Karaköy Güllüoğlu Japonya’da
Mustafa Kemal ÇOLAK
Geçen Eylül ayını, 1 Ekim’e bağlayan son saatler, Karaköy Güllüoğlu için çok farklı anlamlar taşıyordu. 1946’den bu yana bulunduğu İstanbul’da, yalnızca Karaköy’de kalmayı tercih etmişti. İki satış noktasından sonra bulunduğu Karaköy Otoparkı’ndaki efsanevi mağazasında ise 1972’den bu yana hizmet veriyordu.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ait katlı otoparkın yıkım kararı, tüm diğer kiracılarla birlikte Karaköy Güllüoğlu’nun sahibi Güllü Ailesi’ne de uzun süre önceden haber verilmişti. Bu açıdan telaşsız başlayan taşınma sürecinin bitişine işaret eden yukarıda sözünü ettiğim saatler, Karaköy Güllüoğlu’nun yeni yerine geçme sürecinin son anlarıydı. Karaköy Güllüoğlu, tarihinde ilk kez olarak o gece, birkaç saatliğine de olsa, iki mağazada birden; kapatmaya hazırlandığı otopark mağazasında da, taşınmak için dakikaları saydığı Kemankeş Caddesi’ndeki yeni mağazasında da müşterisini ağırladı. Saat 21.00’den gece 24.00’e kadar iki mağaza da işletildi. Ardından Güllü Ailesi ile birlikte tüm ekip hüzünlü gözlerle katlı otopark mağazasına veda ederken, 1843'den bu yana her gün besmeleyle başlayan mesainin adresi aşağıda izlenimlerimi aktaracağım mağaza oldu.
Babası Nadir Güllü’nün ve ekibinin mihmandarlığında yeni mağazanın taşınma sürecine liderlik eden Murat Güllü, “Katlı otoparktaki mağazamızda zorluklar ve sıkışıklıklarla yürüyordu mesaimiz. Yine de eğer bizim dışımızda yaşanan gelişmeler olmasaydı, yeni yer arayışımız olmazdı” diyerek bir anlamda köklerine bağlılığı tarif ediyor, yeni mağazasının ikinci katında yaptığımız görüşmede.
Girişi caddeye, çıkışı sokağa açılan mağaza
Tabii yeni mağaza oluşumundan son derece memnun olduklarına da yakından şahitlik ediyorum hem kendisinin, hem de 300 metrekarelik bahçenin orta yerindeki bir masada gördüğüm babası Nadir Güllü’nün. Galataport’un hemen yanında, Kemankeş Caddesi’ndeki mağaza için ‘zamansız mekan’ tarifini yapıyor Murat Güllü. Birçok değerli projede imzası bulunan Teğet Mimarlık’ın elinden çıkan mekan, ilk izlenim olarak geçmişi de geleceği de yansıtan, aslında içine girildiğinde hangi zaman diliminde olunduğunu çok da fark ettirmeyen bir duygu yaratıyor. Kemankeş Caddesi’ndeki ön girişten, satış, alt ve üst kattaki oturma alanlarına; arka kapıdan çıkanları veya girenleri karşılayan geniş bahçeye; bahçe çıkışı kendinizi buluverdiğiniz Karaköy’e özgü sokağa (Murakıp Sokak) kadar tam bir pasaj ortamı sunan mağaza, bence bu görüntüsüyle en ‘İstanbullu mağaza’ kimliğini hak ediyor. Kendisini ‘şehir markası’ olarak tanımlayan Karaköy Güllüoğlu’nun tarzına uygunluğunu da bu şekliyle ortaya koyuyor.
Buluşma programı için yaptığımız telefon görüşmesinde Tokyo’da olduğunu öğrendiğim Murat Güllü ile söyleşimizin ikinci bölümünü Japonya seyahatine ayırıyoruz. Güllü'nün Tokyo’da bir mağaza işlettiklerini söylediğinde aklıma ülkenin yüksek standartları ve regülasyonları geliyor. Japonya’nın, bir ada ülkesi konumunun da etkisiyle olsa gerek gıda alanında nasıl seçici davrandığını coğrafyayı yakından tanıyanlar bilir. Bu açıdan Karaköy Güllüoğlu’nun 'zorlu' pazardaki durumunu merakla dinliyorum.
Tokyo’nun lüks alışverişin merkezi Ginza semtinde Matsuya Ginza AVM içinde yer alıyor Karaköy Güllüoğlu. Matsuya Ginza da 100 yılı aşan bir geçmişe sahip ve bir aile işletmesi. Yörenin en lüks alışveriş noktalarından. 1,5 yıl önce bir etkinlik vesilesiyle tanışılıyor Matsuya Ginza yönetimiyle. Gelen teklif değerlendiriliyor. Bir yıldır da yalnızca 12 metrekare alandaki satış noktasında hizmet veriliyor. Baklavaların İstanbul’dan çiğ olarak gönderildiği mağazada pişirilme ve şerbetlenme işlemlerinin yapıldığını söyleyen Murat Güllü, uzun kuyrukların kendilerini çok sevindirdiğini belirtiyor. Güllü, “En önemlisi de gösterilen ilgi turistlerden değil de Tokyo’da yaşayan Japonlar’dan geliyor. Japonya’da ürün ve sunum kalitesi çok çok önemseniyor. Hediye almak ve vermek de adeta bir gelenek. Biz, Japon insanının bu kültürlerine hitap ettiğimiz için çok mutluyuz” diyor.