Kötü senaryo ihtimali
Geçtiğimiz haftalarda gündeme getirdiğim ülkelerin aşılama performansını bir kez daha işlemek istiyorum. Grafikte gördüğünüz üzere Mart sonu itibarı ile ABD’nin performansı Dünya ve Avrupa birliğine oranla çok daha iyi ve makas kapanacağına giderek açılıyor. Elbette herkesin sağlıklı bir hayat sürmesi hepimizin dileği ancak finans piyasaları açısından baktığımızda ABD’nin bu ayrışması ciddi bir sorunu da beraberinde getirebilir. Başkan Biden aşılamanın en geç mayıs ayında biteceğini söylüyor. Gerçekten de ABD’nin elinde bunu gerçekleştirecek stok ve şu ana kadar olan performansa baktığımızda organizasyon yeteneği var. Böyle bir performans, aşının mutasyonlara karşı da etkili olduğu varsayımı ile, ABD’nin yaz dönemine hizmet sektörünü de tam olarak açık halde girmesi anlamına gelir. Oysa bu yazı yazıldığı dakikalarda Fransa Paskalya sonrasında 1 ay sürebilecek yeni bir tam kapatmayı tartışıyordu. Almanya’nın ise aynı sertlikte olmasa da benzer önlemleri gündeme getirdiğini okuyoruz, keza İtalya.
Öte yandan çarşamba günü Biden sekiz yıllık ve toplamda 2.25 trilyon dolarlık bir alt yapı paketi açıkladı. Bu yıl devreye alınan 2 destek paketini de göz önünde tutarsak ABD ekonomisinin birinci çeyrekte 2019 büyüklüğünü aşacak ve yeni bir zirve kaydedecek. Ancak AB ekonomisi eğer hızlı bir toparlanmaya girmezse 2019 büyüklüğünü en erken 2022’de aşmış olacak. Dahası İtalya, İspanya ve Yunanistan gibi ciddi anlamda turizm geliri olan ülkelerin bu yıl da net bir toparlanma gösteremeyeceğini görüyoruz. Yani ülke bazında baktığımızda bazı ülkelerin toparlanması 2023’e sarkabilir. Bu durumda piyasalar açısından ABD ekonomisinin ne orada ısınacağı önem taşıyor. Elbette ABD ekonomisi de bir ada değil ve dünyanın geri kalanı yavaşlarsa kendisini sonsuza kadar ayrıştıramayacaktır. Ancak bu kadar büyük destek paketler, alt yapı harcamaları ve aşılandığı zaman aktivitesini artıracak olan bir tüketici kitlesi Fed’in de bir noktada tedirgin edecektir. Ve Fed kriz dönemlerinde yatırımcıların gözünde dünyanın merkez bankası olarak görülse de son noktada ABD’nin çıkarlarına yönelik hareket etmesi kaçınılmaz. O gün geldiğinde eğer AB ve gelişmekte olan ülkeler ekonomilerini hala ayağa kaldırmış duruma olmazlarsa Fed’in bilanço büyümesini tamamlaması veya faiz artış sinyali vermesi 2013 döneminden çok daha sert bir dalgalanmaya neden olacaktır.
Şu ana kadar ABD tahvillerinde kaydedilen yükselişler canlanma ve enflasyon beklentilerinde normalleşme kaynaklı. Bu da sabit getirili piyasalardan çıkan paranın gelişmekte olan ülkeler dahil daha riskli piyasalara gitme iştahını artırıyor. Ancak canlanma sadece ABD ile sınırlı kalırsa bu yükseliş dünyanın geri kalanı için sermaye girişi değil tam aksine çıkışları anlamına gelecektir. Dolar ve yükselen ABD tahvil getirileri üzerinden tüm piyasalar darbe yiyecektir. Şu anda ana senaryo bu olmasa da giderek artan bir risk olduğu kesin. Baz senaryo olarak ise ahal Euro Bölgesinde hızlı bir aşılama neticesinde toparlanma bekliyoruz. Bu paritenin de yeniden 1.22’lere doğru hareket etmesi anlamına gelir.