Kadın sporculara destek “Made in Türkiye” markasına da destek anlamına geliyor

Fatoş KARAHASAN
Fatoş KARAHASAN Markalar & İçgörüler

A Milli Kadın Voleybol Takımımız FIVB Dünya Şampiyonası çeyrek final turunda elendi. Hepimiz çok üzüldük, ancak sporcularımızın,geçmişte olduğu gibi gelecekte de yeni başarılara imza atacaklarına inanıyoruz. Onlara güveniyoruz. Uzun yıllardır başta futbol olmak üzere erkek sporculara verilen maddi ve manevi destek düşünülecek olursa, kadın sporcularımız daha yolun başındalar. Onlar her şeyden önce gençlerimize rol model oluyorlar. Sporcu olmak isteyen gençlerimizin “Onlar yaptılar, biz de yapabiliriz“ diye düşünmelerine yardımcı oluyorlar. En önemlisi, dünyanın dört bir yanındaki güçlü kadın takımlarıyla başabaş yarışarak, Türkiye’yi sporda zirveye taşıyorlar. Bu doğal olarak, zihinlerdeki Türkiye imajına da dinamizm, gençlik, rekabetçilik ve kapsayıcılık çağrışımlarıyla zenginleştiren bir katkı yapıyor.

Yenseler de yenilseler de, takımımızı destekliyoruz. Onlarla gurur duyuyoruz. Bu bağlamda, Vestel’in 2016-2017 sezonundan bu yana kadın voleybolcularımıza verdiği desteği çok kıymetli buluyoruz. 2016-2017 sezonunda Sultanlar Ligi’ne adını veren Vestel, bugüne dek pek çok önemli projeye de imza atarak hem kitlelere ve yeni nesillere voleybolu sevdirdi hem de sporcuların en büyük manevi destekçisi oldu.

20 yılı aşkın bir süredir voleybol, futbol, jimnastik, hentbol, yelken ve son dönemde e-spora destek veren Vestel, dünya standartlarında sporcuların yetişmesi için büyük çaba gösteriyor. Ürünlerini 158 ülkeye ulaştıran ve 24 yıldır kendi sektöründe ihracat şampiyonu olan kuruluş, takımlarımızın şampiyonlukları için gelecekte de onların yanında olmaya kararlı.

“Kadın voleybolu Cumhuriyet tarihinin en önemli kadın harekatı”

Geçtiğimiz hafta bir basın buluşmasında konuşan Vestel Ticaret AŞ. Genel Müdürü Ergün Güler sponsorluk yolculuklarını şu cümlelerle anlattı:

Spor yatırımlarımızın markamıza katkısı oldukça büyük. Biz bu yatırımı hem markamıza hem de desteklediğimiz spor dallarına yapılan yatırım olarak görüyoruz. Özellikle genç kitleyle spor aracılığıyla bir ilişki kurmak, uzun yıllar etkisi zihinlerde yer tutan, kalıcı ve duygusal bağ kurmayı mümkün hale getiriyor.

Voleybolla olan birlikteliğimiz bundan 6 yıl önce başladı. Sponsorluğu değerlendirmemiz ve aksiyon almamız çok hızlı oldu. İlk günden bu yana da voleybola desteğimizi sadece sponsorluk ile sınırlamadık. Bugün olduğu gibi önemli maçlarda sporcularımızın yanında olduk. Bugün Vestel voleybol, voleybol Vestel ile anılıyor. Bu başarı hepimizin. İlk önce kadınlar voleybol ligine adımızı verdik, geçen zaman içinde iş birliğimizin kapsamını devamlı surette genişleterek sürdürülebilir başarının anahtarı olduk. Hedefimiz Türkiye’nin en başarılı spor dalı, Cumhuriyet tarihinin en önemli kadın harekatı olarak gördüğümüz kadın voleybolu başta olmak üzere voleybola hak ettiği ilginin gösterilmesini sağlamak, branşın gelişimine, başarılarına katkıda bulunmak ve voleybolu daha fazla kişiye sevdirmekti. Nitekim bu hedefe ulaştık ve bunun mutluluk ve gururunu yaşıyoruz.”

Vestel kadın çalışan oranını yüzde 40’a çıkarmayı hedefliyor

Vestel Ticaret AŞ. Genel Müdürü Ergün Güler kurum olarak hayatın her alanında kadın-erkek eşitliği anlayışını benimsediklerini vurguladı. İş ortamında fırsat eşitliğini desteklediklerini belirten Güler’in verdiği bilgiye göre, Vestel 2030 yılına kadar kadın çalışan oranını yüzce 40’a çıkarmayı hedefliyor.

