Kanunlara uymak ne zaman tasarruf tedbiri oldu?

Serbest Kürsü
Serbest Kürsü

Ahmet Arslan

CPA, MBA

Bilindiği üzere, ekonomi yönetiminin tasarruf tedbirleri paketinde yer alan hususların bir kısmı 17.05.2024 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan 2024/7 sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesi ile hayata geçirilmiştir. Söz konusu pakette yer alan hususlar sanki yeni bir düzenlemeymiş gibi algılanmakta ve bu hususlara sadece tasarruf etme güdüsüyle uyulması gerektiği düşünülmektedir. Oysa aşağıda da ayrıntılı olarak açıklandığı gibi pakette ve genelgede yer alan hususların neredeyse tamamı zaten ilgili mevzuatında yer alan hususlar olup, kanunlara uygun iş ve işlem yapmak bir tasarruf tedbiri değil, kamu idarelerinin birincil görevidir.

1. Taşıt aracı edinimi ve kullanımı

Tasarruf tedbirleri paketinde kamu idarelerince istisnalar dışında hibe dahi olsa yabancı menşeli taşıt aracı edinilmemesi ve taşıt kullanımının sadece belli makamlarda bulunanlarla sınırlandırılması öngörülmüş olmasına karşın zaten ilgili mevzuatta (237 sayılı Taşıt Kanunu ile Hizmet Alımı Suretiyle Taşıt Edinilmesine İlişkin Esas Ve Usuller vb.) taşıt edinimi ve kullanımıyla ilgili söz konusu sınırlamalar mevcut bulunmaktadır. Söz konusu kanuna riayet edilmemesi hapis cezası gerektirmesine karşın uygulamada bu yönde yeterli denetim ve hesap verme mekanizması işletilmemektedir.

Hatta, genelgede Taşıt Kanunu’nda sayılmayan bazı kamu görevlilerine (3 sayılı Üst Kademe Kamu Yöneticileri ile Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Atama Usullerine Dair Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’ne ekli (I) sayılı cetvelde yer alan kadro, pozisyon ve görevlerde bulunanlar ile belediye başkanları ve belediyelerde genel sekreterler ve genel müdürler) makam aracı hakkı sağlanmıştır. Bu bağlamda, genelge kanunlarda yer almayan hakları sağlamak suretiyle hem normlar hiyerarşisine hem de kısıtlama getirmesi beklenirken yeni imkânlar sağlamak suretiyle “tasarruf” kavramına aykırı davranmıştır.

2. Kamu görevlilerinin çok yerden maaş alamaması

Tasarruf tedbirleri paketinde kamu görevlilerinin çok yerden maaş alamaması öngörülmesine karşın zaten 631 sayılı KHK’ya göre; memurlar ve diğer kamu görevlilerinden kurum ve kuruluşların yönetim kurulu, denetim kurulu, tasfiye kurulu, danışma kurulu üyelikleri ve komisyon, heyet, komite ile benzeri organlarda görev alanlara, kurum içi ve kurum dışı ayrımı yapılmaksızın bu görevlerinden sadece biri için ücret ödenebilir.

Dolayısıyla, bir kamu görevlisi birden fazla yerden huzur ücreti alıyorsa bu durum ya denetim eksikliğinden ya da kayırmacı uygulamalardan kaynaklanmaktadır. 

3. Kamu görevlilerinin aldıkları huzur ücretlerine sınırlama getirilmesi

Tasarruf tedbirleri paketinde kamu görevlilerinin kamu şirketlerindeki yönetim kurulu üyeliği dolayısıyla aldıkları huzur ücretlerine üst limit getirileceğinin belirtilmesine karşın zaten 7551 sayılı Bazı Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Görevli Yönetim, Denetim ve Tasfiye Kurulu Üyelerinin Ücretleri ile Sözleşmeli ve Kapsam Dışı Personele Uygulanacak Taban ve Tavan Ücretlerin Tespitine İlişkin Cumhurbaşkanı Kararı’nda kamu şirketlerinde yönetim kurulu başkanı veya üyesi olarak görev yapan kamu görevlilerinin alabilecekleri huzur ücretlerine ilişkin üst limit bulunmaktadır.

Yukarıda da ifade ettiğimiz üzere, bir kamu görevlisi söz konusu kararnamede belirtilen tutarlardan daha yüksek tutarda huzur ücreti alıyorsa bu durum ya denetim eksikliğinden ya da kayırmacı uygulamalardan kaynaklanmaktadır.

4. İhtiyaç duyulmayan harcamaların yapılmaması ve kamu kaynaklarının verimli kullanılması

Kamu kaynaklarının ihtiyaçlar ölçüsünde ve verimli kullanılması gerek 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu gerekse 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun temel ilkeleri arasında yer almaktadır.

Bu bağlamda; 5018 sayılı Kanun’da; 

- Bu Kanunun amacı, kalkınma planları ve programlarda yer alan politika ve hedefler doğrultusunda kamu kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli bir şekilde elde edilmesi ve kullanılmasını, hesap verebilirliği ve malî saydamlığı sağlamak üzere, kamu malî yönetiminin yapısını ve işleyişini, kamu bütçelerinin hazırlanmasını, uygulanmasını, tüm malî işlemlerin muhasebeleştirilmesini, raporlanmasını ve malî kontrolü düzenlemektir.

- Kamu maliyesi, kamu görevlilerinin hesap verebilmelerini sağlayacak şekilde uygulanır.

- Kamu idarelerinin mal ve hizmet üretimi ile ihtiyaçlarının karşılanmasında, ekonomik veya sosyal verimlilik ilkelerine uygun olarak maliyet-fayda veya maliyet-etkinlik ile gerekli görülen diğer ekonomik ve sosyal analizlerin yapılması esastır.

- Her türlü kamu kaynağının elde edilmesi ve kullanılmasında görevli ve yetkili olanlar, kaynakların etkili, ekonomik, verimli ve hukuka uygun olarak elde edilmesinden, kullanılmasından, muhasebeleştirilmesinden, raporlanmasından ve kötüye kullanılmaması için gerekli önlemlerin alınmasından sorumludur ve yetkili kılınmış mercilere hesap vermek zorundadır.

- Kamu idarelerine bütçeyle verilen harcama yetkisi, kanunlarla veya Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle düzenlenen görev ve hizmetlerin yerine getirilmesi amacıyla kullanılır.

- Bakanlar, kamu kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli kullanılması ile hukuki ve mali konularda Cumhurbaşkanına karşı sorumludurlar.

- Üst yöneticiler, idarelerinin stratejik planlarının ve bütçelerinin kalkınma planına, yıllık programlara, kurumun stratejik plan ve performans hedefleri ile hizmet gereklerine uygun olarak hazırlanması ve uygulanmasından, sorumlulukları altındaki kaynakların etkili, ekonomik ve verimli şekilde elde edilmesi ve kullanımını sağlamaktan, kayıp ve kötüye kullanımının önlenmesinden, malî yönetim ve kontrol sisteminin işleyişinin gözetilmesi, izlenmesi ve kanunlar ile Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinde belirtilen görev ve sorumlulukların yerine getirilmesinden Bakana; mahallî idarelerde ise meclislerine karşı sorumludurlar.

- Harcama yetkilileri, harcama talimatlarının bütçe ilke ve esaslarına, kanun ve diğer mevzuata uygun olmasından, ödeneklerin etkili, ekonomik ve verimli kullanılmasından ve bu Kanun çerçevesinde yapmaları gereken diğer işlemlerden sorumludur.

- Kamu idarelerine ait malları edinme, kiralama, tahsis, yönetim, kullanma ve elden çıkarma işlemleri, mevzuatında öngörülen kurallar dahilinde hizmetin amacına uygun olarak verimlilik ve tutumluluk ilkesine göre yapılır. Bu ilkeye aykırı eylem ve işlemlerden doğacak zararlardan, malların yönetimi veya kullanılması hususunda yetki verilenler sorumludur.

- İç kontrol; idarenin amaçlarına, belirlenmiş politikalara ve mevzuata uygun olarak faaliyetlerin etkili, ekonomik ve verimli bir şekilde yürütülmesini, varlık ve kaynakların korunmasını, muhasebe kayıtlarının doğru ve tam olarak tutulmasını, malî bilgi ve yönetim bilgisinin zamanında ve güvenilir olarak üretilmesini sağlamak üzere idare tarafından oluşturulan organizasyon, yöntem ve süreçle iç denetimi kapsayan malî ve diğer kontroller bütünüdür.

- İç denetim, kamu idaresinin çalışmalarına değer katmak ve geliştirmek için kaynakların ekonomiklik, etkililik ve verimlilik esaslarına göre yönetilip yönetilmediğini değerlendirmek ve rehberlik yapmak amacıyla yapılan bağımsız, nesnel güvence sağlama ve danışmanlık faaliyetidir.

