Karapınar suya göre üretimi planlayamazsa çöle döner

Ali Ekber YILDIRIM
Ali Ekber YILDIRIM TARIM DÜNYASINDAN

Dünkü yazıda Konya’nın Karapınar ilçesinde son 25-30 yılda yaşanan dönüşümü bir durum tespiti olarak yazdım. Çok farklı tepkiler geldi. Yazının başında dikkat çektiğim gibi oluşan obruklar nedeniyle burada sulu tarım yapılmaması gerektiğini savunanlar da oldu, Karapınar’ın bu dönüşümünü destekleyenler de.

Orada yaşayan ve çiftçilik yapanlar da tehlikenin farkında. Planlama yapılmazsa Karapınar’da gelecekte çölleşme endişesini orada çiftçilik yapanlar da biliyor. Uzaktan yöre halkına  “yeraltı suyunu çekmeyin, pancar, mısır ekmeyin” demek kolay. Bir alternatif de sunmak gerekiyor. Yıllardır havza dışından su taşınması konuşuluyor ama bir türlü yaşama geçirilmiyor. Pancar, mısır ekilmediği zaman çiftçinin geçimini sağlayacak, gelir kaybını önleyecek bir alternatifin de ortaya konulması gerekiyor. Yeraltı sularının tamamen bitmesi her şeyden önce orada yaşayanların yaşamını tehdit ediyor.

Karapınar’da yaşayan herkes yeraltı suyunun bir gün yetmeyeceğinin hatta biteceğinin farkında. Karapınar Ziraat Odası Başkanı Durmuş Üner, “maksimum kârlılık maksimum verimle olduğuna inanılıyor. Bu da toprağı, suyu daha yoğun kullanmayı gerektiriyor. Bunun sürdürülebilir olmadığı ortada. Burada sürdürülebilir tarım olması gerekir. Havza modeli ile gelir düzeyi garantisi getirilerek üreticinin gelir düzeyi belli bir noktada olduğu zaman en azından toprağı ve suyu daha ekonomik, daha verimli de kullanabiliriz. Gelecek kuşaklara da bu toprakları bu suyu bırakmamız gerekiyor” diyerek aslında muhtemel tehlikeye de dikkat çekiyor. 

Ziraat Odası teknoloji ve eğitim desteği sağlıyor

Karapınar Ziraat Odası, çiftçilere eğitim, teknoloji, ortak makine kullanımı, kıt kaynakların verimli kullanılması konusunda önemli çalışmalar yapıyor. Oda’nın 18 bini aşkın üyesi var. Bunların 15 bini aktif. Bu üyelerden yaklaşık 5 bini kadın çiftçi.

Oda Başkanı Durmuş Üner ile sohbetimizde çalışmaları hakkında şu bilgileri verdi: “Öncelikle tarımda teknolojiyi kullanmak ve yaygınlaştırmak için çaba gösteriyoruz. Örneklerle göstererek anlatmaya çalışıyoruz. Bunun için bir vizyoner bakış açısına ihtiyaç var. Bugünkü koşullarda teknolojiyi bir yana bırakarak tarımsal üretimi yapmak mümkün değil. Ne yapabiliriz diye hep arayış içerisindeyiz. Oda olarak dünyada neler olduğunu takip etmeye çalışıyoruz. Avrupa’ya gittim. Almanya’da DEULA(Alman Tarım Teknolojileri Eğitim Kurumları) merkezinde tarım ve hayvancılık alanındaki uygulamalı eğitimleri yerinde gördüm. Karapınar’da uygulamak için proje hazırladık. Destek de çıktı, ancak bir takım sorunlar nedeniyle projeyi uygulayamadık. Ama vazgeçmedik farklı şekillerde bu eğitimleri veriyoruz. Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi ile işbirliğimiz var. Prof. Dr. Süleyman Soylu hocamızın öncülüğünde rutin olarak tarlaları, çiftçilerimizi ziyaret ederek doğru yönlendirme ve yaşanan sorunları çözmeye çalışıyoruz.”

“Gelecek kuşaklara toprak ve su bırakmak zorundayız”

Geçmişte, Karapınar’ın erozyonla mücadelede ciddi başarı elde ettiğini ve topraklarını korumayı bildiğini anlatan Üner: “ Erozyon mücadelesi başarılı oldu ama yeterli su yok. Bu nedenle kuyulardan su çekiliyor. Bu suyun da en doğru biçimde kullanılması gerekiyor. Bölgede ilk damla sulama sistemlerini uygulayan benim. 1994’ten beri sulama sistemleri ile uğraşıyorum. İlk damla sulamayı 2002’de başlattım. Tarım Bakanlığının 2006 yılında başlattığı Kırsal kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Projesi kapsamında basınçlı sulama sistemleri desteklenince damla sulama yaygınlaştı. Bugün ilçede bir metrekare bile vahşi sulama yok. Suyu ve toprağı ekonomik olarak değerlendiren çiftçiler olmaya başladık. Elbette maliyeti yüksek ama bunu yapmak zorundayız. Tabii ki olumsuzlukları da var. Maksimum kârlılığın maksimum verimle olduğuna inanılıyor. Bu da tabi toprağı, suyu daha yoğun kullanmayı gerektiriyor. Tarımsal üretimin sürdürülebilir olması lazım. Yani havza modeli ile, belli bir gelir düzeyi garantisi getirilerek üreticinin gelir düzeyi bir noktada olduğu zaman en azından suyu toprağı da daha ekonomik ve verimli kullanmış oluruz. Gelecek kuşaklara da bu topraklara bu suyu bırakmamız gerekiyor. Bazı ürünlerden de kaçınmak gerekiyor. Niğde ve Nevşehir’de patates ile ilgili sorun olunca Konya Ovası’na bir yönelme oldu. Toprak sağlığı açısından dikkatli olmak gerekiyor. Bizde 8 bin 500 - 9 bin dekar alanda patates ekimi yapılıyor. Yine yonca üretimi yoğun olarak yapılıyor. Yonca, çok su tüketen bir ürün. Arpadan 3-4 kat daha fazla su tüketiyor. Üretici kendi hayvanının ihtiyacı kadar üretse bir yere kadar. Ama dışarıya satınca aslında yonca değil su satıyorsunuz. Burada her şey suya dayalı. Bu suyu doğru kullanmazsak 20 yıl öncesine döneriz.” dedi.

Ortak makine parkı, toprak analizi ve soğuk hava deposu

Karapınar Ziraat Odası’nın çiftçilerin hizmetine sunduğu ortak makine parkı da var. Üretimde maliyetleri azaltmak ve kaynakları verimli kullanmak için oluşturulan makine parkında çok sayıda makine ve ekipman var. Ayrıca Oda’ya ait toprak analiz laboratuarı ile 2 bin metrekare ve 6 odadan oluşan soğuk hava deposu da çiftçilere hizmet veriyor.

Özetle, Karapınar bitkisel üretimde, hayvancılıkta, et ve süt üretiminde önemli merkezlerden birisi. Birçok hammaddeyi üretiyor. Bu hammaddeyi işleyerek katmadeğere, markaya dönüştürecek çalışmalara ihtiyaç var. Türkiye İş Bankası Karapınar Tarım İhtisas Şubesi açılışından sonra sohbet ettiğimiz Tahsin Gündoğdu, Mustafa Süre, Yılmaz Peker, Sami Karabacak, Namık İnci, Muharrem İşletir ve diğer çiftçiler birçok konuyu anlattı. Yeri geldikçe onları da paylaşırız.  Ama herkesin dikkat çektiği konu su oldu. Havza dışından Karapınar’a su taşınmazsa, suya göre üretim planlaması yapılmazsa Karapınar çölleşir endişesi var.

 

Karapınar’da hayvancılık

Sulu tarıma geçtikten sonra bitkisel üretimde verimliliği yakalayan Karapınar çiftçileri ürettikleri ürünü değerlendirmek hayvancılığa geçiş yaptı. 2022 yılı verilerine göre Karapınar’da Çiftçi Kayıt Sistemi(ÇKS)’ne kayıtlı 6 bin 12 çiftçi var. İlçenin tarım arazisi yaklaşık 1,5 milyon dekar. Mera alanı ise 1 milyon 83 bin dekar.

Türkiye’nin birçok yerinde olduğu gibi Karapınar’da da hayvancılık için geniş alanlarda dane mısır ve silajlık mısır yetiştiriliyor. Hayvanların kaba yem ihtiyacının yüzde 70-80’ni bu üründen sağlanıyor. Ayrıca, yonca, fiğ, korunga gibi ürünler de yetiştiriliyor.

Üretilen yoncanın bir bölümü ihracata izin verildiği dönemler Arap ülkelerine yarış atlarının beslenmesi için ihraç ediliyor.

Hayvan varlığı

Büyükbaş: Karapınar’da 2 bin 231 işletmede toplam 106 bin 509 büyükbaş hayvan kaydı var. İlçede büyükbaş hayvan işletmelerinde ortalama 45 baş hayvan var. Sığır varlığının  yüzde 80’i Holstein (siyah-alaca) ırklarından oluşuyor. Ayrıca Simental ve Simental Melezi ırklarda var. Hastalıktan ari 17 işletme var.

 Küçükbaş: İlçe, 2022 verilerine göre 1958 küçükbaş hayvan işletmesinde toplam 14 bin 524 keçi ve 443 bin 715 koyun olmak üzere toplam 458 bin 239 küçükbaş hayvan varlığına sahip.  Koyun varlığının yüzde 50’sinden fazlası Merinos melezi. Diğer yüzde 50’si Merinos, Akkaraman, Akkaraman Melezi ve ilçede ıslah çalışması yapılan Anadolu Merinosu ırklarından oluşuyor.

Karapınar’da kanatlı sektöründe 3 işletme, arıcılıkta ise 6 işletme faaliyet gösteriyor.

Et ve süt üretimi:

Karapınar’da 2022 verileri ile günlük 442 ton süt üretiliyor. Sütün çok büyük bölümü Karapınar Süt Üreticileri Birliği tarafından toplanıyor. Toplanan süt ülkenin büyük süt firmalarına pazarlanıyor. Süt üretiminde fazlalık oluştuğunda süt tozuna çevriliyor. Geçtiğimiz yıllarda Karapınar’dan Çin’e 250 ton süt tozu ihracatı da yapılmıştı.

İlçede 2 adet kesimhane bulunuyor. Bu kesimhanede kesilen hayvanların eti tüketime hazır hale getirildikten sonra büyük bölümü İstanbul ve Antalya’ya gönderiliyor.

 

Anadolu Etap’ın meyvecilik yatırımı

Konya Karapınar’da Anadolu Etap Grubu’nun 2013 yılında başlattığı organik vişne ve 2014 yılında başlayan elma üretimi bölgeye farklı bir vizyon getirdiği ifade ediliyor. Karapınar Reşadiye ve Fevzipaşa Mahallesi’nde üretilen vişnenin yüzde 30’u meyve suyu, yüzde 70’i ise sofralık olarak tüketime sunuluyor. Elmanın ise yüzde 10’u meyve suyu, yüzde 90’ı sofralık olarak tüketiliyor.  Sofralık olarak üretilen vişne ve elmanın yüzde 40’ı ihraç ediliyor. İşletmede sezonda  700-750 kişi çalışıyor.

 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar