Kalite yönetiminde 14 ilke
II. Dünya Savaşından yenik çıkan ve önemli sanayi şehirleri yerle bir olan Japonya’yı, özellikle otomotiv ve elektronik sektöründe yüksek kaliteli üretim kültürünün gelişmesine ve Japonya’nın dünya pazarında güçlü bir konuma yükselmesine önemli katkılarda bulunan, A.B.D.’li mühendis ve istatistikçi olan Prof. Dr. W. Edwards DEMING (1900-1993), kalite yönetimi ve istatistiksel süreç kontrolü alanında dünyada devrim yaratmıştır.
1951 yılında Japonya Kalite Kontrol Birliği (JUSE), Japon sanayisine katkılarından dolayı W. Edwards Deming'in onuruna bir ödül düzenlemiştir.
Deming Ödülü günümüzde en saygın ödüllerden biri olarak kabul edilir ve kalite yönetimi ile toplam kalite kontrol (TQC) alanlarında üstün başarı gösteren kuruluşlara ve bireylere verilmektedir.
Deming’in yönetim ve kalite anlayışında sunduğu 14 ilke, şirketlerin daha verimli çalışmasını, kaliteyi artırmasını ve sürdürülebilir başarı elde etmesini amaçlayan önemli bir rehberdir.
Deming’in 14 ilkesi:
1. Amaç Kararlılığı Sağlamak:
Uzun vadeli başarıya odaklanmak, şirketin yalnızca kâr amacıyla değil, aynı zamanda kaliteli ürün ve hizmet sunma amacını da kapsamalıdır. Bu ilke, şirketin kaynaklarını uzun vadeli gelişim hedeflerine yönlendirmesi gerektiğini vurgular. Yönetim, sürekli iyileştirme ve müşteri memnuniyetini sağlamaya yönelik adımları desteklemelidir.
2. Yeni Felsefeyi Benimsemek:
Geleneksel yönetim yaklaşımlarının aksine, kaliteyi bir maliyet unsuru değil, rekabet gücünü artıran bir faktör olarak görmek gerekir. Hızla değişen dünyada ayakta kalmak için bu yeni felsefeyi benimsemek ve kaliteyi ön planda tutmak önemlidir. Bu ilke, değişimlere ayak uydurma yeteneğini artırmayı teşvik eder.
3. Toplam Kaliteyi Sorumluluk Olarak Görmek:
Kalite yalnızca kalite kontrol departmanının sorumluluğu değildir; tüm çalışanların, iş süreçlerinde kaliteyi gözetmesi gerekir. Şirket, kaliteyi her çalışanın işinin bir parçası olarak görmeli ve sürece dahil olmasını sağlamalıdır. Bu ilke, ekip içi sorumluluğu artırır.
4. Tedarikçileri Fiyat Üzerinden Değil, Kaliteye Göre Seçmek:
Sadece en düşük fiyatı sunan tedarikçiyi seçmek, kalite sorunlarına neden olabilir. Uzun vadeli iş ortaklıkları kurmak, tedarikçileri kaliteye göre değerlendirmek ve güvenilirliği esas almak, üretim sürecinde tutarlılığı sağlar ve uzun vadede maliyetleri düşürür.
5. Sürekli İyileştirme Uygulamak:
Kalite yönetiminde, süreçlerin ve sistemlerin sürekli olarak gözden geçirilmesi gerekir. Bu ilke, organizasyonun her biriminin kendisini geliştirmesi için bir teşviktir ve kalitenin her aşamada artırılmasını amaçlar. Sürekli iyileştirme, iş süreçlerinde verimliliği artırır ve hataları azaltır.
6. Eğitim Sağlamak:
Çalışanların bilgi ve becerilerini güncel tutmak ve onları sürekli gelişime teşvik etmek, işletme başarısının temelidir. Eğitimler, çalışanların iş süreçlerine daha fazla hakim olmalarını sağlar. Böylece, bilgi eksikliklerinden kaynaklanan hatalar azalır ve çalışanların işlerine olan güvenleri artar.
7. Liderlik Sağlamak:
İyi bir lider, yalnızca hedefleri belirlemekle kalmaz, aynı zamanda çalışanlarına rehberlik eder, onları motive eder ve sürecin bir parçası olmalarına yardımcı olur. Liderlik, çalışanların potansiyelini ortaya çıkarma ve engelleri aşmalarına yardım etme sürecini içerir.
8. Korkuyu Ortadan Kaldırmak:
Çalışanlar, yanlış yapmaktan veya eleştirilmekten korkmamalıdır. Bu ilke, çalışanların fikirlerini özgürce ifade edebileceği, hatalarını öğrenme fırsatı olarak görebileceği ve iyileştirme önerileri sunabileceği bir çalışma ortamı yaratmayı amaçlar.
9. Bölümler Arası Engelleri Kaldırmak:
Organizasyonda iletişimi ve iş birliğini artırmak için bölümler arası engellerin kaldırılması gerekir. Pazarlama, üretim ve finans gibi bölümler arasında güçlü bir iletişim, hedeflere ulaşmayı hızlandırır ve ortak başarı duygusunu artırır.
10. Sıfır Hata Anlayışını Benimsemek:
Bu ilke, yalnızca sonuca değil, sürece de odaklanmayı teşvik eder. Süreçlerde yapılan küçük iyileştirmelerle hataların azaltılmasını hedefler. Çalışanlar, "nasıl olsa hata düzeltilebilir" yerine "ilk seferde doğru yapmalıyım" yaklaşımıyla çalışmalıdır.
11. Çalışanlara İnovasyon Hakkı Vermek:
Çalışanların iş süreçlerine yenilik getirme fırsatına sahip olmaları, organizasyonun gelişimi için gereklidir. Yaratıcılığı teşvik eden bir ortamda, çalışanlar süreç iyileştirme ve ürün geliştirme gibi konularda katkıda bulunabilir.
12. Çalışanların Kendi Potansiyellerini Ortaya Koymalarına İzin Vermek:
Çalışanların gelişimleri için fırsatlar sunmak, onların kendilerine olan güvenlerini artırır. Bu ilke, çalışanların iş tatminini ve performansını yükseltirken aynı zamanda iş süreçlerinde de katkı sağlamalarını teşvik eder.
13. Değişim için Eğitim Vermek:
Teknolojik gelişmeler ve pazardaki değişimlere ayak uydurmak için yöneticiler ve çalışanlar sürekli olarak eğitilmelidir. Eğitim, adaptasyon sürecini kolaylaştırır ve çalışanların değişime açık bir zihniyet kazanmalarını sağlar.
14. Herkesi Dönüşüm Sürecine Katmak:
Dönüşüm süreçlerine tüm çalışanları dâhil etmek, sadece üst yönetimin değil, herkesin katkıda bulunabileceği bir ortam yaratır. Bu ilke, değişim sürecinin sağlıklı bir şekilde yürütülmesi ve çalışanların sahiplenmesini sağlar.
Günümüzde üretim yapan işletmelerin bu ilkeleri bir kez daha göz önüne almaları ve gerekli düzenlemeleri yapmaları, sürdürülebilir rekabet avantajı, ortalamanın üzerinde kârlılık ve gelecekte var olmaları için kaçınılmazdır.
Kaynakça
Deming, W. Edwards (1986). Out of the Crisis. Cambridge, MA: MIT Press.
Deming, W. Edwards (1993). The New Economics for Industry, Government, Education. Cambridge, MA: MIT Press, 1993.