Korona zamanı aşk ve nefret
Merak etmeyin haddimi bilirim Nobel ödüllü Kolombiyalı yazar Gabriel García Márquez’in Love in the Time of Cholera başlıklı çok satan kitabına nazire yapacak veya kitabı özetleyecek değilim. 1 Nisan şakası yapacak halim de yok.
Sadece yazacak çok şey var ama yazmak içimden gelmiyor diye bu hafta yazıma seçtiğim konuya uygun bir başlık olduğu için bunu seçtim. Yazacak çok şey var dediğim tahmin ettiğiniz gibi ‘şimdi ekonomik durum ne olacak’ sorusunun cevabı. TV ekranlarında, basında dinlemekten, okumaktan siz bıkmadınızsa bile ben bıktım. Evir çevir aynı şey. Eğer mevcut iktidardan yanaysanız “Allahtan hazırlıklıydık” veya “Önlemler yolda” falan gibi olumlu yazılar yazacaksınız. Maazallah panik olmasın. Yok iktidarı beğenmiyorsanız “Ekonomik paket boş çıktı” veya “Zaten paraları çarçur ettiler. Buyurun bakalım” veya “Bu kötü diyorsanız daha bir şey görmedik. Hele bir bekleyin” diyeceksiniz.
Bu yılın Global ve yerel ekonomik tahminleri nükleer fizik değil. 2020 yılının ilk yarısında kalkınmış ülkelerin tamamı %5,5 ile %3,5 arası küçülecek. Bir tek Çin’in %3-3,5 civarında büyümeye devam edeceği öngörülüyor. ‘Yükselen pazarlardan’ Endonezya, Hindistan, Rusya ve Suudi Arabistan’ın %1 ila %3 büyümeye devam edeceği tahmin ediliyor. Aralarında ülkemizin de bulunduğu geriye kalan ‘yükselen pazarlar’ Meksika, Arjantin, Brezilya ve Güney Afrika maalesef 2020’de küçülecek. Son ‘yükselen Pazar’ için uluslararası bir derecelendirme kurulunun 25 Mart 2020 tarihli raporu aynen şöyle diyor: “We expect Turkey’s (B1 negative) economy to be hit the hardest, with acumulative contraction in second-and-third quarter GDP of about 7%. The shock will likely take a large toll on Turkey’s tourism-related sectors through the summer¹.” Türkçesi: “Türk ekonomisi (B1 negatif) ikinci-ve-üçüncü çeyrekte kümülatif %7’lik bir GSMH küçülmesiyle en ağır darbeyi alacak. Şok sonucu Türkiye’nin turizm sektörü yaz boyu sürecek büyük bir bedel ödeyecek.”
Özet bu. Şimdi isterseniz bu tahminleri alıp lastik gibi uzatıp haftalarca geyik yapabiliriz. Ne faydası olacak bilemiyorum. Ekonomik açıdan Global piyasalar zaten sıkıntıdaydı. Birçok yazar çizer global bir küçülme zaten bekliyordu. Bu virüs belasıyla en azından 2020’nin hiç iyi geçmeyeceğini söylemek büyük uzmanlık başarısı sayılmamalı. Onun için bu konuda benim yazılar yazmamın bir faydası yok gibi geliyor bana.
Peki ne yazalım birader. Bunu yazma çünkü yeni bir şey söyleyemeyeceksin, aman onu yazma yasak var sakıncalıymış, şunu dile getirme moral bozuyorsun diye kızıyorlar, öyle deme hakaret sayılıyor başın belaya girer, o konuda fikir beyan etme senin uzmanlık alanına girmiyor, ona dokunma kızıyor, şunu anlatmanın bir faydası yok herkes biliyor, ortalık kaynıyor şimdi bu konuyu işlemenin sırası mı? Canım o bir başka ülkede olup bitenler bizle ne alakası var? Öyle yazma adın yalakaya çıkar², böyle deme adın ajan provokatör olur. İnsanın “Buyurun kim isterse o yazsın” diyesi geliyor.
İşletme yöneticilerine kriz tavsiyelerde bulunayım desen o bir başka gaile. Arıyorum, tarıyorum, bakıyorum biri işletme sahipleri, yöneticiler şöyle yapmalı, böyle etmeli diye orijinal, yaratıcı bir öneri geliştirmiş mi diye bulamıyorum. Belki ben aramayı bilmiyorum veya yanlış yerlerde arıyorum. Böyle yaratıcı ve orijinal bir öneri siz biliyorsanız lütfen bana yazın. Moralim bozuluyor.
Söylenenler iki kategoriye ayrılıyor. Bir kategori insani ve kulağa hoş gelen şeyler. Bir diğer kategori aşikarı ifşa. İnsani ve kulağa hoş gelen şeyler özellikle iş gücüyle ilgili. İşten adam çıkarmayın, ücretsiz izin olmaz bu insanlar ne yiyip içecekler? Ücretli izin verin, ille de çıkaracaksanız aman hem tazminatlar hem de emeklilik veya bir başka güvence sağlayın falan. Aynı kategoride moralinizi bozmayın, bu da geçecek, daha iyi olacak, güçleneceğiz falan gibi daha da hissi retorik de var. Bunlar iyi de bu tavsiyelere uymanın sıfır getirili maliyeti nasıl karşılanacak? Karşılanacak da ne olacak? Virüs bir tarafa birçok işletme talep göçtüğü için üretimi durduruyor. İşletmeyi açık tutup, iş gücünü elde saklayıp ne yapacak? Bu işi hangi kaynakla yapacak ve ne kadar dayanabilecek? Bunların detaylı hesaplanması ve çaresinin bulunması gerekir. Bu tür bir desteği bırakınız Türkiye’nin herhangi bir ülkenin uzun bir süre sağlayabilmesini ben olanaklı görmüyorum.
İkinci kategorideki öneriler de aşikarı ifşa. Aman diyorlar zaten Global ekonomi yavaşlıyordu üstüne bu virüs salgını geldi bu nedenle hem tedarik zinciri göçüyor hem de talep. Tedarik zincirinize dikkatle bakın gafil avlanmayın, müşterilerinizle teması kesmeyin arayı sıcak tutun, nakit akışınıza dikkat edin, dağıtım kanallarınızı ihmal etmeyin falan. Ne desinler yani?
Düzelmeyen ekonomide bermutat düşük gelirliler en ağır darbeyi yiyecekler. Henüz yaygın panik başlamadı ama gördüğümüz ve panik dediğimiz şeyler ‘tokların paniği’. ‘Açların paniği’ başka olur. Öyle TV ekranlarına, gazete sayfalarına sığmaz. Peki yapacak hiçbir şey yok mu?
Yazımın başlığına korona zamanı aşk ve nefret dememin nedeni bu. Şimdi yapılacak şey resmi ve özel sektör, kurum ve örgütler her bir şeyi bir tarafa bırakıp bir arada, birbirlerine destek olarak çalışmak zorundalar. Bunu beceremezsek ödenecek bedel o kadar ağır olacak ki bundan “Ben sıyırırım onlar düşünsün”, “Ölen ölür kalan sağlar bizimdir. Onlarla devam ederiz”, “Fırsat bu fırsat şu muhaliflerimi, düşmanlarımı bir elimine edeyim sonrasını düşünürüz” gibi yaklaşımlarla kimse zararsız kurtulamayacak.
Şöyle bir düşünün. Hem virüs hem de zaten olan ve de bu virüs nedeniyle iyice ciddileşen ekonomik sıkıntılarla baş etmek öyle sağa sola koşarak, reaktif önlemlerle olacağa benzemiyor. Aşk hikayeleri de var nefret hikayeleri de. Bir iş insanımız beyaz eşya yapan tesislerini sağlık ekipmanı yapacak tesise dönüştürmüş. Bravo. Bir fırın işsiz kalanlara bedava ekmek veriyormuş. Aferin. Bazı gençler evden çıkamayan kıdemli vatandaşların alışverişlerini yapıyorlarmış. Alkış. Bazıları sahte maske yapıyorlarmış. Ayıp yahu. Birileri uydurma testler pazarlıyorlarmış. Yok artık.
Eğer aşk varsa bu meseleyi oturup salim kafayla herkesi katarak bir düşünmek lazım. Geçen hafta acil ve önemli sorunları ayırt ederek birlikte düşünmek gerekir demiştim. Sağlık yani virüs salgını acil ekonomik sıkıntı önemli. Salgın burada ekonomik sıkıntı henüz tam çökmedi. Her iki konuda da örgütlenemezsek çok daha ağır bedeller öderiz. Cumhurbaşkanlığı, bakanlıklar, valilikler, belediyeler, başkanlıklar, sağlık ve diğer hizmet kurumları, özel sektör kuruluşları herkesin elinden geleni yaptığına eminim ama örgütlenmemiz eksik kalıyor gibi geliyor bana.
