Köy Enstitüleri ışığında yeni tarım düzeni
Pazar günü Köy Enstitüleri’nin kuruluş yıldönümüydü. Son yıllarda belki de ilk kez Türkiye’nin değişik bölgelerinde bu kadar yaygın kutlama ve etkinlikler yapıldı.
Bu etkinliklerden birisi de İzmir Selçuk’taydı. Selçuk Belediyesi’nin düzenlediği “Köy Enstitüleri Işığında Yeni Tarım Düzeni” etkinliği Efes Tarlası Yaşam Köyü’nde gerçekleştirildi.
Öncelikle etkinliğin yapıldığı Efes Tarlası Yaşam Köyü’nün önemini bir kez daha anımsatmak gerekiyor. Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel’in önemli projelerinden birisi. Geçen yıl Haziran’da açılışı yapıldı. O zaman şöyle yazmışım: “Tarımda bazı konular vardır, hemen her gün konuşulur, tartışılır. İş uygulamaya gelince kimse elini taşın altına koymaz. Köy enstitüleri çok konuşulur, özlemle bahsedilir. Ama günün koşullarına uygun, o ruhla çalışacak bir enstitü kurmak kimsenin aklına gelmez. Gençleri tarımda/kırsalda tutmak, çocuklara tarımı sevdirmek, üretici ile tüketiciyi buluşturmak yine çok konuşulan konular olsa da uygulamada karşılığı yeterince görülmüyor.
Tohum merkezi, tarım müzesi, toprak okulu, toprak kütüphanesi, serası ve üretici pazarı ile bütüncül bir proje olarak yaşama geçirilen Efes Tarlası Yaşam Köyü birçok belediye için örnek bir model olabilir.
Köy Enstitüsü ruhu ile yaşama geçirilen proje sadece bir tarım projesi değil. Tarım, eğitim, üretim, dayanışma, pazarlama, tanıtım, agro turizm, tarih, geçmişten geleceğe tarım kültürünü yansıtan müzesi ile çok kapsamlı bir proje.
Mustafa Kemal Atatürk’ün “Köylülerin gözleriyle görebilecekleri, çalışmaları için örnek tutacakları, verimli, modern, uygulamalı tarım merkezleri kurmak gerekir” sözünden yola çıkılarak kurulan Efes Tarlası Yaşam Köyü sadece Selçuk’a değil, İzmir ve ülke tarımına ve eğitimine büyük katkılar sağlayacak nitelikte.
Köy enstitüsü modeli ile eğitim ve üretim
Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel, o gün açılıştaki konuşmasında projenin kuruluşunu, hedeflerini şöyle dile getirmişti: “Efes Tarlası Toprak Okulu, Toprak Kütüphanesi, Tohum Merkezi, İsmail Hakkı Tonguç Tarım Müzesi, Kadın Üretici Pazarı ve Efes Serası ile birlikte tam anlamıyla yepyeni bir yaşamı filizlendiriyoruz. İşte bu yüzden Atatürk’ün cumhuriyet köyleri ve köy enstitülerinden esinlenerek hayata geçirdiğimiz, gençlerimize ve çiftçilerimize tarım eğitimini uygulamalı olarak vereceğimiz tarım okulu ile toprağımızı gelecek nesillere emanet ediyoruz. Yerel tohumlarımızı fide haline getirerek üreticilerimizle buluşturuyor olmak ve alım garantisi vermek de bizim için büyük mutluluk. Üreticilerimize Efes Tarlası Yaşam Köyü’nde ücretsiz toprak analizi de yapılacak. Türk tarımının sürüklenmiş olduğu kötü duruma karşı yeni bir çözüm modeli ortaya koyuyoruz. Çünkü bizler biliyoruz ki yaşam toprakta filizlenir.”
Efes Tarlası Yaşam Köyü’nün en anlamlı bölümlerinden birisi köy enstitülerinin fikir babası İsmail Hakkı Tonguç’un adının verildiği Tarım Müzesi. Müzeyle bütünleşen Toprak Kütüphanesi ve Köy Enstitüleri Anı Odası, çok konuşulan, tartışılan köy enstitüleri felsefesini, ruhunu canlı tutmak, çocuklara, çiftçilere, turistlere anlatmak açısından çok önemli bir işlevi yerine getiriyor.
Bu proje yapıldığında “yine binalar yapılıyor, buradan bir şey olmaz” diyenlerin yanıldığını 17 Nisan Pazar günü yapılan etkinlik bir kez daha gösterdi. En yaşlısından kundaktaki çocuğa kadar herkes oradaydı. Yaşayan bir proje olarak herkese hitabeden etkinlikler yapıldı.
Sözleşmeli üretim yapacak çiftçilere fideler dağıtıldı. Çocuklar uygulama alanlarına fide dikti. Kadınlar ürettikleri yöresel ürünlerini pazarda satışını yaptı. Bizler toplantıda köy enstitülerinin önemini anlattık.
Köy Enstitülü İlyas Kalay’ın anıları
Kızılçullu Köy Enstitüsü’nün ilk mezunlarından Manisa Salihli’de yaşayan 98 yaşındaki öğretmen İlyas Kalay bu önemli etkinliğin konuğu oldu. ”Köy Enstitüleri’nin Gerçekleri” kitabının da yazarı olan İlyas Kalay, Sözcü Gazetesi’nde sevgili arkadaşım Yılmaz Özdil’in Yeni Tarım Düzeni kitabıma ilişkin yazısından Efes Tarlası Yaşam Köyü’nün kurulduğunu öğreniyor. Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel’e ulaşarak burayı görmek istediğini söylüyor. Böylece, 17 Nisan’da Köy Enstitülerinin 82. kuruluş yıldönümünde İlyas Kalay Efes Tarlası Yaşam Köyü’nün konuğu oldu. Düzenlenen etkinlikte köy enstitüsü yıllarını, anılarını anlattı. Katılımcılar büyük ilgiyle dinledi.
Cumhuriyetin önceliği eğitim ve üretim
Köy enstitüleri 17 Nisan 1940’ta Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilen 3803 sayılı yasa ile kuruldu.
Kurtuluş savaşı sonrası Türkiye Cumhuriyeti’nin 1927’de yapılan ilk nüfus sayımında nüfus 13 milyon civarındaydı. Bu nüfusun yüzde 80’ni köylüydü. O dönemde 40 bin civarında köy var ve bu köylerin çok büyük bölümünde okul yok. Öğretmen yok. Bu nedenle ele alınması gereken en öncelikli konulardan birisi eğitim. Bir diğeri de ekonomi yani üretim. Savaştan çıkan bir ülkenin yurttaşlarını doyurması için üretim yapması gerekiyor.
Cumhuriyeti kuranlar başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, asıl bağımsızlığın ekonomik bağımsızlık olduğunun bilinci ile henüz cumhuriyeti ilan etmeden İzmir İktisat Kongresi ile ülkenin ekonomideki yol haritasını belirledi. Tarımsal üretimin önündeki engeller tek tek kaldırıldı. Aşar vergisinin kaldırılması, tütünde reji idaresinin kaldırılması, çiftçinin desteklenmesi ilk akla gelenler. Tarımın önemini göstermek için, kendi parası ile arazi alarak Atatürk Orman Çiftliği’ni kuran Atatürk, tarımda deyim yerindeyse çığır açtı. Örnek oldu.
“Milli ekonominin temeli ziraattır” ilkesi ve Mustafa Kemal Atatürk’ün “ülkenin gerçek sahibi hakiki üretici olan köylüdür” sözleri o dönemde tarıma köylüye verilen önemi ortaya koyuyordu.
Kırsaldaki nüfusun eğitimi için o dönemde yine çeşitli arayışlar var. Köy öğretmen okullarının açılması, eğitmen kursları ve sonrasında 1937- 1938 döneminde İzmir Kızılçullu ve Eskişehir Çifteler’de açılan ilk köy eğitmen okulları köy enstitülerinin temelini oluşturuyor.
