Korona şirketleri ihtiyatlı, dürüst ve sorumluluk sahibi olmaya zorluyor
Mart ayından itibaren iş dünyamız yeni bir düzene uyum sağlamaya çalışıyor. Hizmet sektörünün beyaz yakalıları hızla ofislerden evlere çekildi. Üretim ve dağıtım işlerinde çalışan kadrolar büyük bir özveriyle çalışmayı sürdürüyorlar.
İş dünyasındaki değişim, neler getiriyor? Şirketler ne yapmalı? benzeri soruları İDA Yönetim Kurulu Başkanı ve Artı İletişim Yönetimi Yönetici Ortağı Esra Şengülen Ünsür’e sordum. “Geçmişte işini doğru yapanların itibar yatırımının geri döndüğü bir dönemden geçiyoruz. Bir başka deyişle iletişim sigortası tazminatları yavaş yavaş ödeniyor. Zamanında karınca misali yaz boyunca çalışanlar, COVID-19 mücadelesi döneminde en az 1-0 önde “ cevabını verdi.
Durumu kısaca nasıl özetleriz?
Bireylerin hayatta kalma mücadelesine yöneldiği dönemler, markalar açısından sınırlı satış anlamına gelebiliyor. İşte tam burada itibar kılıcı markaların hata yapmasını bekliyor. Çünkü zor zamanlarda paydaşlarından uzaklaşanlar değil, iletişimini istikrarla sürdürenler kazanıyor. Başka bir deyişle iletişim sigortası primlerini düzenli ödeme zamanlarındayız.
“İletişim sigortası” kavramını açıklar mısınız?
İletişim sigortasının basit bir formülü var: 1İ + 2D + 3S
Yazıyla ifade edersek; ihtiyat, dayanışma, dürüstlük, sorumlu yaratıcılık, ses çıkaran tüketici ve samimi liderler bir markanın sigorta elemanlarını oluşturuyor.
İhtiyatla başlayalım o zaman...
İhtiyat, belki de COVID-19 sürecinin dünyaya verdiği en büyük derslerden biri. Devletlerin, kurumların, markaların ve hatta bireylerin her duruma karşı hazırlıklı olması, tedbiri elden bırakmaması, finansını, insan kaynağını ve itibarını ihtiyatla planlaması gerektiğini pek çok acı deneyimle öğrendik. Kimi uzmanlar, önümüzdeki dönemde bu dersin devam edeceğini söylüyor.
Dayanışma sözcüğüyle ne kast ettiniz?
Her alanda ihtiyatlı olabilmiş markaların alması gereken temel aksiyonlardan biri de tüm paydaşlarıyla dayanışma oldu. Bugün tüketici beklentileri de bu yönde. Kantar COVID-19 Barometresi’ne göre tüketicilerin %77’si, markaların günlük hayata katkı yapmasını beklediğini, %75’i ise virüsle mücadele için bilgilendirme yapması gerektiğini söylüyor. Markalar, bir kez daha dayanışmaya davet ediliyor; markaların yanıtları da gecikmiyor. Moda markalarının ürettiği maskeleri, bira markalarının ürettiği hijyenik solüsyonları tarih altın harflerle yazacak.
Dürüstlük...
Dürüstlük, eski bir kavram ve kimsenin umurunda değil sanıyorsanız, yanılıyorsunuz. Çünkü aynı araştırma, tüketicilerin %70’nin markalardan güven vermesini beklediğini gösteriyor. Dijitalleşmenin geldiği bu noktada, adeta The Truman Show filmindeki Truman Burbank misali, markaların tüm DNA’larının paydaşlar tarafından görünebildiğini hesaba katarsak,
-mış gibi yapmanın artık çalışmayacağını hepimiz tahmin edebiliriz.
Sorumlu yaratıcılık demiştiniz. Nasıl olacak?
Yaratıcılık yıllardır markaların sırtında adeta kırbaç rolü oynuyor. Rekabetin çetin şartlarında, hele de dijitalin sınırsız fırsatlarında “daha yaratıcı olan kazanacak” algısıyla bir koşturmacadır gidiyor. Madalyonun diğer yüzünde ise yaratıcılık bir risk olarak karşımızda duruyor. Yaratıcılığın bir yaramaz çocuk oyuncağı olmaması, yapılan işin, kullanılan dilin derin düşünülmesi son derece kritik. O nedenle yıllardır markalara “sorumlu yaratıcılığı” öneriyorum. Aynı araştırmada tüketicilerin %75’i, markaların bu dönemde alaycı bir ton kullanmasını istemediğini ifade ediyor. COVID-19 sorumsuz yaratıcılığı kaldıramayacak gibi duruyor.
Tüketiciyle ilişkiler nasıl değişecek?
On yılların trendi olan “tüketiciyi anlamak”, artık “ses çıkaran tüketici” hedeflemeye dönüşmeli. Kadınların çok konuştuğu önyargısına karşılık üretilmiş bir söz vardır: “Susan kadından kork” diye. Doğrusu susan tüketiciden korkma zamanındayız. Elindeki türlü iletişim kanallarına rağmen markayla konuşmayan, şikâyetini de memnuniyetini de ifade etmeyen tüketici markalar için büyük risk. Markaların ses duymaya ihtiyacı olduğu da tüketicinin sesini duymak için çaba göstermesi gerektiği de kesin. Tüketicisini konuşması için yüreklendiren markaların itibar kazançları da görece yüksek olacaktır.
Liderlik için ne gerekiyor?