- Dış denetim, genel kabul görmüş uluslararası denetim standartları dikkate alınarak; kamu idaresi hesapları ve bunlara ilişkin belgeler esas alınarak, malî tabloların güvenilirliği ve doğruluğuna ilişkin malî denetimi ile kamu idarelerinin gelir, gider ve mallarına ilişkin malî işlemlerinin kanunlara ve diğer hukuki düzenlemelere uygun olup olmadığının tespiti, kamu kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli olarak kullanılıp kullanılmadığının belirlenmesi, faaliyet sonuçlarının ölçülmesi ve performans bakımından değerlendirilmesi suretiyle gerçekleştirilir.

Bu bağlamda, kamu kaynaklarının israfı yukarıda belirtilen söz konusu mekanizmaların işletilmemesi ve/veya devre dışı bırakılmasından kaynaklanmaktadır.

Aynı şekilde, 4734 sayılı Kanun’a göre;

- İdareler, bu k gizliliği, kamuoyu denetimini, ihtiyaçların uygun şartlarla ve zamanında karşılanmasını ve kaynakların verimli kullanılmasını sağlamakla sorumludur. Eşik değerlerin altında kalmak amacıyla mal veya hizmet alımları ile yapım işleri kısımlara bölünemez. Bu Kanuna göre yapılacak ihalelerde açık ihale usulü ve belli istekliler arasında ihale usulü temel usullerdir. Cumhurbaşkanlığı hizmetlerinin özelliği ve güvenlik şartlarına uygun şekilde yerine getirilme zorunluluğu nedeniyle Cumhurbaşkanlığı’nca gerçekleştirilecek her türlü mal ve hizmet alımları ile yapım işlerine ilişkin ihaleler bu kanunun 21 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine göre yapılabilir. Diğer ihale usulleri kanunda belirtilen özel hallerde kullanılabilir.

- İhale yetkilisi ile ihale komisyonlarının başkan ve üyeleri ile ihale işlemlerinden sözleşme yapılmasına kadar ihale sürecindeki her aşamada görev alan diğer ilgililerin; 17’nci maddede belirtilen fiil veya davranışlarda bulunduklarının, görevlerini kanuni gereklere uygun veya tarafsızlıkla yapmadıklarının, taraflardan birinin zararına yol açacak ihmalde veya kusurlu hareketlerde bulunduklarının tespiti halinde, haklarında ilgili mevzuatları gereğince disiplin cezası uygulanır. Ayrıca, fiil veya davranışlarının özelliğine göre haklarında ceza kovuşturması da yapılır ve hükmolunacak ceza ile birlikte tarafların uğradıkları zarar ve ziyan genel hükümlere göre kendilerine tazmin ettirilir. Bu kanuna aykırı fiil veya davranışlardan dolayı hüküm giyen idare görevlileri, bu kanun kapsamına giren işlerde görevlendirilemezler. Bu kanun kapsamına giren işlerden dolayı yargı organlarınca herhangi bir ceza verilmiş olanlar, bu kanun kapsamına giren bütün kamu kurum ve kuruluşlarınca bu kanunun ve ilgili diğer mevzuatın uygulanması ile görevli ve yetkili kadrolara atanamaz ve görev alamazlar. 5 inci maddede belirtilen ilkelere ve 62’nci maddede belirtilen kurallara aykırı olarak ihaleye çıkılmasına izin verenler ve ihale yapanlar hakkında da yukarıda belirtilen müeyyideler uygulanır.

Öte yandan, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda “Devlet memurları her durumda Devletin menfaatlerini korumak mecburiyetindedirler” hükmü bulunmakta olup, devlet memurlarının kamu kaynağını herhangi bir şekilde israf etmeleri ya da kendilerinin veya başkalarının yararına kullanmaları çeşitli disiplin cezalarına tabi tutulmuştur.

Ne var ki, kamu kaynağını kötüye kullandığı için disiplin cezasına maruz kalan kamu görevlisi neredeyse yoktur. 

Sonuç

Tasarruf Tedbirleri Genelgesi’nde yer alan hususların sadece tasarruf tedbiri olarak algılanması kanunlara riayet etmeyi kamu görevlilerinin inisiyatifine bırakmak anlamına gelir. Genelgede açıklanan hususların neredeyse tamamı kanunlarda yer almakta olup, buna rağmen kamu kaynaklarının israfı söz konusu ise bu durum yerinde denetim ve hesap verme mekanizmalarındaki eksiklikten kaynaklanmaktadır. 

Dolayısıyla, çıkarılmış olan kanunlara riayet edilmesi ve yerinde denetim ve hesap verme mekanizmalarının tam anlamıyla işletilmesi halinde kamu kaynağında israfın önüne geçilebileceği gibi tasarruf tedbirleri genelgesi yayımlanmasına da ihtiyaç kalmayacaktır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar