Jeopolitik riskler artıyor

Şant MANUKYAN
Şant MANUKYAN Ekofobi

Ukrayna-Rusya savaşının 1. yıl dönümüne girdiğimiz şu günlerde Biden’ın Ukrayna ziyareti ve ardından Putin’in konuşması doğrudan ekonomi ile ilgili olmasa da elbette pek çok konunun yanında ekonomiyi de ilgilendiriyor. Putin'in konuşması barışa yönelik çok fazla umut vermese de Biden’ın Ukrayna ziyareti sonrasında zaten piyasada böyle bir beklenti söz konusu değildi. Ancak Çin’in sunacağı barış planı biraz daha ciddiye alınabilir. Planın barışı sağlaması için sadece Putin’i ikna etmesi yeterli değil. Aslında Çin açısından Putin’in iknası çok zor da değil. Rusya ekonomi başta olmak üzere pek çok alanda Çin’in desteğine muhtaç hale geliyor. Ancak Çin’in ABD’yi de ikna etmesi ve Ukrayna'ya baskı yapmaya zorlaması gerekiyor. Bu nasıl geçekleşebilir? Bir süredir Batı ve Çin arasında süre gelen Rusya’ya silah sağlama polemiğinin gerçekleşme ihtimali ile. ABD Çin’in Rusya'ya desteğinin artacağına ikna olursa görünürde yüksek sesle itiraz etse de Ukrayna'ya baskı yapmayı kabul edecektir. Dışişleri bakanının Rusya ziyareti öncesinde iki ülke arasında ilişkilerin çok sağlam olduğuna vurgu yapılması önemli bir detaydı.

Rusya’nın dış ticaret verilerine baktığımızda savaşın başında koyulan ambargolar neticesinde önce azalan ardından dost ülkeler üzerinden yeniden toparlanan bir ithalat görüyoruz. Rusya’nı ihracatı Batı için sorun değil ancak ithalat savaşın sürdürülmesi açısından kritik bir nokta. Ve Rusların dost/tarafsız ülkeler üzerinden ambargonun etrafından dolaştığı görülüyor. Bu durumda Batı bu ülkelere de sopa ve havuç gösterecek veya Ukrayna’yı toprak kayıplarına ikna edecek. ABD’de her geçen gün secime biraz daha yaklaştığımız göz önüne alınırsa Başkan Biden ve Demokratların da giderek iç sorunlara ağırlık vermesi beklenebilir. Nisan, mayıs ayları savaşın gidişatı açısından kritik olacak. Konuşmaya dönersek; konuşmanın genelini siyaset uzmanları değerlendirecektir, ben özel bir nokta üzerinde durmak istiyorum. Bir süredir Rusya’nın Ukrayna üzerinde taktik nükleer silah kullanması açıkça tartışılan senaryolardan bir tanesi haline gelmiş durumda. Putin'in nükleer silahların sınırlandırılmasına yönelik anlaşmanın askıya alındığını açıklaması konunun giderek daha ciddi bir hale dönüştüğünü gösteriyor. Askeri doktrinde olduğu gibi burada da “testlere ilk başlayan olmayacağız” vurgusu var. Yani Rusya nükleer konusunda saldırgan taraf izlenimi vermekten özellikle kaçınıyor. Ama bu karar zaten Çin’in bir kısıtlama olmaksızın silahlanmasından rahatsız olan ABD için iyi bir haber.

2016 yılında, Obama’nın başkanlığı sırasında, Rusya’nın taktik nükleer silah kullanması senaryosunda ABD’nin iletişim ve karar mekanizmasının test edildiği bir savaş oyunu düzenlendi. Rusya Baltık ülkelerinden birine saldırıyor, NATO cevap veriyor ve Ruslar Almanya’da askeri bir üsse taktik nükleer bir bomba bırakıyor. Sonuç? Nasıl bir cevap verileceği üzerinde bir uzlaşmaya varılamadı. Bir taraf ABD ve NATO’nun nükleer bir karşılık vermesine gerek olmadığını zira konvansiyonel bir savaşı kazanacak durumda olduğunu savunurken diğer taraf nükleer cevap verilmemesi durumunda müttefiklerin ABD garantisine olan güveninin sarılacağını ve Putin’in tekrar nükleer silah kullanmasının engellenemeyeceğini savundu.

Açıklanan detaylardan anladığımız kadarı ile savaş oyunu hem bakan hem de yardımcılar düzeyinde oynanmış. Bakanlar nükleere nükleer ama Rus topraklarında değil Belarus’ta (sadece ibreti alem için zira oyunda Belarus taraf değil) kararı alırken yardımcılar konvansiyonel bir savaşı tercih etmiş. Bu tercihte bulunanlardan iki isim, Colin Kahl ve Avril Haines şu anda çok daha etkili pozisyonlarda bulunuyorlar. Colin Kahl generallerin büyük resmi göremediğini, Ruslar böyle bir adım atarsa tüm dünyayı karşısına alacağını ve böylece kesin (askeri/politik/ekonomik) yenilgiye uğratılacağını savunan isim. 2020 yılında bir kez daha benzer bir senaryo test edildi. O dönem bu konuyu haberleştiren gazeteleri okuduğunuzda son tespitin nükleer silahların artık caydırıcı silahlar olmaktan

ziyade sınırlı bölgelerde gerçekleşen savaşları kazanmak için var olduğu yönünde. İsrail’in İran’ın nükleer silaha yaklaştığı görüşünü savunması ve ABD’nin de bu görüşe destek vermesi de jeopolitik riski artıran diğer bir gelişme.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Trump değil ekibi 15 Kasım 2024
Altın ve dünya 18 Ekim 2024
Çin ve coşku 04 Ekim 2024
Sahnede Fed, geride Çin 16 Ağustos 2024
İzin verin tanıştırayım 09 Ağustos 2024
Kolay para 26 Temmuz 2024
ABD siyaseti 05 Temmuz 2024