Kendi atığımızı toplayamazsak geri dönüşüm tesisleri atıl kalır

Didem Eryar ÜNLÜ
Didem Eryar ÜNLÜ YAKIN PLAN

ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer, "Ciddi bir geri dönüşüm kapasitesine sahip olan Türkiye, kapasitesinin büyük bölümünü ithal ettiği atıkları işleyerek kullanırken, değerlendirilebilir atıkların büyük bölümünü toprağa gömüyor.. Atık ithalatında yaşanacak daralma, geri dönüşüm kapasitesini atıl hale getirebilir" diyor.

Çevresel sürdürülebilirlik gündeminin en temel konularından biri olan döngüsel ekonomi; ürünlerin en az atık oluşacak şekilde üretilmesi, dayanıklılığının artırılması, onarılabilmesi, tekrar kullanılması ve geri dönüştürülmesi ile kaynak israfının önlenmesini temel alıyor.

ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer, 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde Türkiye’deki değerlendirilebilir atıklar, atık ithalatı, geri dönüşüm ve sürdürülebilirlik odaklı çalışmalar hakkında değerlendirmelerde bulunmuş ve “tüketim sonrası atıklarımızı kaynağında ayrı toplayarak değerlendirecek önlemleri bir an önce almalıyız” çağrısını yapmıştı.

Mete İmer, bu kez TÜİK tarafından açıklanan atık ve geri dönüşüm verilerini değerlendiriyor ve “Geri dönüştürülebilir atıklar sanayinin hammadde gereksinimi haline geldi. Atık ithalatını en aza indirmenin yolu, atıkların etkin bir şekilde toplanıp değerlendirilmesinden geçiyor” diyor.

“Türkiye’de geri dönüşümün durumunu anlayabilmek için düzenli, güncel ve doğru veriye ulaşmanın zor olduğunu ifade eden İmer’in paylaştığı son TÜİK verileri, sektörde atılması gereken adımlar açısından önemli mesajlar veriyor:

50 milyon ton tehlikesiz atık geri kazanılabilecek nitelikte

En son TÜİK verilerine göre; Türkiye, imalat sanayi işyerleri, maden işletmeleri, termik santraller, organize sanayi bölgeleri (OSB) ve hane halkı kaynaklı olmak üzere 2022 yılında toplam 109,2 milyon ton atık oluşturdu. Bunun 29,4 milyon tonu tehlikeli atıktan oluşuyor.

79,9 milyon ton tehlikesiz atığın 22,5 milyon tonu imalat sanayi, 27,8 milyon tonu termik santraller, 2,5 milyon tonu maden işletmeleri, 0,2 milyon tonu OSB’ler ve 26,8 milyon tonu hane halkı atıklar oluşturuyor.

İmer, “Rapor verilerine göre sanayi işletmeleri ve hane halkından çıkan yaklaşık 50 milyon ton tehlikesiz atığın geri kazanılabilecek nitelikte olduğu öne sürülebilir” diyor.

Yine TÜİK verilerine göre, toplam bin 391 belediyenin bin 389’unda atık hizmeti veriliyor. 2022 yılında belediyelerce 30,3 milyon ton atık toplanmış. Bu atıkların yüzde 85,9’u atık işleme tesislerine, yüzde 13,5’i belediye çöplüklerine gönderilirken, yüzde 0,6’sı açıkta yakılarak, gömülerek, dereye veya araziye dökülerek bertaraf edilmiş.

Atıkların ne kadarı geri dönüştürülüyor anlamak mümkün değil

Mete İmer, “Atık işleme tesisleri hem atıkların gömülerek bertaraf edildiği düzenli depolama tesislerini hem de geri dönüşüm tesislerini kapsadığı için, belediyelerce büyük çoğunluğu hane halkından olmak üzere toplanan atıkların ne kadarının geri dönüştürüldüğünü anlamak mümkün değil. Ancak gözlemlerimize, deneyimlerimize, yetkililerle konuşmalarımıza göre bu atıkların çok büyük kısmının düzenli depolama sahalarında gömüldüğünü söyleyebiliriz” diyor.

TÜİK raporuna göre, 2022’de atık işleme tesislerinde, ithal atıklar da dahil olmak üzere 133,2 milyon ton atık işlenmiş durumda. Bu oran, Türkiye’nin 2022 yılında oluşturduğu ve geri dönüşüme yolladığı atık miktarının üzerinde. Mete İmer şu değerlendirmeleri yapıyor: “Türkiye’de yaklaşık 50 milyon ton geri kazanılabilir tehlikesiz atık, imalat sanayi, OSB’ler ve hane halkından toplanıyor. Hane halkından belediyeler vasıtasıyla toplanan yaklaşık 26 milyon ton tehlikesiz değerlendirilebilir atık düzenli depolama tesislerinde bertaraf edilirken, 2 bin 866 geri dönüşüm tesisinde 50 milyon ton metal, plastik, kağıt gibi değerlendirilebilir atık geri dönüştürülüyor. Türkiye’deki bu tesislerde geri dönüştürülen atıkların, yarıya yakını Türkiye’deki imalat sanayinden temin edilirken, yarıdan fazlasının yani 24-25 milyon tondan fazlasının ithal edildiği düşünülebilir. Geri dönüştürülen atıkların önemli bir kısmının ise ihraç edildiği tahmin ediliyor. Ciddi bir geri dönüşüm kapasitesine sahip olan Türkiye, bu kapasitesinin büyük bölümünü ithal ettiği atıkları işleyerek kullanırken, değerlendirilebilir atıkların büyük bölümünü bertaraf ediyor, yani toprağa gömüyor. Kendi atıklarımızı ayrı toplayıp değerlendiremiyoruz. Önümüzdeki dönemde atık ithalatında yaşanacak daralma, Türkiye’nin geri dönüşüm kapasitesini atıl hale getirebilir. Kendi atıklarımızı kaynağında ayrı toplayarak değerlendirecek önlemleri bir an önce hayata geçirmek gerekiyor.”

Döngüsel ekonomi hız kazanıyor

Avrupa Birliği’nde oluşan atıkların üçüncü ülkelere ihracatına kısıtlama getiren Atık Sevkiyatı Tüzüğü 30 Nisan 2024 tarihinde AB Resmi Gazetesi’nde yayımlandı ve 20 Mayıs 2024 tarihinde yürürlüğe girdi. Tüzük kapsamında, atık ihracatına ilişkin olmayan hükümler 20 Mayıs 2026’da, plastik atık ihracat kısıtlamalarına ilişkin hükümler 21 Kasım 2026’da, plastik harici diğer atık türlerinin ihracatına ilişkin hükümler ise 21 Mayıs 2027’de yürürlüğe girecek.

Tüzük kapsamında, AB’den OECD ülkelerine giden atığın sevkiyatı, işlenmesi, işleme sonrası atığın yönetiminin insan ve çevre sağlığına uygun koşullarda olmasında, ilgili AB mevzuatlarına birebir uyum aranmasa da, AB koşullarına eş değer olması gerekecek. Aksi takdirde, ilgili ülkeye atık sevkiyatı durdurulacak.

Mete İmer, atık ithalatı konusunda şu yorumları yapıyor: “Türkiye’den son derece rekabetçi bir ortamda giden değerlendirilebilir plastik atıklar Avrupa’daki geri dönüşümcüleri kara kara düşündürüyor. Avrupa Birliği döngüsel ekonomi kapsamında Yeşil Mutabakat, Ambalaj ve Ambalaj Atıkları Tüzüğü de dahil olmak üzere bir dizi yasal düzenlemeyi yürürlüğe sokuyor. Bu kapsamda, ihraç veya ithal ettiği değerlendirilebilir atıklarla ilgili süreçlerde kalite, iş ve çevre güvenliği, yasalara uygunluk, insan hakları gibi sürdürülebilirlik ilkelerine uyumu öne çıkarıyor. AB ile ticaretimizi sürdürebilmek için bizim de benzer süreçlerimizi bu ilkelere göre gözden geçirmemizde yarar var. Büyük nüfusa sahip ülkemizde, sanayinin hammadde gereksinimi haline gelen geri dönüştürülebilir atıklarımızı toplayıp değerlendirebildiğimiz takdirde ülkemizdeki geri dönüşüm kapasitesini atık ithalatını en aza indirecek şekilde kullanabiliriz.”

“Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu” devreye girmeli

Toplumun doğrusal, al-kullanat ekonomisinden, kaynakların değerlerini en üst düzeye çıkarmak için tekrar tekrar kullanıldığı döngüsel bir ekonomiye geçmesi için tüm üreticiler için temel kuralları belirleyen, kuralların herkes için eşit olduğu bir çerçeve belirlenmesi gerekiyor. Mete İmer, bu noktada Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu (GÜS) mevzuatının bu değişimi hızlandıracak önemli bir politika aracı olduğunu ifade ediyor. İmer, dünya genelinde kullanılan ve ülkemizde de 3-4 yıl öncesine dek uygulanıp, sonrasında terk edilen GÜS’ün, atıkların kaynağında toplanması için fi nansal bir model olarak verimli olacağını söylüyor. Zorunlu bir mevzuat olan GÜS, “ürünlerin ve ambalajların yaşam döngülerinin sonunda sürdürülebilir ve güvenli bir şekilde geri alınması, geri dönüştürülmesi ve nihai olarak bertaraf edilmesine ilişkin sorumluluğun devlete aktarılması yerine, bu malzemelerin üreticilerine, ithalatçılarına ve perakendecilerine ait olması gerektiğini belirten bir çevre koruma stratejisi” olarak tanımlanıyor. GÜS; Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nın (SKA12) Sürdürülebilir tüketim ve üretim modellerinin sağlanması’ maddesinde belirtildiği gibi, sorumlu kaynak yönetimi için yasal çerçevenin desteklenmesinde de önemli bir rol üstleniyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar