KKM hesabında yüzde 17’den fazla faiz nasıl alınır?

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

✔ Kur korumalı mevduat hesabına tavan faiz getirilmesi yanlış; ama vatandaşın bu tavan faizi aşmasının yolu var. Hesap üçer aylık dönemler için açılırsa birikimli faiz yüzde 18'i aşıyor.

Hazine ve Maliye Bakanlığı TL cinsinden açılan kur korumalı mevduat hesapları için yüzde 14 taban, yüzde 17 de tavan faiz getirdi. Bu hesaplar için tavan faiz uygulamasına gidilmesinin, kur artışının faizin üstüne çıkması durumunda Hazine’nin yükünü artıracağını dün ele almış ve bu yaklaşımın yanlışlığına değinmiştik. Bankalar, diğer mevduatlarda olduğu gibi kur korumalı mevduatta da faizi serbestçe belirlese, belki oran yüzde 17’nin üstüne çıkarılacak, böylece Hazine’ye binmesi muhtemel yük ya azalacak ya da tümüyle ortadan kalkacak. Ama tercih tavan faiz getirme yönünde kullanıldı ve bu oran da Merkez Bankası’nın politika faiz oranına bağlandı. Tavan faiz, aynı zamanda kur korumalı mevduat hesabında taban faiz olan Merkez Bankası’nın politika faizinin ancak 3 puan üstünde olabilecek.

Ancak her ne kadar bu hesaplara faiz tavanı konulmuşsa da bu oranın üstüne çıkmak mümkün.

Vade 92 günde tutulmalı

Yüzde 17’lik faiz üstünden hesaplama yaparsak en düşük vade olan 92 güne denk gelen faiz yüzde 4,285 düzeyinde. Yani bu hesaba 100 bin lira yatırıldığında 92 gün sonra ele geçecek faiz 4.285 lira.

Tabii bu dönemde kur artışı örneğin yüzde 5'i bulursa tasarruf sahibinin toplam getirisi 5 bin lira olacak. Faizle olan fark Hazine tarafından ödenecek.

Peki yıllık faizi yüzde 17’nin üstüne çıkarmak nasıl mümkün olacak?

Bu soruya yanıt vermeden, faizin tüm yıl boyunca yüzde 17 düzeyinde sabit kalacağını varsaydığımızı belirtelim.

Yani diyelim Merkez Bankası’nın politika faizi yüzde 14’te sabit tutuldu, Maliye Bakanlığı da tavan oran olarak artı 3 puanı değiştirmedi ve dört çeyrek boyunca yüzde 17’lik oran korunmuş oldu.

Bugün yüzde 17’den bir yıl vadeli hesap açtıran, bir yıl sonra bu oranı gelir hanesine yazacak. Bir kez daha vurgulayalım; bu hesaplamalar kur artışının faizden düşük kaldığı varsayımına dayanıyor.

Ama hesabı bir yıl vadeli değil de daha kısa vadeli açtırırsanız ne olur?

İlk çeyrek olarak niteleyebileceğimiz 92 günün sonunda yüzde 4,285 faiz geliri elde edersiniz, yani anapara 104.285 liraya çıkar.

Bu tutar yine yıllık yüzde 17 faizle bir üç ay daha yatırıldığında altıncı ayın sonunda para 108.754 liraya yükselir. Aynı şekilde devam edildiğinde dokuzuncu ay sonundaki tutar 113.414 lira, yıl sonundaki tutar da 118.274 lira olur.

Böylece bir yıl vadeli hesap açıldığında yüzde 17 faiz alınabilirken, üçer aylık gidilmesi halinde bir yılın sonunda yüzde 18.27’lik faiz geliri elde edilir.

Avantajlar, dezavantajlar...

Vadenin kısa tutulması, faiz yükseldiği takdirde elbette ikinci, üçüncü yenilemelerde çok daha yüksek faizden yararlanmayı mümkün kılar. O durumda yıllık getiri yüzde 18.27’nin de çok üstüne çıkar.

Şu aşamada pek mümkün görünmüyorsa da elbette tersi de yaşanabilir. Merkez Bankası politika faizini aşağı çeker, buna bağlı olarak da faiz tavanı aşağı inerse bir sonraki vade yenileme döneminde daha düşük faize razı olmak kaçınılmazdır. Ya da politika faizi değişmese de şu an artı 3 puan olan fark örneğin artı 2 puana indirilebilir. Ancak bu durumlarda en geç üç ay sonra vade dolup parasını eline alacak vatandaş sistemden tümüyle çıkıp diğer araçlara yönelebilir.

Vade kısaltılmalı, faiz tavanı da kaldırılmalı

Özünde yanlış olması bir yana, madem bu uygulamaya girişildi; hiç olmazsa vatandaşın bu yeni hesaba ilgi göstermesi için doğru adımlar atılması gerekiyor.

Türk halkı üç ayın üstündeki vadeyi çok uzun buluyor. Bankalardaki TL ve döviz cinsi mevduatın vade dağılımı bunu çok açık biçimde ortaya koyuyor. TL cinsi mevduatın yalnızca yüzde 7, döviz cinsi mevduatın da yüzde 10 kadarı üç aydan uzun vadeli.

Dolayısıyla üç aydan uzun vadeli olarak tutulan tüm mevduat bu yeni sisteme geçirilse, oran işte bu kadar. Hadi bir o kadar da kısa vadeliden geçiş olsa demek ki toplam mevduatın ancak yüzde 15 ile 20 arasında bir kısmı kur korumalıyı tercih etmiş olacak.

Dolayısıyla yapılması gereken en düşük vadeyi üç aydan aşağı çekmek. Bu yapılmazsa vatandaş bu uygulamayı pek tercih edecek gibi görünmüyor.

Faizde tavan kalkmalı

Atılması gereken bir diğer adım da faizle ilgili.

Artık politika faizi ile olan ve 3 puan olarak açıklanan makas mı açılır, örneğin 5 puan, 6 puan mı, denilir, yoksa tavan tümüyle mi kaldırılır bilemeyiz ama bu kısıtlamayla tasarruf sahibini söz konusu uygulamaya çekmek zor. Hele hele mevduat faizi yüzde 20’nin de üstüne çıkmış ve daha da artma eğilimi gösteriyorken...

Kur korumalı mevduat esaplarında stopaj yok, bu dikkate alınırsa diğer faizlerle makas biraz olsun kapanıyor ama yine de faiz tavanı ve vadenin görece uzun olması bu hesaplara olan ilgiyi azaltabilir.

Tabii bir de TL cinsinden açılan hesaplarda vade bitmeden önce hesabı kapatmak zorunda kalınması halinde anaparanın eksik ödenmesi olasılığı var. Bu da, yeni uygulamaya soğuk bakılıyor olmasında önemli bir etken.

Merkez Bankası... Nihayet!

Merkez Bankası kur korumalı mevduata geçildiğinden beri saat 11.00'de açıkladığı kurlarda yanlış yapıyordu. Son olarak dün de yazdık; hata büyük ölçüde giderildi, ancak yine de gereksiz bir detay vardı.

Başlangıçta tüm dövizleri alış ve satış kurları ve çapraz kurlar olarak açıklayan Merkez Bankası, önceki gün gerekli olan üç dövize, yani dolar, euro ve sterline ilişkin kurları paylaştı. Ne var ki bu kez döviz satış kurları da açıklanmıştı.

Nihayet dün doğru bulundu ve Merkez Bankası yalnızca bu üç dövizin alış kurlarını ilan etti.

Yapılan hata önemsiz görülebilir; ancak kur korumalı mevduat sistemine nasıl özensiz geçildiği açısından ibret verici bir durum yaşadık.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar