Kapitalizmin alternatifi var!
İklim krizinden, ekonomik krize, savaşlardan, salgınlara, göçlerden, gelir eşitsizliklerine çoklu kriz sürecinden geçtiğimiz bir çağda yaşıyoruz.
Yaşadığımız krizlerin temel nedeni, yok olan doğal kaynakları, gelirden eğitime her alanda hızla artan eşitsizlikleri hiçe sayan bir büyüme modeli.
Eşitsizlikleri ve çevresel yok oluşu engelleyecek; büyümenin yerine kalkınmayı koyacak, kimseyi geride bırakmayacak, toplumsal değişim ve ilerlemeyi önceliklendirecek yeni bir sisteme ihtiyacımız var. Bu sistem; üretimden, büyümeye tüm kavramların yeniden tanımlanmasını gerektiriyor.
Türetim Ekonomisi Derneği tarafından dünyada ve Türkiye’de ilk kez düzenlenen IPEC2024 Türetim Ekonomisi Konferansı, daha iyi ve daha adil bir dünyanın mümkün olduğunu ortaya koydu. Konferans öncesinde sohbet ettiğimiz Türetim Ekonomisi Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Uygar Özesmi’nin şu sorusunu hatırlatmakta fayda var: “Amazon Ormanları’nın ekosistem hizmetlerinin yıllık toplam ekonomik katkısı, 2021’de yaklaşık 4.62 milyar ABD doları olarak tahmin edildi. Bu, 2021’de dünyanın en değerli 20 şirketinin toplam geliri olan 1.367 milyar ABD dolarının 3.4 katı. Eğer [doğada zaten var olan] bu ekosistemler döngüsellik üstüne kurulu olup insanlığın hayal edebileceğinden çok daha fazla yıllar boyunca yaşamış, ve hayatta kalmanın yanısıra başarılı ve hayat dolu bir şekilde var olmuşsa, neden ekonomik sistemimizi onları örnek alarak kurmuyoruz?”
İŞTE DAHA ADİL BİR EKONOMİK SİSTEMİN AYAK SESLERİ...
DEGROWTH (KÜÇÜLME) HAREKETİ LİDERLERİNDEN VINCENT LIEGEY: Küresel ekonomik büyümenin sonu gerekli ve kaçınılmaz
“Kapitalizmin kalesi diyebileceğimiz ABD’de halkın yüzde 70’i ‘çevreyi korumanın ekonomik büyümeden daha önemli olduğuna’ inanıyor. Almanya Çevre Ajansı tarafından yapılan bir araştırmada, katılımcıların yüzde 88’i ‘ekonomik büyümeden bağımsız olarak iyi yaşamanın yollarını bulmamız gerektiği’ konusunda hemfikir. Fransa’da yapılan bir araştırmada katılımcıların yüzde 93’ü ekonomik sistemin bir kısmını veya tamamını gözden geçirmek ve sonsuz büyüme efsanesinden uzaklaşmak istiyor. Küresel ekonomik büyümenin sonu gerekli ve kaçınılmaz.
Peki küçülme nedir? Kışkırtıcı bir slogan olduğu için hakim sistem tarafından benimsenemez, yeşil-sosyal yıkamaya karşı koruma sağlar, çok boyutlu bir dizi düşünce yanı keşfedilecek yeni hayaller, değerler ve ilkelere sahiptir ve bir yurttaş hareketi olarak bireysel veya toplumsal direnç sergiler.”
DOUGHNUT (SİMİT) EKONOMİSİ TEMSİLCİSİ ERİNCH SAHAN: Kaynakları sınırlı olan bir gezegende, sonsuz büyüme mümkün olamaz
“Derdimiz, gezegenimizin ve toplumun sorunlarını çözmeye çalışan işletme sistemleri geliştirmek ve iş dünyasında değişim yaratmak. 20. yüzyılda her şey finansal sermayenin önemi üzerine kurulmuştu. Fakat o zamanlar gezegenin sınırlarının aşılacağı, sosyal adalet ve eşitlik gibi konular bilinmiyordu.
Bu gerçeği anladığımızda, finansal sermayenin çıkarlarını bir kenara bırakarak gezegenimizin şartları üzerine bir ekonomik tasarım yapmamız gerektiğini fark ettik. Ancak toplumsal ihtiyaçlarımızı da düşünmemiz gerekiyor. Bu iki sınır arasındaki alanı bir simit şeklinde düşünebilirsiniz. İşte Doughnut Ekonomisi, dünyanın kaynaklarına saygılı ve refahın adil paylaşımına dayanan yenilikçi bir ekonomik model. Ekonomik büyüme gerçekçi bir kavram değil. Kaynakları sınırlı olan bir gezegende, sonsuz büyüme mümkün olamaz. Amacımız hepimizin yaşam seviyesini iyi bir seviyeye getirmek ve dengeli bir şekilde yaşayabilmek.”
“ECONOMY FOR THE COMMON GOOD” KURUCUSU CHRİSTİAN FELBER: Ortak iyilik ekonomisi adalet ve demokrasiyi temel alıyor
“Ortak İyilik Ekonomisi, bütüncül bir dünya görüşünden ortaya çıktı ve egemen demokrasiye dayanıyor. Ekonomiyi ve toplumu genel olarak yönlendiren temel değerlerle yeniden birleştirmeyi hedefleyen Ortak İyilik Ekonomisi, insan haklarını, adaleti ve sürdürülebilirliği teşvik eden iş kararlarını savunuyor. ‘İş dünyası ve diğer tüm ekonomik aktörler, dünya genelindeki anayasalarca belirlenen evrensel değerlere uygun hareket etmeli’ görüşünü savunan model, bu değerler arasında onur, sosyal adalet, sürdürülebilirlik ve demokrasiye yer veriyor. Bu değerler kar maksimizasyonu ve piyasa hakimiyetini içermiyor. Bir işletme, daha fazla kar elde ettiğinde değil, kamu yararına en iyi şekilde hizmet ettiğinde başarılıdır ve başarısının faydalarını toplar.”
RIPESS AVRUPA KOORDİNASYON KOMİTESİ ÜYESİ VE DOCK KOOPERATİFİ KURUCUSU GEORGİA BEKRİDAKİ: Ekonomi, sosyal hayata entegre edilmeli
“Piyasa ekonomisi, çevre, insan ve sosyal yaşam için yıkıcı bir etkiye sahip, ancak Sosyal Dayanışma Ekonomisi, kapitalizme bir alternatif olabilir. Bu sistem sadece sosyal yaşamla ilgili değil, aynı zamanda toplumun tüm kesimlerinde eşitsizliklerin üstesinden gelmeyi hedefliyor. Ekonomi, sosyal hayata entegre edilmeli ve otonom bir piyasa olmamalı. Sosyal Dayanışma Ekonomisi bir sektör değil, ekonomi yapmanın bir yolu. Biz de üyelerimizi, kendi bölgelerinde ağlarını oluşturmaları için destekliyoruz.”
GOOD MONEY LAB’İN KURUCU DİREKTÖRÜ VE SENSHU ÜNİVERSİTESİ PROFESÖRÜ MAKOTO NİSHİBE: İyi paranın peşinde olmamız gerekiyor
"1970'lerden bu yana modern yasal para birimleri, gerçek ekonomiyle sağlam bir bağlantısı olmasa da egemen hale geldi. Geleceğe bakıldığında, geleneksel yasal para birimlerinin yerini merkez bankası dijital para birimlerinin (CBDC'ler) alması bekleniyor. Ancak özel para birimleri de çeşitlenecek. Çünkü COVID-19 ve jeopolitik çatışmalar gibi olaylar, küreselleşmenin risklerini ortaya çıkardı, yerel ve bölgesel ekonomilerin yeniden değerlendirilmesine yol açtı ve dijital kripto paraların yükselişine neden oldu. Bu yüzden 'İyi para'nın peşinde olarak, otonom, güvenilir, adil ve yaşam kalitesi ile çevre için elverişli olanı aramamız gerekiyor. Bu, kripto paraların fikirlerinin (sürdürülebilirlik, topluma fayda, dayanıklılık vurgusu) ve kripto para finans teknolojisinin (madencilik, teknoloji, QR ödeme sistemleri gibi) birleşimini içeriyor."
DÜNYA ADİL TİCARET ORGANİZASYONU CEO’SU LEİDA RİJNHOUT: Şimdi, "iş devrimi" zamanı!
"Kâr maksimizasyonunun ana hedef olmadığı, çevresel ve sosyal maliyetlerin fiyata dahil edildiği, karın sadece hissedarlara gitmediği, işletmelerin tamamen yaptıklarından sorumlu olduğu, şirket gücünün hükümetlerden büyük olmadığı, üretim zincirlerinin çalışanlara ve vatandaşlara daha yakın olduğu, çalışanların/üreticilerin işletmelerine sahip olduğu, ölçeğin sınırlı olduğu ve küçük olanın güzel olduğu bir ekonomiye ihtiyacımız var, yanı koşullara! Hissedarların kapitalist iş modellerine direnmeliyiz, sistemimizi yeniden düşünmeliyiz, misyon odaklı KOBİ’ler için uygun bir ortam yaratan yeni politikalar geliştirmeliyiz. Yanı toplumu yeniden inşa etmeliyiz, sosyal yenilik, altyapıda sistem değişikliği düşüncesi, daha az malzeme, kolektif çıkarlar... Özetle iş dünyasının DNA'sında köklü bir değişme ihtiyacımız var."
KADİR HAS ÜNİVERSİTESİ, EKONOMİ BÖLÜMÜ ÖĞRETİM GÖREVLİSİ PROF. A. ERİNÇ YELDAN: Küresel ekonomi aşırı derecede finansallaşmış ve kırılgan bir durumda
İklim krizine karşı yürütülen çabalar olsa da, kaygı çağı olarak adlandırılan gölgeli bir dönemde, küresel ekonomi aşırı derecede finansallaşmış ve kırılgan bir durumda. Küresel talep zayıf; yatırımlar durgun; gelir ve servetin dağılımı ise son derece dengesiz. Bana göre, sürdürülebilir yeşil sanayileşme stratejisinin ana temelini şu unsurları içermelidir:
- Fosil yakıt temelli üretimden sürdürülebilir ve yenilenebilir enerji, sanayi ve tarımsal faaliyetlere geçiş;
- İşgücü piyasalarındaki kayıt dışılık ve parçalanmayı ele alarak, insana yakışır iş programlarının oluşturulması;
- Sadece ücretli emek ve sermaye veya bölgesel alanlarda değil, aynı zamanda cinsiyet, etnisite ve tüm sosyal dışlanma biçimleri üzerinde geniş gelir ve fırsat dengesizliklerinin giderilmesi;
- Kaynak mobilizasyonu ve kaynak tahsisinde devletlere, piyasaların kısa vadeli beklentileri yerine, sosyal değerlendirme ilkeleri çerçevesinde gerçekçi bir rol verilmesi;
- Neredeyse bir yüzyıl boyunca başarılı kalkınma dönüşümlerinden elde edilen ana mesaj, sermayenin demokratik planlama altında yönlendirildiği ve yapısal dönüşümü ve yeşil istihdamın oluşturulmasını destekleyen özel görüşmenin öne çekilmesini canlandırmak.