Kısa vade dinamikleri anlamak
Global ve yerel piyasalar nezdinde kayda değer bir ralli ortamının içerisinde bulunuyoruz. Yatırımcı kesimi ve masanın diğer tarafında yer alanların kısa vadeli işlemlerde ciddi bir avantaj sağladığı gerçeği tartışmasız. Son gelişmeler eğilimin bir süre daha devam edebilmesi için uygun koşulların oluşmaya başladığı fikrini daha da güçlendiriyor. Tam burada dikkat: son gelişmeler ve kısa vade yatırım ufk u zemini. Bu nedenle trendin karşısında çok fazla durmadan koşulları değerlendirmek daha akıllıca geliyor. Detaylandıralım.
Küresel ekonomi farklı bir paradoksun içerisinden geçiyor. Covid sonrasındaki sürecin etkileri başkalaşarak hikayeyi ayrı bir zemine taşıyor. Güçlü imalat üretimi ve talebi artık yok. Arz-talepteki kayma hizmet tarafına doğru oluyor ve PMI dataları gibi önemli ve öncü göstergeler de bu fikri her geçen ay daha da destekliyor. Dahası Çin oyuna beklenen kadar güçlü dönebilmiş değil. Oyun alanları da son derece kısıtlı. Konut piyasasındaki sorunların ne denli çözülebildiğini anlayabilen yok. Para ve maliye politikaları eşgüdümlü değil. Manevra alanlarının azlığı enflasyonun eksi seyrettiği süreçte dahi PBOC’nin hareket alanında genişleme yaratamıyor. Diğer yanda ise yuanın fixing ve denge bulma sorunu sürüyor. Avrupa’da ekonomilerin zayıflığı bilhassa Almanya-Çin ilişkisi kaynaklı değişmiş değil. Böylesi ortamda kötülerin içerisinde en iyi olarak karşımıza ABD çıkıyor. Bu nedenle, değişmeyen bir gerçek olarak, ABD’de olan biten fokus pozisyonunda bizleri karşılıyor. Ya da biz ABD’yi. Çok da önemli değil.
Geçtiğimiz hafta ABD’de açıklanan enflasyon verileri arz ve talepteki maliyetlerin beklentilerden en azından rakamsal anlamda daha iyi performans sergilediği fikrini güçlendirdi. TÜFE’nin çekirdekte aylık %0.2 artışı ile yıllık değişimini sınırlı gerilemeyle %4.8’e taşıması, yine ÜFE’nin çekirdekte aylık %0.1, yıllıkta ise %2.4 artış sergilemesi risk iştahını belirleyen ve destekleyen en önemli unsurlar oldu. Son zamanlarda popüler tartışma konularının başında gelen tahvil vadeleri arasındaki ayrışma hem kısa hem uzun tarafta verileri takiben aşağı yönde hareketlenme şeklinde karşımıza çıkarken, bana göre en önemli belirleyici ise Amerikan dolarındaki genele yayılır, kapsayıcı değer kaybı oldu. Dolar endeksinin ticaret ortakları karşısında haftalık bazda %2’nin üzerinde değer kaybetmesi çok değil Haziran’ın sonunda yine bu köşede parantez açmaya çalıştığımız S&P ve USD ilişkisinin ne denli yerinde ve zamanlama olarak doğru olduğunu gösterdi. Son zamanlarda EMFX tarafının USD zayıflığına karşı tepki göstermekte zorlanması bu kez gerçekleşmezken, sepetin %1.6 primlenmesi ve bunu hisseler nezdinde %5’e yakınsayan değer kazancı ile desteklemeleri yine ABD hariç dünyanın geri kalan varlıklarındaki iyimserliğin de belirginleşmesine hem zemin hem de katkı sağladı. Buradan sonraki en önemli başlık ise Fed ve Temmuz ayı FOMC toplantısı olacak.
İçeride ise seçimlerin ardından başlayan fiyatlama anlamındaki “Mehmet Şimşek” rüzgarı farklı varlık sınıflarındaki iyileşme ile yoluna siyaset cephesinden aldığı destekle tam gaz devam ediyor. Son olarak NATO zirvesindeki Türkiye ağırlığı ve yansıyan pozitif başlıkların uluslararası basın nezdinde de şekillenmesi ülke risk primindeki geri çekilmenin haftalık bazda %10 düzeyinde oluşmasına imkan tanıdı. Hikayenin burasındaki detay ise son derece önemli ve değerli: son 200 haftada -1 yıllık zaman dilimi olarak alabiliriz- ortalamada 492bp seviyesinde oluşan CDS (5y USD) haftalık bazda Kasım 2021’den bu yana en düşük seviyede 447bp ile kapanış gerçekleştirdi. Detay kısım ise, gelişmekte olan ülkeler arasında son 1 ayda sadece Arjantin risk primindeki artış ve grubun tamamındaki geri çekilmeye Türkiye’nin de ayrışmadan katılım sağlaması. GOÜ sepeti ile Türkiye CDS’i arasındaki fark maalesef anlamlı şekilde daralabilmiş olmasa da şimdilerde 242bp seviyelerinde oluşuyor. Burası 11 Mayıs’taki seçimlerin ilk turundan hemen önceki düzey ile aynı. Yani, CDS’in manşetteki geri çekilişi emsallerimizle olan spread olarak henüz gerçekleşebilmiş değil. Şu aşamayı “geçiş” olarak okuyacaksak eğer, çok fazla takılmamakta fayda olabilir. Önemli olan, geri çekilme sürecinde yer alabilmek. Kuşkusuz hedef, kademeli şekilde 100bp farka kadar ilerlemek ve hatta aşağısına çekmek olmalı.