Fikir babası İsmail Hakkı Tonguç
Köy enstitülerinin fikir babası dönemin Milli Eğitim Müdürü İsmail Hakkı Tonguç‘tur. Dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel’dir.
Köy enstitüleri ile ilgili yasanın çıktığı 1940 yılından 1954 yılına kadar Türkiye’nin her bölgesine yayılan 21 köy enstitüsü kuruldu. Köylerde 5 yıllık ilkokulu bitiren öğrenciler parasız yatılı olarak köy enstitülerine alınıyordu. Eğitim hakkı kızlara ve erkeklere tanınıyor ve ayrım yapılmıyordu. Dersler sadece teorik değil önemli bir bölümü uygulamalıydı. Temel derslerin yanı sıra kültür, sanat, tarım, ziraat dersleri ağırlıklı olarak uygulamalı yapılıyordu. Mezun olanlar tarımı da öğreniyor, en az bir müzik aletini çalmayı da.
Enstitülerden mezun olan köy çocukları 5 yıllık eğitim sonrasında köylere öğretmen olarak gönderiliyordu.
İsmail Hakkı Tonguç ve Hasan Ali Yücel 1946 yılında görevlerinden alınınca köy enstitüleri adeta öksüz kaldı. Milli Eğitim Bakanlığına Reşat Şemsettin Sürer getirildi. 1947’den itibaren bu okullardaki program büyük oranda değiştirildi. Özgür düşüncenin ve eleştirel yaklaşımın olduğu köy enstitülerinde bazı kitapların okunması bile yasaklandı. Karma eğitime son verildi ve kız öğrencilerin sayısı azaldı.
Demokrat Parti’nin iktidara gelmesi ile Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde köy enstitüleri köy öğretmen okullarına dönüştürüldü. Zorunlu din dersleri konuldu. 27 Ocak 1954’te 6234 sayılı yasa ile enstitüler kapatıldı.
Hükümetin en başarısız olduğu iki alan tarım ve eğitim
Köy enstitülerinin kapatılmasından bu yana kırsalda sorunlar çığ gibi büyüdü. Hükümetlerin en başarısız olduğu iki alandan birisi tarım diğeri eğitim oldu. Bugün de aynı durum geçerli. Daha iyi bir eğitim ve daha iyi bir geçim umuduyla nüfusun büyük kısmı kentlere göç etti. Çocuklarının daha iyi eğitim görmesi ve sosyal güvenceye kavuşmak için insanlar kırsalı bıraktı.
Kırsalda genç çiftçilerin kalmasını orada üretime devam etmesini istiyorsak çocuklarının okuyabildiği okullar olmalı. Geçinebilecek tarımsal faaliyetleri ve sosyal güvenceleri olmalı. Kırsalda eğitim ve üretim sorununa çözüm üreten köy enstitülerinin boşluğunun yıllar geçse de doldurulamadığını görmek çok üzücü.
Pandemi sonrası dünyada yeni bir tarım düzeni var. Kendine yeterliliğin, korumacılığın, yasakların öne çıktığı, gıda egemenliğinin her zamankinden daha önem kazandığı bu süreçte kırsalda üretim ve eğitim her zamankinden daha önemli hale geldi. Köy enstitüleri deneyimi ışığında bu yeni dönemi çok daha iyi değerlendirmemiz gerekiyor.
Efes Tarlası Yaşam Köyü’ndeki etkinliği düzenleyen Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel’e ve ekibine, Kızılçullu Köy Enstitüsü’nün ilk mezunlarından öğretmen İlyas Kalay’a ve tüm katılımcılara bir kez daha teşekkür ederim.
Bugün Eskişehir’deyiz
Eskişehir Sanayi Odası Yüksek İstişare Kurulu’nun katkıları ile düzenlenen “Tarımda Güncel Gelişmeler/ Pandemi, Savaş ve Gıda Krizi” paneli için bugün( 19 Nisan 2022) Eskişehir’de olacağım. Panel saat 14.00’te Eskişehir Sanayi Odası Meclis Salonu’nda olacak.