Katılım sigortacılığı yol ayrımında
Türkiye katılım sigortacılığı ile 2010 yılında tanıştı. Aralık 2017’de Hazine Müsteşarlığı tarafından yayımlanan yönetmeliğin yürürlüğe girmesiyle hareketlenen sektörde, şirket sayısı bugün 12’ye ulaşmış durumda. Şirketler kısa süre içinde toplam sigorta portföyünden yüzde 5.2 gibi bir pay almayı başardılar.
Mevcut resme bakıldığında bu payın, önümüzdeki 3-4 yıl içinde yüzde 10-15’lere yükselmesi hiç zor görünmüyor. 2021 Ekim sonu itibariyle katılım sigortacılığının toplam prim üretimi geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 18 artışla yaklaşık 4 milyar TL’ye ulaştı. Önümüzdeki 3-4 yıl içinde prim üretiminde çift haneli rakamları görmemiz uzak bir ihtimal değil. Mevcut 12 şirketin 7’si hayat dışı, 5’i ise hayat ve emeklilik branşlarında faaliyet gösterirken; sektörün prim üretiminin yüzde 89’u sırasıyla trafik, genel zararlar, kasko ve hayat branşlarından geliyor.
Prim üretiminin ise yaklaşık yüzde 89’u üç şirket tarafından gerçekleştiriliyor. Bunlar sırasıyla Neova Sigorta, Bereket Sigorta ve Doğa Sigorta. Üretimin yaklaşık yüzde 58’i acente dağıtım kanalı yoluyla gerçekleştiriliyor. Banka kanalının payı yüzde 17’lerde. Katılım esaslı emeklilik fonlarında da ciddi bir büyüme gözleniyor. Halen 117 faizsiz emeklilik fonu var. OKS (Otomatik Katılm Sistemi) ve Gönüllü BES’teki toplam fon büyüklüğünün yaklaşık yüzde 18’i faizsiz fonlardan oluşuyor. Özellikle OKS’de faizsiz fonların tercih edilme oranı yüzde 62’lerde.
Asıl konuya gelince, bu şirketlerden 6’sı ‘tam katılım modeli’ olarak tanımlanan bir sistemle faaliyet gösterirken, diğer 6’sı ‘pencere modeli’ olarak tanımlanan yani normal sigorta şirketi bünyesinde katılım esaslı ürünler de satarak faaliyetlerini sürdürüyor. İşte bu pencere modeli yılsonunda bitiyor. Geçen yıl aralık ayında yayımlanan bir yönetmelikle, pencere usulüyle faaliyet gösteren şirketlerin 31 Aralık 2021 tarihinden sonra tam katılım usulü ile devam etmeleri zorunluluğu getirildi. Eğer bu şirketler yeni bir katılım esaslı sigorta şirketi kurma yolunu tercih etmezlerse portföylerini SEDDK denetiminde mevcut katılım esaslı sigorta şirketlerine devredecekler.
Bu bağlamda HDI, Doğa Sigorta ve Türkiye Sigorta ve Emeklilik yeni şirket kurmak için SEDDK nezdinde başvuruda bulundular. Kalan diğer üç şirketin nasıl bir yol haritası izleyeceği de önümüzdeki günlerde netleşmiş olacak.
Yeni sistemle birlikte bugüne kadar uygulanan dünyadaki 3 modelden biri olan Malezya modeli yerine Türkiye şartlarına özel geliştirilmiş yepyeni bir model esas alınacak. Yeni modelde ek maliyetler yaratan operasyon yükü hafifletilirken, sistemin kolay anlaşılabilir, anlatılabilir ve otomatik denetim özellikleri öne çıkıyor.
Bu yeni modelde şirketler bünyelerinde danışma komitesi oluşturacak. Şirketlerin sunacağı ürün ve hizmetlerle; düzenlenecek form, sözleşme, poliçe ve bilgilendirme metinleri danışma komitesinin onayına tabi olacak. Asgari üç kişiden oluşacak danışma komitesi üyelerinin üçte ikisi İslami ilimler veya dengi alanlarda en az lisans düzeyinde öğrenim görmüş kişiler arasından seçilecek.
Diğer taraftan katılım sigorta şirketlerinin eli reasürans tarafında da rahatlamış durumda. Yapıları gereği katılım reasürans şirketleriyle çalışmak durumunda olan şirketler Türkiye’de bu sayının düşük ve kapasitelerin yetersiz olması nedeniyle bugüne kadar geleneksel reasürans şirketleri ile çalışıyorlardı. Sektör bu konudaki zorluğunu da yakın zamanda Türk Katılım Reasürans şirketinin kurulmasıyla gidermiş oldu.
Günün sonunda ise soru şu: Peki bu değişikliğe neden ihtiyaç duyuldu? Öncelikle büyüme beklentisinin çok yüksek olduğu katılım sigortacılığının yaygınlaştırılması hedefleniyor. O nedenle de yeni modelin daha kolay anlatılabilir ve anlaşılır olmasına önem verildi. Bundan sonraki süreçte de faize duyarlı kesimin sigorta farkındalığının artırılması için yoğun çaba harcanacak. Sektörün çatı örgütü TSB bu konuda kolları sıvadı bile. Sektörün gelecek projeksiyonu da oldukça güçlü. Dünyada Suudi Arabistan, Malezya ve İran gibi oyuncuların hakim olduğu katılım sigortacılığı pazarı 50 milyar doların üzerinde bir hacme sahip. Önümüzdeki yıllarda Körfez ülkelerinden sektöre önemli sermaye girişleri olacağı konuşuluyor. Sektör yetkilileri yeni oyuncuların katılımı ile özellikle sağlık branşında önemli büyüklüklerin konuşulacağının altını çiziyor. Hatta Türkiye’nin katılım sigortacılığı alanında orta vadede dünya pazarında söz sahibi olmasının önünde de hiçbir engel görmediklerini vurguluyorlar.