Dürüstlük en büyük sigorta elemanlarından biriyse, liderlerin dürüstlüğü de kaçınılmaz bir gereklilik haline geliyor. İhtiyatlı, dürüst, dayanışmayı bilen ve paydaşlarının sesine kulak veren liderlerin sivrildiğini rahatlıkla görüyoruz. Literatüre göre kriz dönemlerinde liderlerden “adaptasyon”, “dayanıklılık” ve “güvenilirlik” beklenir. Bunlar elbette yerinde beklentiler. Ancak bir gerçek var ki; COVID-19 döneminde liderlerin kurumsal performansı yükselten bu değerli yetkinliklerinin yanında ayrıştırıcı karakter özelliklerini ortaya koymaları bekleniyor.
Samimi liderler, “bizden biri” olduklarından onların böylesine belirsizlikle dolu bir dönemde bir sorunun çözümünü o anda bilmemelerinden ya da endişelerinden “zayıflık” algısı çıkarmayız. Hata yaparlarsa kolaylıkla affedebiliriz, yetersizliklerini anlayışla karşılayabiliriz. Kayıplarında da zaferlerinde de yanlarında olabiliriz.
Tüketiciler markalardan ne bekliyor?
Bir araştırmaya göre tüketicilerin %90’ı “Markalar benim güvenimi devam ettirmek için, çalışanlarının ve tedarikçilerinin sağlığını ve finansal güvenliğini sağlamak adına (bu, salgın sonuna kadar maddi zarara uğramak demek bile olsa) elinden gelen her şeyi yapmalıdır” diyor. Tüketicilerin %65’i, markaların bu dönemdeki faaliyetlerinin gelecekteki satın alma kararlarını etkileyeceğini de ifade ediyor. Hafıza, markalar için çok kritik.
Son cümle olarak Orhan Kemal’in sözünü hatırlamakta fayda var: “Güçlü bir hafıza en ağır cezadır. Ve işin kötüsü, iyi anıları nadiren, kötü anıları sıklıkla hatırlatır.” Markaların geçmişteki kötü anıları bugün hafızamızda. Gelecekte de bugünün kötü anıları hafızamızda olacak. Sigorta primlerinin ödemesinde ihmal olmamalı. Aman dikkat!
#evdekal döneminde Türkiye neler izliyor?
Yönetim merkezi Türkiye’de yer alan uluslararası medya kuruluşu SPI International 50 ülkede bin 400 operatör üzerinden yayın yapıyor. 65 milyon abonesi var. SPI International’in küresel pazarlama operasyonlarını, Türk televizyonculuk ve pazarlama çevrelerinin yakından tanıdığı Haymi Behar yönetiyor. SPI International CMO’su Haymi Behar’a evde kaldığımız günlerde neler izlediğimiz, sordum. Görüşmemizi kısa notlar olarak özetleyeyim.
Mart 2020 verilerine göre…
1- Son bir ayda abone sayısı yüzde 40 arttı.
2- Geçen yıl mart ayında en çok korku filmi izlenmişken, bu yıl korku filmleri gözden düştü. Bu günlerde, aksiyon ve komedi türleri ön planda. Erkek ve kadın izleyicilerin ilk tercihleri aksiyon filmleri. Kadın izleyiciler romantik konulu ve eğlenceli filmleri seviyor. Erkeklerse, gerilim tarzını tercih ediyor. .
3- Film ve dizilerden sonra en çok belgesel kanalı izlendi
4- FilmBox Live abonelerinin yüzde 59’u içerikleri mobil telefonlarından izledi.
5- Yemekten önce belgesel, yemekten sonra film ve diziler, gündüz saatlerinde sanat filmler tercih edildi.
6- Çocuklara yönelik animasyonların izlenme oranı arttı Mart 2019'da ise en çok izlenen 30 içerikten yalnızca 1 tanesi animasyonken, Mart 2020'de en çok izlenen 30 içeriğin 8'i animasyon filmleri oldu “Arı Maya” tüm yaş gruplarının en sevdiği film olarak ilk sıraya yerleşti.
Anadolu’nun Kadın Gücü yarışmasında “Bereket” kazandı
Müze ve ören yerlerindeki ticari alanların işletmesini yapan Anadolu Kültürel Girişimcilik (AKG) tarafından Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteği ve Döner Sermaye İşletmesi Merkez Müdürlüğü’nün (DÖSİMM) iş birliği ile başlattığı “Anadolu’nun Kadın Gücü” yarışmasının kazananları, kooperatifler ve jüri üyeleri ödül töreninde buluştu.
Anadolu’nun Kadın Gücü Yarışması Ödül Töreni, COVID-19 Virüs salgını nedeniyle 16 Nisan 2020 tarihinde belki de bir ilke imza atılarak canlı yayın ile dijital ortamda gerçekleşti. Törene, jüri üyeleri, katılımcılar, kooperatif temsilcileri, Anadolu Kültürel Girişimcileri yetkilileri katıldı.
Geleneksel motifleri ve kültürel değerleri modernize ederek günümüze taşıyan ürünlere dönüştürmeyi teşvik etmek amacıyla 5 ayrı kategoride düzenlenen yarışmaya, 51 ilden ve bir yurt dışından olmak üzere 710 kadın üretici ve tasarımcı başvurdu.
Değerlendirme sürecinde Takı, Tekstil, Ev & Dekorasyon (Züccaciye), Kahve Seti kategorilerinde satışa sunulmaya hazır ürünler yarışırken; illüstrasyon kategorisinde yaratıcı çizgiler arasından seçim yapıldı. Beş kategori birincisine 10 bin TL ön alım garantisi verildi. Ayrıca, tedarikçi zincirine alındıkları için yerel üretimler de desteklenecekler.