Karar vericiler, yöneticiler stagflation’da neler yapmalı, nasıl bir yönetim tarzı benimsemeli…
Artık herkes biliyor; stagflation, enflasyon baskısı altında ekonomide durgunluk anlamına geliyor. Peki, bu durumda karar vericiler, üst düzey yöneticiler neler yapmalı, nasıl bir yönetim tarzı benimsemeli ve özetle yönetim biçimleri ne şekilde olmalı…
Benim konuya ilişkin görüş ve önerilerim;
- Stagflation ekonomide bir sorundur. Hem de önemli, giderilmesi büyük gayret gerektiren bir sorun, hattâ ekonomistlerin korkulu rüyalarından birisidir. Stagflation bir ekonomi sorunu olduğuna göre, önce bu sorunun varlığını, gayet açık ve net olarak, zamanında kabul etmek gerekir ki, sorunun çözümüne ilişkin çabalamalar heba olmasın.
Peki, stagflation içinde yer alan ana başlıklara göre karşımızdaki sorunlar nelerdir…
- Enflasyon
- Durgunluk
Bu durumda;
- Enflasyonla mücadele
- Resesyondaki ekonomide faaliyet gösterme,
ana mücadele platformlarıdır.
Özel sektördeki yöneticiler, enflasyonla mücadele doğrudan sizlerin üstesinden gelebileceğiniz bir ekonomi sorunu değildir. Ancak uyumlu bir çalışmayla çözüme katkılarınız olabilir. Enflasyonla mücadele, ülkemizde TCMB’nin ana işlevidir, TCMB’nin kuruluş sebebidir. Kamu sektörüne gelince burada enflasyonla mücadelede TCMB ile Hazine ve Maliye Bakanlığı işbirliğinin çözümdeki rolü çok ağırlıklıdır. Özetle kamunun bir bölümü çözüme ilişkin faaliyetlerde bulunurken (TCMB, HMB) bir başka bölümü de çözüme katkı konusunda gereken duyarlılığı gösterecektir.
İster kamu kesimi olsun, ister özel sektör olsun, isterse de bir ortaklık yapısı altında karma bir yapılanma altında olsun, stagflation varsa; yapılacak işler, alınması gereken önlemler, davranış biçimleri, verilecek kararların genel doğrultusu vb. hususlar bellidir.
- Sorunu kabul edip, çözüm aramak veya katkıda bulunmak için kurum ve kuruluşlarla eşgüdümlü olarak çalışmalarda yer almak.
- Asla karamsar olmamak ve anlık çözüm beklememek. Paniğe yer vermemek.
- Hazırlıklı olmak, hızla hazırlanmak.
- Mümkün olabildiğince maliyet kontrollerini daha sık frekanslarda yaparak, ürün ya da hizmetin nihaî satış fiyatını artıracak harcamalardan kaçınmak. Mutlak bir tasarruf disiplinine girmek.
- Genelde yapılanın aksine, satış arttırıcı pazarlama giderlerini düşürmemek, reklamları bıçakla keser gibi aniden kesmemek ile derhal personel çıkarma işlemlerine başlamamak. Bu iki husus önemli; zaman içinde sağlıklı karar verebilme olanağı varken ivedi hareketle dönülmesi zor sonuçlara neden olmamak.
- Tabii ki stagflation olsa da, olmasa da her zaman mutlak olarak zamanı doğru değerlendirmek, karar alma süreçlerinde aceleci olmamakla beraber zamanı kötü kullanmamak, sağlıklı kararları zamanında alabilmek.
- Doğal olarak, her zaman olduğundan daha büyük, fazla bir özenle; çalışanları, tedarikçileri ve müşterileri olanaklar içinde stagflation kötü etki ve sonuçlarından koruma hususunda görülür biçimde gayretli olmak.
- Var olan işlerini kaybetmemek genel bakışı altında, süreç atlatılıncaya kadar geçici bir süre için, çalışanlar ve sendikalar ücret artışı talebinde bulunmayabilecekleri gibi, kısa bir süre için belirli bir özverili davranışı da gösterebilirler. Sermaye kesimi de, yönetici ve karar vericilerle beraber, artan maliyetleri massederek, kâr marjından fedakârlık edebilirler.
- Gayet iyi bilindiği gibi bu tür ekonomi krizleri kötü niyetli uygulama ve davranışların yapılacağı, istifade edileceği platformlar değildir. Aksine, krizlerden ekonomi adına fırsat yaratabilineceği ilkesi unutulmamalıdır.
- Stagflation durumunda mümkünse borçlanmamak, özellikle yabancı para birimleriyle borçlanmamak önemlidir. Borçlanmak durumunda kalındığında, olanaklı ise borç vadesinin uzun, kredi faizinin düşük olması önemlidir. Bu çizgide gayret gösterilmeli ve plânlamaları bu doğrultudaki stratejilerle bütünleşik yapmak gerekir.
- Karamsarlığa kapılarak stok artışına izin vermemek lâzım olup, stok finansmanı maliyetine katlanmamak uygundur.
- Enflasyon altında her ne kadar resesyon olsa da, bir şekilde cirolarda nominal artışlar olacaktır. Bu süreçlerde ürün envanterlerini, fiyat-maliyet ilişkisi altında kontrollü biçimde faaliyetlerini sürdürebilmek, bilhassa nakit akışı bakımından önem taşımaktadır.
- Kârsız, ya da çok küçük bir kâr marjıyla çalışmak pahasına da olsa; üretimi kesmemek, istihdam hacmini aşırı daraltmamak, faaliyetlerde sürdürülebilirliği sağlayabilmek makro ekonomi bakımından son derece yüksek öneme haizdir.
Özetle karşılaşılması kuvvetle olası durumlar, sorun ve çözüm önerilerini bu şekilde toparlamak, kararlarda paniğe yer vermeden, kısa olmayan bir vadede duruma katlanma cesaretini göstermek, çalışanları feda etmemek, üretici, tedarikçi, müşteri vb paydaşlarla müşterek hareketle çözüme katkıda bulunabilmek mümkündür, gereklidir ve önemlidir.
Daha fazla bilgi için DÜNYA gazetesi yazarlarından Sn. Servet Yıldırım'ın bu konuya ilişkin yazısını okumanızı öneririm.