Kibar Holding’de 41 yılı geride bırakan Haluk Kayabaşı’na 41 kere maşallah!
Kibar Holding CEO’su Haluk Kayabaşı, geçtiğimiz Cuma günü Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kibar’dan bir telefon aldı. Kibar, önemli bir konu için görüşmeleri gerektiğini söyledi. Kayabaşı, Tuzla’daki “Güç BİZde” eğitim merkezine gittiğinde büyük bir sürprizle karşılaştı. Ali Kibar ve 200 civarında çalışma arkadaşı gruptaki 41’inci yılını kutlamak için onu bekliyordu. Üstelik bu kutlama için ciddi bir hazırlık yapılmıştı. 1 ay boyunca sıkı bir çalışma sergilenmiş Kayabaşı’nın 41 yıldır katıldığı etkinliklerden fotoğraflar, görüntüler toplamış ve bir klip yapılmıştı. Kutlama 4-5 saat sürdü, 41 rakamı şeklindeki pasta kesildi, şarkılar söylendi, anılar paylaşıldı… Ali Kibar, Kayabaşı’na 41 yılın anısına özel bir plaket verdi.
Bu detayları tebrik etmek için konuştuğum Haluk Kayabaşı’ndan öğreniyorum. 1981 yılında Assan Demir ve Sac Sanayi’nin ithalat bölümünde adım attığı grupta 41 yılı geride bırakmanın nasıl bir his olduğunu soruyorum. “Aklım almıyor, bana 41 yıl değil, 41 gün geçmiş gibi geliyor. Hiç başka teklif almadım mı? Aldım, hem de akıl almaz teklifler aldım ama hiç biri burayı bırakıp gitmeye değmezdi” diyor.
Çok keyifli, şeffaf, adalet ve güvenin ön planda olduğu bir grubun ferdi olmaktan, Asım Kibar gibi müthiş bir liderle çalışmaktan onur duyduğunu söylüyor ve ekliyor: “İnsanlar genelde sıkılır, 3-5 yılda bir iş değiştirmek ister. Ben hiç sıkılmadım. Çünkü biz her 3-4 yılda bir yeni yatırım yaptık. Galvaniz, otomotiv, gıda, otomotiv yan sanayi gibi farklı alanlarda büyük yatırımlara imza attık. Uluslararası ticarete girdik ve müthiş büyüttük. Dolayısıyla ben zaten 3-4 yılda bir iş değiştirmiş gibi oldum. Her yeni işte heyecan yeniden başlıyordu. Kazandığımız paranın tamamını hep yatırıma dönüştürdük, hala da öyle yapıyoruz. Gerek Asım Bey gerek Ali Bey çok kıymetli, çok mütevazı isimler… Kazandıklarını paylaşmayı, yatırıma dönüştürmeyi severler. Bizde tepede veya aşağıda çalışan diye bir ayrım yoktur. Herkes kendi işi gibi görür, kendini ortak gibi hisseder. Çalışanlarımızdan hiç kimse ‘Hakkım yendi’ diyemez. Ben tüm fabrikalara giderim, herkesi tanırım. Kaç çocukları var bilirim. Sağlık veya başka bir konuda dertleri varsa takip ederim, çözülmesi için çalışırım.”
‘Şeffaflık ve adalet varsa daha çok para için iş değiştirmeyin’
Kayabaşı’na emeklilik planı yapıp yapmadığını da soruyorum. Şunları anlatıyor: “Çok hayalim var ama biraz daha bekleyecekler… 65 yaşındayım, aslında 60 yaşında bırakmayı düşünüyordum. Tamer Saka CEO oldu, herşeyi ona devredecekken gitti. Ben CEO oldum. 65 yaşında bırakırım dedim ama Ali Bey bırakmadı. Bu arada bu yıl grubumuzun 50’nci yılı. Bizim büyük hırslarımız yok. Operasyonel ve finansal riskleri iyi yönetiyoruz. Çok büyük riskler almıyoruz. Sürdürülebilirliğe önem veriyoruz. Biz her yıl yüzde 5 büyüyoruz. Geçen yılki kombine ciromuz 5.5 milyar dolardı. Bu yıl üretim, ciro ve istihdamda yüzde 10 büyüme hedefliyoruz.”
41 yıllık tecrübesiyle gençlere önerilerini de merak ediyorum. “Yaptığınız işte sevgi, güven ve anlam bulun. Yoksa mutlu olamazsınız. İşinizi, iş ortamınızı, şirketinizi, birlikte çalıştığınız ekibi ve patronunuzu seveceksiniz. Kendinize, şirketinize, şirketinizin sermayedarına, birlikte çalışacağınız ekibe güveneceksiniz. Yaptığınız işe, çalıştığınız ortama anlam katacaksınız. Şirketin sermayedarı o işe anlam katacak, üretilen ürün anlamlı olacak. Ve en önemlisi denemekten asla vazgeçmeyin. Çalıştığınız yerde şeffaflık, adalet, açıklık varsa daha çok para için başka bir yere geçmeyin” diyor.
Ben de Haluk Bey’i bir kez daha tebrik ediyor ve 41 kere maşallah diyorum.
Onursal Başkan Asım Kibar'dan, Kayabaşı'na anlamlı mektup
Asım Kibar, kutlamaya katılamadı ama bir mektup gönderdi. İşte Kibar’ın mektubundan satırlar: “Sevgili Haluk merhaba, 41 kere maşallah… Bugün seninle tanışalı, beraber aynı duyguları yaşamamıza vesile olan şirketimizde olmanın, 41’nc yılı. Ne mutlu sana, ne mutlu bizlere… Adaletinle, mütevaziliğinle, problemlere heyecanını belli etmeden sakin bir şekilde çözümleme ve yönlendirme becerinle, herkesi sonuna kadar dinleme sabrınla, herkesin sana ulaşabildiği, konuşabildiği bir kimlikle hayatına devam ediyorsun. Seviyorsun, seviliyorsun. Bu kadar zaman içinde, çoğunu bizlerin bilmediği ne çok hikayelerin, anıların, olayların vardır. Bunların hepsini o güzel heybende taşıyorsun, bunların tecrübeleriyle, hoblerinle, kitaplarınla, şiirlerinle hayatı harmanlayıp, ilk günkü heyecanını taşıyarak, koşmaya, herkese ağabeylik yapmaya devam ediyorsun. Allah, bu güzel günlerimizi aratmasın..” Haluk Kayabaşı, bu anlamlı mektuba verdiği cevabı da benimle paylaştı. O mektuptan birkaç satırı sizlerle paylaşayım: “Sevgili Asım Bey, öncelikle her bir yüreğinizden kopup gelen kelimeleriniz, cümleleriniz için çok çok teşekkür ederim. 41 yıldır sizin de belirttiğiniz gibi bir aile olmanın o muhteşem konforu ile beni en yakından tanıyanlardan biri olarak, hakkımda ne kıymetli ve özenli saptamalarınız olmuş. Çok duygulandım. Bugüne kadar öğrendiklerim, başta siz olmak üzere tüm çalışma arkadaşlarımın da varlığı ile varlığıma, yaşamıma ışık tuttu. İyi ki 41 yıl önce bu kapıdan girdim ve bu ailenin bir ferdi oldum.”