“Karbonsuzlaştırma konusunda en önemli çözümlerden biri nükleer enerjidir”
Kirill Komarov
Rosatom Kalkınma ve Uluslararası İş Geliştirmeden
Sorumlu Birinci Genel Müdür Yardımcısı
Dünyanın geleceği için artık “son şans” olarak nitelenebilecek kritik zamanlardan geçiyoruz. Elde edilen her veri, iklim değişikliğinin tahmin ettiğimizden çok daha hızlı bir şekilde, çok daha yıkıcı sonuçlara yol açtığını bizlere gösteriyor. Bu kadar kritik bir eşikteyken iklim krizine karşı ortaya konulan planların güçlendirileceği ve bu planların somut adımlar atılarak hayata geçirilmesine ilişkin müzakerelerin yapılacağı 28’inci Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (COP28) oldukça büyük bir önem taşıyor.
COP28 müzakerelerinde amaç Paris Anlaşması hedeflerine yönelik ilerlemenin ara sonuçlarının gözden geçirilmesi ve belirli hedeflerin hayata geçirilmesi olacak. Gerçekten de iklim değişikliğiyle mücadelede mantıklı beyanlardan pratik adımlara geçmenin zamanı geldi. Bu anlamda ülkelerin ve şirketlerin iklim değişikliği sorunlarını tartışarak ele alma çabalarının pratik adımlarla sonuçlanacağını umuyorum. Rosatom olarak bu yıl, COP28’in resmi mavi bölgesinde ve oturum aralarında SMR projelerinin geliştirilmesindeki ilerlemeyi, farklı alanlarda sürdürülebilir temiz enerji sistemlerinin geliştirilmesine yönelik bütünleşmiş yaklaşımımızı sunacak ve temiz enerji çözümlerine yönelik yeni nesil talebin tartışılacağı çeşitli etkinlikler düzenleyeceğiz. Bu yıl IAEA Atoms4Climate pavyonu ve WNA pavyonunun halka açık tartışmalar ve etkinliklerle dolu yoğun bir gündemle yer almasını bekliyoruz.
NÜKLEERİN KAPASİTESİ ARTMALI
İklim değişikliğiyle mücadelede karbonsuzlaştırma kesinlikle küresel bir öncelik olmalı. Bu anlamda en önemli çözümlerden biri de nükleer enerji. Doğrudan CO2 emisyonuna neden olmayan nükleer güç santralleri, sadece Rusya’da yılda 100 milyon tonun üzerinde sera gazı emisyonunun önlenmesini sağlıyor. Bir başka deyişle, ülke enerjisinin %20’sini üreten Rus nükleer santralleri, ülkenin toplam sera gazı salımının %7’sini önlüyor. Rakamlar gün gibi ortada.
Nükleer enerjinin en temiz enerji türlerinden biri olduğunu artık dünyanın büyük çoğunluğu biliyor. Dünya genelinde uzmanlar da nükleer enerji olmadan Paris Anlaşması hedefine ulaşılamayacağı konusunda görüş birliğine varmış durumda. IAEA’nın 2050 yılına ilişkin son tahmini, mevcut seviyelere göre nükleer elektrik üretim kapasitesinde %120'lik bir artışın acil bir şekilde gerekliliğini vurguluyor. COP28'de nükleer enerjinin ikiye değil üçe katlanması gibi daha iddialı hedefler tartışılacak. Bu hedeflere ulaşmak, net sıfır iklim hedeflerimiz için büyük önem taşıyor ancak özellikle nükleer enerji için gerekli yatırımları sağlama konusunda önemli zorluklarla karşılaşılıyor.
Finansal bir perspektifen bakarsak, 2050 yılına kadar net sıfır emisyona ulaşmak için 2023-2030 yılları arasında yıllık elektrik sektörü yatırımlarının 2023-2030 yılları arasında iki katından fazla artması ve özellikle nükleer enerjiye yılda 100 milyar ABD doları tahsis edilmesi gerekiyor. Finans kuruluşlarının nükleer enerji projelerine yönelik politikalarını yeniden gözden geçirmeleri ve hem büyük kapasiteli NGS'ler hem de SMR'ler olmak üzere nükleer enerji projeleri için yeşil ve ESG finansmanının sağlanması gerektiğine inanıyorum.