Örgütlenmek için şeffaf çalışacak, yani ne iş yaptığını halka açıkça anlatacak bir üst ‘pandemik mücadele’ kurulu kurulması faydalı olacaktır gibi geliyor bana. 2009 yılında hazırlanan pandemi mücadele planının yetersiz kaldığı ortada. 2019 yılında hazırlandığı söylenen bir başka plan daha varmış. Ben görmedim. Bu kurulu isterseniz danışma kurulu olarak kullanın ister başka türlü. Bu kurul acil ve önemli konularla mücadele için beş konuda çalışma yapmalı:
1. Sağlık ve ekonomik sorunlarla mücadele için gerekecek mali kaynakların bulunması. Anladığım kadarıyla bizde yetecek bir rezerve para yok. Ekonomik istikrar paketinden ancak 15 milyar dolar çıktı. Hem sağlık hem ekonomik sorunlarıyla boğuşmaya bu para yetmez. Kemer sıkılması zaruri. Kim kemerini ne kadar sıkacak acilen araştırmak gerekiyor. Bu mali fonların toplanması, dağıtım esaslarının kararlaştırılması ve uygulamaya konması öyle kolay iş değil;
2. Mali kaynakların bulunması yetmeyecek. Ülkeler bu konuda birbirleriyle rekabet ediyorlar. AB’de bu konuda üyeler arasında gerilim yaşanıyor. ABD’de para var ama malzeme ve ekipman yetmiyor. Federal hükümet eyalet valilikleriyle, valiler birbirleriyle rekabet ediyorlar. Bu olacak iş değil:
3. İnsan gücü temini. Bu mücadele büyük insan gücü istiyor. Sağlık çalışanlarından, emniyet güçlerine, hizmet sektörü çalışanlarından yardımları yerlerine ulaştırmaktan sorumlu personele öyle birkaç yüz kişiden bahsetmiyoruz. En üst makamdan mahalle muhtarlarına kadar top yekûn seferberlik isteyen bir gayret;
4. Hem acil sorun (virüs) hem de önemli sorun (ekonomi) sırf bizim canımızı acıtmıyor acıtacak. Trump istediği kadar soytarılık etsin orada işsiz sayısı bir anda üç milyon arttı. Bu nedenle uluslararası İş birlikleri kurulması ve kullanılması her zamankinden daha önemli;
5. Bilgi ve know-how. Ortada ciddi bir bilgi kirliliği var. Kimi diyor virüsü sıcak öldürür kimi de hayır efendim öldürmez diyor. Kimi sıtma ilacı iyi geliyormuş diye haber yayıyor. Bu musibeti tanımıyoruz. Virüsle mücadelede aşı, tedavi ilaçları vs., konularda bilgilerin derlenmesi, değerlendirilmesi ve işe yarayanların uygulamaya geçirilmesi önemlidir. Diğer ülkelerin ekonomik destek adı altında yaptıklarının incelenmesi bize uyan, yapabilecek olduklarımızın değerlendirmesi bayağı bir iştir. Naçizane fikrim faiz düşürerek, taksitleri uzatarak, borçlanmayı kolaylaştırarak bu işi çözemeyeceğiz. Bunlar kulağa hoş gelebilir ama derde şifa olabileceklerini pek sanmıyorum.
Bu virüs krizi şu veya bu şekilde, şu veya bu zaman geçecek. Ama delecek de geçecek. Ekonomiler ağır darbe yiyecek. Keşke bazı siyasiler kadar iyimser olabilsem. Bazı siyasiler virüs salgını biter bitmez ekonomimiz yeniden süratle düzelecek şeklinde demeçler veriyorlar. İnşallah. Ama hani olur a öyle çabuk düzelmezse diye yazıyorum.
Geçen hafta oturdum bu beş başlık altında neler yapılabilir diye düşündüm. Elliye yakın çalışma konusu buldum. Bunların her biri hem ayrı uzmanlıklar isteyen hem de zaman alıcı çalışma konularıydı. Sıralayıp canınızı sıkacak değilim. Merak eden olursa bir ara yazarım.
Takdir edersiniz ki bunlar öyle birkaç bakan, üç beş yetkili, bir iki kurul, bir avuç uzmanla yapılabilecek işler değil. Hem acil hem önemli sorunlar büyük. Onunla orantılı büyük ve eşgüdümlü bir gayret göstermek gerekiyor. Herkes herkese yardımcı olmak ve elini taşın altına sokmak zorunda.
Sağlıcakla kalın...
DİPNOT:
¹İzin almadığım için kaynağı veremiyorum. Raporu bana ileten Sn. Çopur’a teşekkürler.
²Yanlış anlaşılmasın. Bunlar eşin dostun söyledikleri şeyler. Yoksa yukarıda Allah var gazeteniz yazı işleri bugüne kadar hiçbir şekilde herhangi bir müdahalede bulunmamıştır.