Konuşulan ücretler

Dr. Uğur TANDOĞAN
Dr. Uğur TANDOĞAN NOT DEFTERİ

Bir radyo tamiratı öyküsü

Henüz “Kullan; bozulursa at” ekonomisine girmemiştik. Bozulan aletler tamir edilirdi. Henüz “Şehirleşme denen tek dişi kalmış canavar”, komşuluk denen güzelliği de yok etmemişti. Komşular her konuda birbirine yardımcı olurdu. O dönem bir komşumuzun oğlu Deniz Harp Okulu’nda okurdu. Evdeki elektrikli aletler bozulduğunda tamirat için ona giderdik. Bir keresinde bozulan radyoyu götürmüştüm. “Bırak, ben buna bakayım” demişti. Öğleden sonra uğradım. “Ne oldu bizim radyo?” dedim. Baktım, radyomuz ameliyat masası üstünde idi. Radyonun fişini taktı. Demirel’in sesi geldi radyodan. Masanın üstünde bizim radyodan çıktığı belli bazı parçalar daha vardı; ama radyo çalışıyordu. Benim bakışımı fark eden arkadaşım “Bak şimdi bir deney yapacağım?” deyip, çalışan radyo üstünden parçalar sökmeye başladı; ses kesilmedi. Son bir parça aldı, Demirel’in sesi duyulmaz oldu. Sonra tekrar o parçayı taktı, Demirel’in sesi yine geldi: “Va mı bunun başka izah tarzı?” diyordu. Arkadaşım da “Va mı bunun başka izah tarzı? Demek sesi veren bu parça” dedi. Gülüştük.

Ücret

Ekonomi disiplininde ücret, emeğin “marjinal ürünü” (Marginal product) ile tanımlanır. Başka bir deyişle ücret, üretim hattına kattığımız bir birim iş gücünün yarattığı değerdir. Yukarıdaki radyo olayındaki gibi bir deney yapmak mümkün olsa, bir kişiyi üretim oyununa katıp üretim değerindeki artışı ölçsek, işte o değer kişinin katkısını gösterir. Kişi, ücretini bu katkıya göre alır. Tabi bu, kâğıt üstündeki tanımdır. Bir kuruluşta çalışan kişinin ücretini belirlemede iş gücü pazarındaki arz-talep durumu, işletmenin ücret politikası, şans gibi faktörler de rol alır.

Ücret, emek girdisinin fiyatıdır. Bir işletmenin diğer girdilerinin fiyatı fazla konuşulmaz, ama ücret çok gündemde olan bir konudur.

Ücretler ve özel sektör

“Zenginin malı, züğürdün çenesini yorar” derler. Özellikle de üst düzey yönetici maaşları çok çeneleri yorar. İnsanlar konuşur. Ama bu maaşı alan kişi bunu hak ediyorsa, konuşmalar “Kubbede boş bir seda” olarak kalır. Örneğin Sundar Pachie, 2015 yılından beri Google Şirketi’nin CEO’su idi; 2019’un sonunda hem Google, hem de Google’ın sahibi Alhabet’in CEO’su oldu. Parcie’nin yıllık ücreti 2 milyon dolar olarak açıklandı. Buna ek olarak performansa bağlı 240 milyon dolarlık bir hisse senedi opsiyonu verildi. Bu ücret çok konuşuldu ve konuşulmaya devam edilecek. Ama şöyle de bir gerçek var. Pachie, 2015 yılında CEO olduğunda Google’ın pazar değeri 500 milyar dolardı. Şu andaki değeri 1 trilyon doların üstünde. Başka bir deyişle şirketin değeri ikiye katlanmış durumda. Evet, bunu Pachie tek başına yapmadı, ama buna giden yolda dümende Pachie vardı.

Özel sektörde bir de “Alan razı, satan razı” gerçeği vardır. Üst düzey yöneticisinin ücretini patron kendi cebinden vermektedir. Bu durumda üçüncü kişilere sadece konuşmak düşer.

Ücretler ve kamu

Konu ücret olunca kamudaki ücretler de çok konuşulur; halkın çenesini yorar.
Çoğu kez de haklı olarak yorar. Çünkü kamuda verilen her ücret halkın cebinden çıkar. Halk verdiği vergilerin, kaynaklarının çarçur edildiğini görünce de haklı olarak konuşur.
Kamudaki bir ücretin halkın çenesini yormasının nedeni, atanan kişilerin nitelikleri ile ilgilidir. Koltuğun değeri yüksek olabilir. Ancak o koltuğa oturacak kişinin nitelikleri o sorumlulukları taşıyabilecek, koltuğun gerektirdiği katkıyı yapabilecek kalibrede olmalıdır. Örneğin, beyin cerrahı gerektiren bir koltuğa, bir sünnetçiyi oturtur ve ona beyin cerrahı ücreti öderseniz işte bu, çok konuşulacak bir konu olur.

Kamudaki ücretlerin halkın çenesini haklı olarak yormasında bir önemli boyut da “Yeğencilik” (Nepotism) meselesidir. Kuruluşun başına atanan kişi yüksek maaşlı alt koltuklara da kardeş, oğul, kız, damat, enişte cinsi akrabalarını oturtunca konu başka bir boyut kazanır. Eğer o kişiler oturdukları koltuğu dolduramıyorlarsa (Çoğu kez de doldurmazlar) kamunun zararı, sadece onlara ödenen ücret değildir. Niteliksiz kişiler, oturdukları koltuğun bulunduğu yükseklikle orantılı olarak kamuya daha büyük zararlar açarlar. Örneğin, yukarıdaki radyo örneğinde, yanlış konan parça tüm radyo devrelerini yakabilir.

Sonuç

Ücret bir alışverişin sonucudur; kişiye, yaptığı katkıdan dolayı verilir. Alışverişin “Kazan-Kazan” ilkesine dayalı, “Alan razı, satan razı” özgürlüğünde adil bir alışveriş olması gerekir. Ancak yetkililerin, yetkilerini kötüye kullanması yüzünden zaman zaman bu adilliğin kamuda bozulduğuna tanık oluruz. Örneğin, düşük nitelikli kişilerin, sırf akraba veya taraftar oldukları için yüksek ücret ve adeta “Yağma Hasan’ın böreği” insafsızlığı ile kamu kurumlarına atanmaları, kamu vicdanını zedeler. İsraf edilen para halkın parası olduğu için, halk da haklı olarak konuşur. Konuşmalıdır da…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
İstihdam (4) 03 Eylül 2024
İstihdam (3) 27 Ağustos 2024
İstihdam (2) 20 Ağustos 2024
İstihdam (1) 13 Ağustos 2024
Bir banka ve yalnızlık 09 Temmuz 2024
Bir hatır meselesi 02 Temmuz 2024