 Merkezde sürdürülebilirlik var

Vestel Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı Duygu Badem Uylukçuoğlu da sürdürülebilirlik konusuna dikkat çekerek şunlar söyledi: “Vestel olarak faaliyetlerimizin merkezinde “sürdürülebilirlik” yer alıyor. Dünyamıza, ekosisteme, bireylere fayda yaratacak teknolojiyi üretirken, gelecek nesillere daha yaşanılası bir dünya bırakmak için sorumluluklarımızı artırıyoruz. Bu anlayış ile paralel olarak toplumsal meseleler karşısındaki duyarlı tutumumuzla kurumsal sosyal sorumluluk projeleri üretiyor, sorunlara kalıcı ve sürdürülebilir çözümler üretmek için çabalıyoruz. Toplumun gelişimini kendi gelişimine eş değer gören bir marka olarak, sporun toplumun gelişimi açısından kritik önem taşıdığına inanıyoruz.”

İletişimlerimiz, sahada yaptığımız uygulamalar, bestelediğimiz ve sahiplendiğimiz marşlar hem maçlarda hem de sokakta tüketicilerimiz tarafından söyleniyor. Bu da markamızın spora verdiği desteği ve sponsorluk anlayışını çok güzel bir şekilde yansıtıyor. Marka olarak bizleri de yaptığımız işin doğru hedefe ulaştığını göstermesi bakımından mutlu ediyor.

2016’dan bu yana voleybolun destekçisi Vestel

Vestel Venus Sultanlar Ligi, Türk sporuna 2016 yılına kadar 9 Avrupa, 3 dünya şampiyonluğu hediye etti. O dönem 150 milyon lirayı aşan toplam gelirle dünyanın gerçek anlamda en değerli bayan voleybol ligine sahip olan Türkiye, aynı zamanda 2016-2017 sezonu öncesinde Avrupa Voleybol Konfederasyonu’nun (CEV) ülkeler sıralamasında da ilk sırada yer almıştı.

İş birliği Sultanlar Ligi’nin isim sponsorluğunun yanı sıra tüm voleybol milli takımlarının ana sponsorluğu ve diğer tüm dalların resmi sponsorluğunu kapsıyordu. Vestel, Vestel Venus Sultanlar Ligi’nin yanı sıra TVF’nin ana sponsoru olarak TVF’ye ait diğer müsabakalar olan Erkekler 1. Ligi Efeler Ligi, Türkiye Kupası olan Kupa Voley, Türkiye Plaj Voleybolu Ligi, Pro Beach Tour ve diğer organizasyonların da resmi sponsorlarından oldu. 

Türkiye’nin en başarılı spor dalı olarak kabul edilen kadın voleybolu kapsamında sporcularımız ülkemize 13 Avrupa, 6 dünya şampiyonluğu kazandırdı.

3 yıllık anlaşmanın bitiminde sponsorluk süresi iki yıl daha uzatıldı. 2020 yılına gelindiğinde atılan bu adımla, A Milli Kadın Voleybol Takımı’nın ana sponsoru ve Türkiye Erkek Voleybol Milli Takımı’nın resmi sponsoru olan Vestel, aynı zamanda Burhan Felek Voleybol Salonu’na da isim sponsoru olarak adını verdi. İş birliği aynı kapsamda devam ediyor.

İsveç ve UNDP Türkiye, gıdada sürdürülebilirliğin önemine dikkat çekiyor

Son iki yılda, küresel iklim değişikliğine bağlı olarak artan kuraklık, su kaynaklarındaki azalma, orman yangınları, göçler gibi mega sorunlara tedarik zincirindeki kırılmalar ve Ukrayna-Rusya savaşı gibi öngörülemeyen faktörler eklendi. Böylece, tablo daha da karanlık bir hal aldı.

Birleşmiş Milletler verilerine göre, küresel olarak, üretilen gıdanın yaklaşık yüzde 14'ü hasat ve perakende arasında kayboluyor. Toplam küresel gıda üretiminin yüzde 17'sinin ziyan olduğu tahmin ediliyor.

BM Gıda ve Tarım Örgütü'ne (FAO) göre, Türkiye'de her yıl 18 milyon ton gıda çöpe atılıyor. Bu rakam Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde 88 milyon tona çıkabiliyor..

