Kaplıcalar, şifalı sular
Jeolojik yapı bazı coğrafyalar için tehdit oluştururken aynı zamanda fırsatlar da sunmaktadır. Ülkemizin kırıklarla dolu yeryüzü yapısı depremler nedeniyle bizleri korkuturken diğer yandan termal, şifalı su kaynakları ile bizleri tedavi etmekte, iyi hissetmemizi sağlamaktadır.
Peki, bizler bu doğal zenginliği şehirlerimizin, yörelerimizin yararına kullanabilmekte miyiz? Türkiye kaplıcalar haritaları 25’den fazla ilimizde şifalı su kaynaklarının varlığını göstermektedir. Bu azımsanmayacak sayıda fırsatın zenginliğe dönüşmesini beklemek hakkımız olmalıdır.
İlk zamanlarda, şifa özellikleri ile mucizevi kabul edilip hatta kutsal ilan edilen su kaynakları ilerleyen dönemde tıp âleminin de dikkatini çekmiş hatta hastalara önerilmiştir. Tıptaki gelişmelere bağlı olarak önemini nispi olarak yitiren kaplıca ve şifalı sular son dönemlerin yükselen akımı “well being” yani “esenlik, kendini iyi hissetme” kaygısı ile tekrar ve daha da güçlü olarak konumunu pekiştirmiştir. Zamanında bu alana yatırım yapan akıllı şehir, yöre yöneticileri bugün bu kararlılığın meyvelerini toplamaktadır.
Bunlardan bir tanesi Çekya sınırları içerisinde yer alan ve tahminimce birçok vatandaşımız tarafından da ziyaret edilen Karlovy Vary’dir. Karlovy Vary şifalı suları ile ünlü bir cazibe merkezidir ve “Kaplıca Şehri” olarak UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası listesine dahil edilmeyi beklemektedir. Şehirde yıl içerisinde 6 festival düzenlenmektedir. Bunlardan film festivali dünya çapında üne sahiptir ve Karlovy Vary ülkenin başşehri Prag’dan sonra en fazla ziyaret edilen yer olarak kabul edilmektedir.
Bir başka örnek İngiltere’den Bath şehridir. Yaklaşık 1.5 milyon kişi tarafından ziyaret edilen şehir Romalılar döneminden bu yana şifalı suları ile ünlenmiş olup UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine dahil edimiştir.
“Kaplıca Köyü”, “Kaplıca Kasabası” ya da “Kaplıca Şehri”; nasıl adlandırırsak adlandıralım, mutlaka yeni beklentiler doğrultusunda yapılandırılmalı ve yönetilmelidir. Dünya örnekleri bu alanda yapılacak yatırımların fazlası ile geri döneceğini kanıtlamaktadır. Sularının sadece yerel laboratuvarlarda değil dünyaca muteber akreditasyon kuruluşlarında tahlil edilmesi, farklılıkların saptanması ve duyurulması yerinde olacaktır. Çağımızın stres yoğun yaşamı için tedavi edici olduğuna inanılan “esenlik ve kendini iyi hissetme” kavramı iyice anlaşılmalı, tedavi programları bu bağlamda uygulanmalıdır.
İzmir’in Balçova ilçesinde bulunan, antik dönem savaşlarında yaralı askerlerin bu su ile tedavi edildiğinin anlatıldığı kaplıca bir dönem Norveçliler tarafından pek muteber kabul edilmiş ve düzenli biçimde tedavi için burası tercih edilmiştir.
Daha sonra hangi nedenle bilemem bu program sona ermiş hem şehir hem de ülke kayba uğramıştır. Sürdürülebilir başarı değişen ve yeni ortaya çıkan ihtiyaçları önceden fark etmek, buna göre kendini yenilemek ile sağlanabilecektir. Bir kereliğine kazanmak yerine uzun süre elde tutabilmek ve böylece hep kazanmak daha önemlidir.
Özetle ülkemiz “well being” yani esenlik ve kendini iyi hissetme konusunda önemli fırsatlara sahiptir.
Bu fırsata sahip olduğuna inanan yerel yönetimlerin konuyu yeniden ve yeni gelişmeler ışığında ele alması ve fırsatı kazanca dönüştürmesi beklenecektir.
Haftanın Şehri: RİGA, LETONYA
Letonya’nın başşehri, yaklaşık 630 bin nüfusa sahip RİGA güzelliği kadar iş dünyasına sunduğu fırsatlar ile de tanınmaktadır. 1 milyondan fazla kişinin ziyaret ettiği bu şehirde yeni iş imkânları desteklenmektedir.
Yeni geliştirilen “Business Park Riga" ileri teknoloji şirketlerinin kümelendiği bir merkeze dönüşmektedir.