Biz Rosatom olarak ESG performansını ve iklim konularını iş stratejimize dahil ediyoruz. Sürdürülebilirlik, dünya çapında 50’den fazla ülkeye yayılan projeleriyle Rosatom için temel bir odak noktası. Sürdürülebilir kalkınma ilkelerine derinden bağlıyız, ürünlerimizin ve projelerimizin bu gerekliliklerle uyumlu olduğundan emin olmak için ESG gerekliliklerini ve yeşil Taksonomileri taramaya odaklanıyoruz.
ÇEVRESEL AYAK İZİMİZİ YÖNETMEK ÖNEMLİ
Yeşil ve sürdürülebilir enerji çözümlerine yönelik küresel talebin farkında olarak hem küresel hem de yerel ölçekte güvenilir, erişilebilir ve uygun fiyatlı ürünler sunmak için ileri teknolojik yeniliklerden yararlanıyoruz. Son beş yılda, ticari faaliyetlerde ESG kalitesine yönelik talepte önemli bir artış gözlemledik ve bu eğilim büyümeye devam ediyor. Sera gazı emisyonları veya finans kuruluşlarından gelen teklifler gibi hususları kapsayan ESG performansıyla ilgili çeşitli talepleri rutin olarak ele alıyoruz. ESG uyumluluğu ve iklim konularının küresel ölçekte iş yapmak için temel gereklilikler haline geldiği açık.
ESG gerekliliklerini Rosatom’un çalışmalarının her yönüne dahil etmek için çaba sarf ediyoruz. DNSH (Önemli Zarar Verme Kriterleri) konularına yoğun bir şekilde odaklanıyoruz ve çevre ayak izimizi yönetmek bizim için büyük önem taşıyor. Ayrıca, Rosatom ürün ve hizmetlerinin yeşil, çevre dostu niteliklerini vurgulamak konusunda hevesliyiz.
Bu bağlamda önemli çalışmalar yapıyoruz. Yeşil projelerin Rus Taksonomisi geliştirilirken Rus politika yapıcılarla saatlerce istişarelerde bulunduk. Sonuç olarak nükleer enerji 1. baskıdan itibaren Taksonomiye dahil edildi. Halihazırda farklı projeler için toplamı 3 milyar doları (300 milyar Rus rublesi) aşan çok sayıda yeşil ve ESG finansman anlaşmamız var.
Ayrıca Rusya'da geliştirilmekte olan ulusal yeşil sertifika sistemine düşük karbonlu elektrik kaynağı olarak nükleer enerjinin de dahil edilmesini savunduk. Karar çoktan verildi, sistem 2024'ün başlarında faaliyete geçecek ve sera gazı ayak izlerini sıfır emisyonlu enerji ile dengelemek isteyen şirketler için yeşil nükleer sertifikalar mevcut olacak.
Taahhüdümüz yenilikçi, sürdürülebilir ve düşük karbonlu elektrik çözümleri sunmaktır. Modern enerji kaynağı için kilit faktörlerden biri esnekliğidir. Günümüzün nükleer endüstrisi, enerji tüketim talebine, arazisine, bütçesine bağlı olarak ülkeler ve bölgeler için farklı çözümler sunmaktadır. Uzak bölgeler ve daha küçük enerji taleplerine veya sınırlı şebeke kapasitesine sahip bölgeler için nükleer enerji, etkili bir çözüm sunuyor: düşük güçlü bir nükleer enerji santrali.
Nükleer buzkıranlardan yararlanma deneyimine dayanarak, 2020’lerde dünyanın ilk yüzer nükleer güç santrali projesi olan Akademik Lomonosov faaliyete geçti. Yüzer nükleer güç santrali, elektrik şebekelerinden uzak bölgelerde veya karadan ulaşılması zor alanlarda kullanım için benzersiz nitelikler sergiliyor. Bu mobil reaktör, kıyı veya ücra bölgelerin yanı sıra endüstriyel açık deniz tesislerine elektrik, termal enerji ve hatta tuzdan arındırılmış su sağlamak üzere tasarlandı. İlk yüzer nükleer enerji santralini oluşturma deneyimine dayanarak, bugün yeni bir nesil üzerinde çalışılıyor: RITM-200 projesine dayanan optimize edilmiş bir yüzer güç ünitesi. Rosatom, Rusya’nın ücra bölgelerindeki Baimskaya cevher bölgesine güç sağlamak için bir çözüm olarak bu tür dört yüzer güç ünitesinden oluşan bir kompleks sunuyor. Rosatom, Rusya'nın kuzeyinde Yakutistan'da inşa edilecek kara tabanlı küçük bir NGS projesini hayata geçiriyor. Küçük nükleer enerji santralleri, istikrarlı bir enerji kaynağına ihtiyaç duyan bireysel sanayi kümelerine enerji tedariki için mükemmel bir çözümdür ve iklim düzenlemesi açısından karbon ayak izine sıfır katkıda bulunur. SMR'ler nükleer enerjinin çok yönlülüğünü sergileyen çığır açıcı bir yeniliktir; biz sadece nükleer alanda devrim yaratmakla kalmıyor, her şeyden önce iklim değişikliğinin azaltılmasıyla birlikte yaşam kalitesini de sağlayan nükleer enerjinin muazzam potansiyelini sergilemeye çalışıyoruz.
Nükleer enerjinin yanı sıra Rosatom, 2017 yılından bu yana NovaWind adlı rüzgar enerjisi işini de geliştiriyor. Hâlihazırda Rusya'nın rüzgâr enerjisi alanındaki en büyük oyuncularından biriyiz. 1 GW'lık kapasiteyi devreye aldık ve 2027 yılına kadar bu kapasiteyi 1,7 GW'a çıkarmayı planlıyoruz. Yurtdışında Rosatom rüzgar enerjisi parklarına yönelik bir talep var. Örneğin, bu yıl Kırgızistan Enerji Bakanlığı ve Myanmar Cumhuriyeti ile anlaşmalar imzaladık. Ayrıca hidrojen enerjisi geliştirmede önemli bir teknolojik kapasiteye sahip olarak, otomobil endüstrisi ve elektrik şebekesi kompleksi için enerji depolama çözümleri geliştiriyoruz.
Ayrıca, radyoaktif atıkların güvenli bir şekilde depolanmasını sağlamak için kapalı nükleer yakıt döngüsü teknolojilerinin ve çözümlerinin uygulanmasını genişletmeye kararlıyız. Kasım ayı başında Beloyarsk Nükleer Güç Santrali, BN-800 hızlı nötron reaktöründe MOX yakıtına geçişin birinci yıl dönümünü kutladı. Bu önemli dönüm noktası, sürdürülebilir, kapalı bir nükleer yakıt döngüsüne doğru atılan büyük bir adımı işaret ediyordu.
ÇABALARIMIZI BİRLEŞTİRMELİYİZ
Rosatom olarak, sürdürülebilir uygulamaları geliştirmeye ve iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik küresel çabalara katkıda bulunmaya kararlıyız. Gelişmiş nükleer teknolojilerin geliştirilmesi de dahil olmak üzere inovasyona olan bağlılığımız, bizi çözümün önemli bir parçası haline getiriyor. Uluslararası iş birliğini teşvik ederek, sorumlu politikalar uygulayarak ve uzmanlığımızdan yararlanarak, daha sürdürülebilir ve düşük karbonlu bir geleceğe yönelik önemli katkılarda bulunma konusunda iyimseriz. Ancak başarı için çabalarımızı birleştirmemiz gerekiyor.
ULUSLARARASI DİYALOG SÜRMELİ
Paris Anlaşmasının yerine getirilmesi, dünya ekonomisindeki gelişme eğilimlerine, yeşil teknolojilere ve insan davranışlarındaki dönüşümlere bağlıdır. "Hemen şimdi harekete geçmeliyiz" mantığının yanı sıra, acilen farklı ülkelerdeki ilgili ulusal politikalar ve mekanizmalarla birlikte iklim düzenlemelerinin uyumlaştırılması gerekmektedir.
Temiz, düşük karbonlu nükleer enerji, NGS'ler ve SMR projeleri için yeşil finansmana erişimi kolaylaştırmak için kapsamlı ve net parametrelerle ulusal yeşil taksonomilere açıkça dahil edilmelidir. Ulusal karbon piyasaları açılmalı ve uluslararası ticaret alışverişi için uyumlu hale getirilmelidir. Hem ulusal hem de uluslararası yeşil enerji sertifika sistemleri, geleceğin temiz enerji karışımının ayrılmaz bir parçası olduğu için nükleer enerjiyi tanımalı ve dahil etmelidir.
İklim çözümlerinde en iyi uygulamaların paylaşılması ve küresel net sıfıra giden yolun daha sürdürülebilir ve etkili hale getirilmesi için sürekli bir uluslararası diyaloğun sürdürülmesi şarttır.