Gıda kaybı ve israfı gıda sistemlerimizin sürdürülebilirliğini baltalıyor. Bunun yanısıra, israf edilen gıdayla birlikte onu üretmek için kullanılan su, toprak, enerji, emek ve sermaye dahil tüm kaynaklar da boşa gidiyor. 

Sürdürülebilir bir gelecek için sürdürülebilir gıda sistemlerine ihtiyaç var. İsveç, bu konuda çok hassas olan ülkelerden biri. İsveç İstanbul Başkonsolosluğu, 12 Ekim 2022 tarihinde konuya dikkat çekmek ve gıda israfına karşı mücadeleye destek vermek, BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları konusunda farkındalık yaratmak amacıyla buluşmalar organize etti.

İsveç İstanbul Başkonsolosu Peter Ericson’un ev sahipliğini yaptığı organizasyonlarda, misafirlere İsveç Sarayı Şefi Nusret Altundağ’ın İsveç ve Türk mutfağının birleşimiyle sürdürülebilir gıdalardan hazırladığı özel bir menü sunuldu. Hazırlanan menüde kullanılan malzemelerin doğal ve Ekim ayında Türkiye’de bulunabilen, mevsimsel ürünler olmasına özellikle dikkat edildi. 

“Atıksız mutfak” uygulamalarının iklim değişikliğini önlemede önemli bir rolü olduğunu belirten İsveç İstanbul Başkonsolosu Peter Ericson; “Hepimizin bildiği gibi, gıda israfı bir dizi sosyal, ekonomik ve çevresel sonuç doğuran en büyük küresel sorunlardan biri. İsveç; gıda israfıyla mücadele konusunda bir çok girişimde bulunarak ve sürdürülebilir gıda kültürünü teşvik ederek gıda israfına karşı mücadele de öncü ülkeler arasında yer alıyor” yorumunu yaptı.

Ericson, “İsveç Ulusal Gıda Ajansı, İsveç Çevre Koruma Ajansı ve İsveç Tarım Kurulu ile işbirliği içinde adımlar atarak, çiftlikten müşteriye ulaşan tüm süreç boyunca gıda israfını azaltmak üzere pek çok çalışma gerçekleştiriyoruz. İsveç Hükümeti, Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları kapsamındaki Hedef 12.3'e uygun olarak; tüm gıda tedarik zinciri boyunca üretilen toplam gıda kaybını ve üretilen atığı azaltmayı hedefliyor. Bu hedefler; 2020'den 2025'e kadar toplam gıda atığı miktarını kişi başı en az yüzde 20 azaltmak ve 2025 yılına kadar gıda üretiminin artan payını, perakendeci ve tüketicilere ulaştırmak. Ayrıca İsveç Hükümeti olarak, Türkiye'nin “Sıfır Atık” girişimini, cesur ve iddialı planlarıyla sınırlı kaynakların verimli kullanımını teşvik etmesi, israfın önlenmesi, atıkların en aza indirilmesi ve yeniden kullanılması yönündeki çalışmaları bakımından oldukçaönemli buluyor ve destekliyoruz” dedi. 

Açlık ve gıda güvensizliğindeki büyük artış

UNDP Türkiye Mukim Temsilcisi Louisa Vinton’un verdiği bilgiye göre; COVID-19 pandemisi, yalnızca iki yıl içinde açlığın azaltılmasında elde edilen yirmi yıllık küresel ilerlemeyi tersine çevirdi. Bu dönemde ciddi gıda güvencesizliği olan insan sayısı iki katına çıkarak 135 milyondan 276 milyona ulaştı.

Vinton konuyla ilgili şu yorumu yaptı: “Bu gerileme, tarımsal gıda sistemimizin ne kadar kırılgan olduğunu gösteriyor ve dünyadaki tüm insanların her zaman sağlıklı bir beslenme düzenine sahip olmasını sağlamak için gıda mevcudiyetini artırma ihtiyacının altını çiziyor. Gıda israfını ortadan kaldırmak, tüm çözümlerin çok önemli bir parçası.”

İsveç İstanbul Başkonsolosluğu hakkında

İsveç İstanbul Başkonsolosluğu, 1757 yılında satın alınan ve İsveç Hükümeti’nin yurtdışındaki en eski mülkü olan İsveç Sarayı’nda, tarihi Pera/Beyoğlu bölgesinde İstiklal Caddesi 247’de bulunuyor. 1870 yılında yapılan Konsolosluk Binası ve 2020 yılında 150. yaşını kutladı.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar