KOBİ’leri “fetişleştirmeyelim, sorgulayalım”

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ

Bu yazının başlığında kullandığımız Fransızcadan ithal edilmiş “fetiş” sözcüğünden ne anladığımızı açıklayalım: Sözlükler, fetiş sözcüğünün, bir nesneyi, olayı ya da bir olguyu aşırı değerlendirme, tapınırcasına önemseme, sorgusuz benimseme ve kabullenme anlamlarının olduğunu söylüyor. Bir başka anlamıyla fetişleştirme, nesneleri uğurlu sayma, ölçüsüz benimseme, saplantılı odaklanma gibi zihinsel bağımlılıklardan kaynaklanan tutum ve davranışları açıklamak için de kullanılıyor.

Bilgiye dayalı fikirler üretme yerine, sloganları ciddi fikirler yerine koyma alışkanlığının yaygın olduğu toplumlarda fetişleştirme de yaygındır. Ülkemizde, geçmiş yıllarda “özel kesim” ile “kamu kesimi” ayrımı fetişleştirilmiş, “zamanın ruhu” mülkiyet ile verimlilik arasında ilişki olmadığını, verimliliğin bir yönetim sorunu olduğu kavramamızı geciktirmiştir. Verimliliğin bir yönetim sorunu olduğunu anlamayanlar büyük iştahla kamunun elindeki varlıkların projesiz ve plansız biçimde özeleştirilerek çarçur edilmelerine yol açmıştır. Son dönemlerde ise fetişleştirme eğilimi, küçük ve orta ölçek işyerlerinin ülke ekonomisi içindeki önemini anlatırken ortaya çıkıyor. Bazı sözcüler, ölçü koymadan, metot ve model önermeden, proje disiplinine uymadan öneriler sıralıyor.

“Küçük güzeldir” sloganından beslenen anlatımlarda, işletmelerin maddi ve kültürel zenginlik üreterek insan yaşamını kolaylaştırmanın “araçları” olduğu gerçekliği unutuluyor. Küçük ve orta ölçek işyerlerinin, verileri de kapsayan değişik girdileri işleyerek, yeni nesneler ve yeni metotlar üretmenin en küçük teknik birimleri olduğunu, bu bağlamda maksadı aşan değerlendirmelerin kaynak israfına yol açtığını bilmeliyiz.

KOBİ’lerin varlık nedenlerini, araçsal özelliklerini, yeni ağları, yeni platformları ve yeniden oluşan, ekosistemlerdeki etkileşimleri, değer üretmelerinin koşulların ve ekonominin bütününe değer katmanın yol ve yöntemlerini alabildiğine sorgulamamız gerekiyor.

Ekonominin bütün aktörlerini aşağıda paylaştığımız soruları tartışmaya çağırıyoruz:

1- Ulaşılabilirlik ve erişilebilirlik potansiyellerinin artması, küçük ve orta ölçek işyerlerinin “mekana-odaklı varoluşlarının” sürdürülebilirliğini nasıl etkiliyor?

2- Küçük ve orta ölçek işyeri yapılarının “bireysel emeğe ve bireysel becerilere bağlı” varlığı “teknolojinin insan yerini alma potansiyeli” bağlamında ne yönde gelişiyor?

3- Sınırsız bağlantı, sınırsız iletişim-etkileşim ve sınırsız işbirlikleri” ve yarattıkları etkileşim küçük ve orta ölçek yapıyı nasıl etkiliyor?

4- Piyasa yapıcısı büyük ölçekli işyerlerinin “erişilebilirlik güçleri” ile küçük ve orta ölçek işyerlerinin “esneklik ve hızını” birleştirmelerinin yarattığı “sinerjik etkiyi” nasıl yönetmeliyiz?

5- Üretim ağlarında, ”girdi alınan ve girdi verilen sektörler” arasında “sınırları belirsiz hale getiren” dijital dönüşüm, üretim örgütlenmesinin önemli bir “ara kesiti” olan KOBİ’lerin yeniden yapılanmalarını nasıl etkiler?

6- Yeni malzemeler ve uygulama teknolojilerinin - üç boyutlu baskı ve eklemeli üretim teknolojisi, kompozitler vb.- küçük ve orta ölçek işletmeler alanında hangi alanları “tasfiye ettiğini” ve hangi alanlarda “yeni işler” yarattığını analiz ediyor, teşvik sistemlerimizi ona göre geliştiriyor ve farkındalık uyarılarımızı ona göre yapıyor muyuz?

7- Üretim örgütlenmesindeki değişimlerin “dönüştürme ve işlem maliyetlerinin” ağırlıklarını farklılaştığını biliyoruz. Hizmet kesiminin ağırlık kazanmasını da dikkate alarak, yeni oluşumların küçük ve orta ölçek yapıya olası etkilerini analiz ederek ülke genelinde bir “ölçeklendirme” yapıyor muyuz?

8- Blockchain, bulut, artırılmış gerçeklik, yapay zeka gibi yeni teknolojik olanakların, hangi küçük ve orta ölçek yapı için “yeni fırsat kapılar” açtığını, hangilerine “kapıları kapattığını” analiz ediyor, net bilgiye dayalı etkin koordinasyon ve odaklanma yapıyor muyuz?

9- Toprak ile teknolojik etkileşiminin, ekoloji ile evrimi birlikte değerlendiren bilimsel yaklaşımların “tarım ve hayvancılık” alanında “işletmecilik anlayışını” köklü biçimde değiştirdiğinin ne kadar farkındayız? Bir ülke için “yeter şart” olmayan ama “gerek şart” olan tarım ve hayvancılık işletmelerini, bu yeni eğilimler bağlamında ele alarak, destek sistemlerini ve diğer özendiricileri planlıyor ve uyguluyor muyuz?

10- Çok ciddi bilimsel odaklar ve bilimsel yayınlarda nüfus hareketlerine ilişkin projeksiyonlar gösteriyor ki “doğurganlık oranı” azalıyor. İnsanlığın varoluşundan bu yana geçerliliğini koruyan “nesli sürdürme” temel içgüdü de zayıflıyor. Yaşlı nüfus insanlık tarihinde hiç rastlanmayan düzeylere çıkıyor. Aile yapısı alabildiğine küçülüyor. Teknolojik düzeyin “geçim örgütlenmesi” yapısını değiştirmesi “aile işletmelerine” ilişkin bugüne kadar geçerli olan “zihni model varsayımlarını” değiştiriyor. Küçük ölçek işletmeleri içinde önemli yeri olan “aile işletmelerini” yeni varsayımlarla kurgulanan bir zihni modelle sorguluyor muyuz?

11- Dijital ekonominin “ulaşılabilirlik ve erişilebilirlik potansiyeli” yeni bağlantı, iletişim-etkileşim ve işbirliği olanaklarıyla “işyerlerinin mülkiyet yapılanmasını” köklü biçimde değiştiriyor. Bu değişikliği dikkate alan ve ülkemizin sosyo-ekonomik koşullarını da gözeten bir “küçük ve orta ölçek yapıyı etkinleştirme” palanımız var mı?

Soruları daha çoğaltabilir, tartışmaların kapsama alanlarını genişletebiliriz. Bu yazıdaki her sözcük tartışmaya ve sorgulamaya açıktır…

Diyoruz ki, ülkemizin KOBİ’leri üzerinde burada sıraladığımız soruların yanıtlarını arayabilir, eksiklerini tamamlayabilir, yanlışlarını düzeltebilir, yeni sorular ekleyebilir; küçük ve orta ölçek yapının üretim örgütlenmesindeki yeni yerini belirleyen etkenleri netleştiren tartışmalar yapabiliriz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar