda çalışanlar için de bir zorunluluk olmalıdır. 

Profesyonel görünüş

Kravat takarak çevreye bir mesaj verirsiniz. Mesaj şudur: Ben bir profesyonelim ve şu an çalışıyorum. Diplomamı görmüyorsunuz ama bu kravat benim nişanım. 

Farklılık

Bir profesyonelsiniz, ama başarı için farklı olmalısınız. Farklılığınızı, farklı boyutlarda göstermelisiniz. Yaptığınız işin kalitesi ile bunu ifade edeceksiniz. Ancak bir diğer boyut da giyim kuşamdır. Hiç kimse kravat takmazken siz farklı bir profesyonel olarak kravat takarsanız, farkılığınıza dikkat çekersiniz. Diyelim ki, herkes kravat takıyor. Bu kez farklı bir kravat, örneğin papyon, takarak dikkat çekebilirsiniz.

Çeşitlilik

Hep aynı kıyafeti giymek insanı sıkar. En azından, beni sıkıyor. İşe değişik kıyafetle gitmek isterseniz, her gün faklı bir takım elbise giymek size pahalıya mal olur, mütevazi giyim bütçenizle bunun altından kalkamaya bilirsiniz. Ama değişik tip kravat takmak daha ekonomik olabilir. İşte kravat, çeşitlilikte size bu kolaylığı sağlar.

Son sözler

Amerika’da gençler ile başlayan, iş dünyasındaki kravata dönüş tahminimce başka yerlerde de görülecektir. Kravatın uzunluğu kısalığı, genişliği darlığı, desenleri ve rengi modaya göre de değişecektir. Bir arkadaşımın anneannesinin çok tekrarladığı bir söz varmış. “Efendiliğin ve lacivertin modası geçmez” dermiş. Ben de “Efendiliğin ve kravatın modası geçmez” diyorum. 

Konu giyimden, görünüşten açılmışken bir dilekte de bulunayım. Gençleri zamanından önce yaşlı gösteren, tertemiz yüzleri kirli gösteren “Kirli sakal” modasının kısa zamanda geçmesi dileğiyle…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Cesaret 03 Aralık 2024
Saçmalıklar 26 Kasım 2024
Mutsuz toplum 12 Kasım 2024
Süt meselesi 05 Kasım 2024