Jeopolitik gelişmeler üzerine

Şant MANUKYAN
Şant MANUKYAN Ekofobi

Bu hafta iki jeopolitik gelişmeye yer vermek istiyorum. Bir tanesi elbette İran-ABD gerginliği. Çarşamba akşamı Trump’ın açıklamalarına baktığımızda:

1- Orta Doğu petrolüne ihtiyacımız yok. Bu rakamsal olarak doğrulanabilecek bir ifade. Dahası Çin yükseldikçe ABD gözünü ve gücünü Asya'ya kaydıracaktır. Dahası İran’ın "ABD Orta Doğu’dan çekilsin" retoriği ile Trump’ın ilk seçim kampanyasındaki retoriği aynı.

2- İran gerginliği artırmak istemiyor. Arka kapı diplomasisi vb. adımların nasıl geliştiğine dair bir fikrim yok. Ancak İranlı yetkililerin açıklamaları da bu yönde.

3-NATO'yu bölgede daha aktif olmaya çağırdı. İlginç bir çağrı ve ittifakı daha da zor duruma sokacaktır. Yeni bir görev tanımı, yeni fikir ayrılıkları gibi sorunlar su yüzüne çıkabilir.

4- Daha sıkı bir ambargo geliyor. Silahlı çatışmaya oranla piyasalar açısından çok daha iyi bir gelişme.

5- Seçim kampanyasına başlıyor ve İran konusu "Trump açısından" önemli bir artı. Ancak konunun burada noktalanmadığı da aşikar.

Tüm dünyanın Orta Doğu ve İran uzmanı olduğu bu günlerde ilginç yorumlardan biri NY Magazinden Yaşar Ali’ninki: "2012’de İranlı bir nükleer kimya mühendisinin İsrail tarafından öldürülmesinin ardından İran intikam sözü verdi. İntikam saldırısını ne zaman ve nerede yaptı? Bir ay sonra Gürcistan, Hindistan ve Tayland’da İsrailli diplomatlara yönelik bombalı saldırılarla. Daha sonra da Bulgaristan’da 5 İsrailli turist bombalı bir saldırıda hayatını kaybetti. Daha eski bir örnek ise 1992 yılında İsrail ordusunun Hizbullah'ın liderini öldürmesi. Yine 1 ay sonra Buenos Aires’te İsrail elçiliğine bomba yüklü bir kamyon ile saldırı düzenlendi ve 29 kişi öldü. 2 yıl sonra aynı bölgede Yahudi Toplum Merkezi'ne yapılan saldırıda da 85 kişi hayatını kaybetti. Demek istediğim şu ki, İran’da intikam sözü mutlaka kamuoyunda böbürlenecek bir saldırı olarak algılanmaz. İran'ın ABD'nin konvansiyonel gücünden çekineceği yorumları doğru olabilir ama zaten ilk günden bu yana korkulan şeyin konvansiyonel bir misilleme olmaması gerekiyor. Ülkenin 2 numaralı adamının öldürülmesine verilen tepkiyi bu kadar sanıyorsanız çok safsınız." Kısa vadede risk azalmış olabilir, ancak orta ve uzun vadede çatışma riski fiyatlara giderek daha çok girecektir. Hele ki merkez bankalarının etkinliği giderek azalırken.

Bu köşeyi takip edenler geçtiğimiz yıl Avustralya’yı ziyaret ettiğimi ve Türk iş adamları açısından ne gibi fırsatlar olabileceğini paylaştığımı hatırlar. Bugün ise insani açıdan düşüncelerimi paylaşmak istiyorum. Avustralya devleti yangınlar neticesinde vatandaşlarının uğradığı mali kayıpları telafi edebilecek güçte. Avustralya kıtası ise kaybettiği doku ve hayvanları ancak on yıllar sonra telafi edebilecek. Eğer Çin’de kanat çırpan bir kelebeğin Atlantik’te bir kasırga yaratabileceğine inanıyorsak Avustralya kıtasında yaşanan felaketin tüm insanlığı ilgilendirdiğinin de farkındayız demektir. Son derece eşsiz bitki ve hayvanları ile dünya mirası olarak gördüğüm bu kıtada hayvanların durumunun iyileştirilmesine yönelik yapılacak yardım ve bağışların çok önemli olduğuna inanıyorum.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Trump değil ekibi 15 Kasım 2024
Altın ve dünya 18 Ekim 2024
Çin ve coşku 04 Ekim 2024
Sahnede Fed, geride Çin 16 Ağustos 2024
İzin verin tanıştırayım 09 Ağustos 2024
Kolay para 26 Temmuz 2024
ABD siyaseti 05 Temmuz 2024