KPMG raporunda göre ekonomiyi çoluk çocuk yönetiyor
2021 yılının birleşme ve devralmaları listesi KPMG tarafından açıklandı. Bugün bu listeye bakıp, ekonomideki yeni nesil dönüşüme eski nesil politika tercihleri cevap verebiliyor mu diye tartışacağız. Rapordaki sayılar sevindirici. Trendleri anlamak için işlem sayısı bazında sektörlere bakalım: Yapılan işlemlerin neredeyse tamamı dijital ekonomide. Özellikle e-ticaret, oyun ve fintek. Hani Türkiye’nin geleceği sanayideydi? Anlaşılan yatırımcılar öyle düşünmüyor. Peki ekonomik aktivite giderek dijital alana kayarken, dijital ekonominin dinamiklerine cevap verecek bir mevzuat altyapısına sahip miyiz?
Her girişimcinin devletle ilk muhatap olacağı konu olan vergiye bakalım. Türkiye’den üç oyun unicornu çıktı. KPMG raporundaki yatırımlara bakılırsa yatırım alarak büyüyen daha birçok oyun unicornu adayımız da var. Bu şirketler söz konusu yatırımları alırken belli bir harcama planı yapıyor. Oyunum dünyaya ulaşsın diye Facebook ve Google’a şu kadar reklam vereceğim diyor. Bu gider dolarla. Şu kadar yazılımcı tutacağım diyor. Yazılımcı maaşları daha önce de yazdığım gibi artık dolarla, çünkü siz dolar vermezseniz Facebook uzaktan çalışma ve dolarla buradan yazılımcı tutuyor (yakında doktorlar gibi yazılımcılara mecburi hizmet konur mu?!).
Diyelim ki 1 milyon dolar para kasanıza 1 Ağustos 2021’de geldi. O zaman dolar 8,5 TL’ydi. Sene kapanışında dolar 13 TL oldu. Türkiye’deki şirketlerin muhasebesi TL ile tutuluyor. Birden muhasebesel bir kazanç elde etmiş oldunuz. Durup dururken bir sürü vergi ödeyeceksiniz. E parayı geldiğinde TL’ye çevirseydiniz? Ama bütün giderlerim dolarla. O zaman şirketi Hollanda’da kurup buraya sadece harcayacağınız kadar para indirseydiniz? Zaten aklı olan öyle yapıyor galiba.
Bu konuyu bir vergiciye anlatsanız muhtemelen hiçbir tuhaflık görmeyecektir. Çünkü eski ekonomik paradigma içinde normal bir işlemden bahsediyoruz. Eskiden şirketler sattığı üründen kazandığı para ile girdi maliyetleri arasındaki farktan kar eder, arada gerekli işletme sermayesini banka kredisi ile finanse eder, faiz gideri düştükten sonra oluşan karların da vergisini öderdi. Dijital şirketler bir kere kısa vadede satıştan para kazanmıyor, girdilerinin maliyetini yatırımla finanse ediyor, kullanıcı sayısını ve şirketin değerini artırmaya çalışıyor. Ekonomi değişti ama vergi sistemi değişmedi.
Kamudaki karar alma süreçlerinin yeni teknolojilere adaptasyonuyla ilgili geriliğin bize mahsus olduğunu düşünmeyelim. Daha geçen hafta Japonya’da kriptovarlıklardan elde edilen gelirin vergilendirilmesiyle ilgili kurulan komisyonun önerileriyle, bu gelirler “diğer gelir” kategorisine alınıp %40 vergiye tabi tutuldu. Hukuk hocalarından oluşan komisyonun başkanı 75 yaş civarında emekli bir ticaret hukuku profesörüymüş. Bir de ne alakası varsa Sony’nin CFO’sunu üye yapmışlar. Sonuç olarak, Japonya’daki kriptovarlık girişimcileri hızla işlerini başka ülkelere taşımaya başladı.
Gerontokrasinin en güçlü olduğu ülke ABD olabilir. Geçen gün bir Silikon Vadisi girişiminin kurucusu 1993’te ABD başkanı Clinton benden 30 yaş büyüktü, 2002’de Bush benden 30 yaş büyüktü, 2018’de Trump benden 30 yaş büyüktü, bugün Biden benden 30 yaş büyük diye tvit atmış. ABD Senatosu’nda 45 yaştan genç üyelerin oranı %20’nin altında. Türkiye’deki milletvekillerinin Google ve Facebook’a soru sorarken konuları Amerikan makamdaşlarından daha iyi anladıklarını yazmıştım.
Ağaç yaşken eğilir. Yaş ilerledikçe fikirleri değiştirmek zorlaşıyor. İnsanın tabiatı böyle. Toplumsal fikirlerin değişimindeki en büyük güç nesilsel değişim. İsteyen gelişmiş ülkelerde eşcinsel evliliğinden ırk ayrımcılığına kadar birçok konuda eski nesillerin fikirleri aynı olduğu halde, nüfus gençleştikçe toplumsal görüşlerin değiştiğini anket sonuçlarından görebilir. Aynı konu dijital ekonomi için de geçerli. 2022’de e-ticaret, kriptovarlık, sosyal medya gibi önemli yasal düzenlemeler gündemdeyken nesiller arası diyalogu, çoluk çocuğu da kulak verelim havasından çıkarıp, ciddileştirmek lazım.