Japonya’dan Sagun’a ‘büyükelçi’ ödülü

Vahap MUNYAR
Vahap MUNYAR İŞ DÜNYASINDA DİYALOG

GROUP Sagun Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Tuncay Sagun’dan cep telefonuma art arda fotoğraflar düştü.

Fotoğraflara baktım, sahnenin bir tarafında Türk Bayrağı, diğer tarafında Japon Bayrağı var. Fotoğraflar, Japonya’dan Ahmet Tuncay Sagun’a bir ödül takdimi olduğunu gösteriyordu.

Fotoğraf gönderimi bitince Sagun’a sordum:

-Hayrola Başkan?

Şu kısa yanıt geldi:

-Bu benim için büyük gurur.

Ardından ekledi:

-Japonya’nın Ankara Büyükelçisi Miyajima Akio’dan. “Japonya Büyükelçisi Özel Ödülü”...

Heyecanla şu ayrıntıyı paylaştı:

-Törene ailece katıldık. 2 aylık torunum Ahmet Tuncay Sagun’u da törene götürdük. Yani, ailemizin 5’inci kuşağı da inşallah mesleğimizi sürdürecek.

Büyükelçilik sitesine baktım, Büyükelçinin ödülle ilgili şu mesajını gördüm:

-Bu ödül ülkeler arasındaki dostluk ve iyi niyet ilişkilerinin güçlendirilmesi yanında, ekonomik ve teknik işbirliğinin geliştirilmesi gibi alanlarda kayda değer hizmetlerde bulunan kişileri onurlandırmak amacıyla veriliyor.

Büyükelçi, Group Sagun’un Japonya’ya 18 yıldır orkinos ihraç ettiğini vurguladı:

- Japonya-Türkiye ilişkilerine yaptıkları katkılarından dolayı Group Sagun’a bu ödülü vermekten mutluluk duyuyorum. Japonya ve Türkiye coğrafi olarak uzak olsalar da kalplerimiz yakındır. Yani, iki devlet tek yürek.

Fotoğrafları görünce 2015 Ocak ayını anımsadım. Dönemin İstanbul Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Başkanı, Group Sagun Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Tuncay Sagun, daveti şöyle yapmıştı:

-Gelin, açık denizde orkinosları Japonya’ya nasıl ihraç ettiğimize tanıklık edin.

12 yıllık başkanlığın ardından halen Birlik Başkan Yardımcılığı görevini yürüten Sagun’un 2015 Ocak ayındaki çağrısına uyarak Çeşme Marina’dan tekneye binip, açık denizde orkinos havuzlarının bulunduğu bölgeye gitmiştik.

Bir taraftan mide bulantısı, diğer taraftan dalgalara rağmen tekneden balıkçı gemisine, ondan “orkinos hasatı”nın yürütüldüğü ana gemiye geçişin tedirginliğini yaşamıştık.

“Orkinos hasatı” başladığı anda işlemin yürütüldüğü geminin yanına dev bir gemi yanaşmıştı. Sagun, gemiyi işaret etmişti:

-Bu, Japon gemisi. Şimdi orkinosları anında Japon gemisine transfer edeceğiz. Gemide şu anda bir gümrük görevlisi var. Yani, ihracat işlemi gemide gerçekleşecek.

Avlanma ya da hasatın bizim tanıklık ettiğimiz bölümü 2 saat sürmüş, Sagun şu hesabı yapmıştı:

-Şu anda 1 milyon dolarlık orkinos ihracatı gerçekleşti.

Orkinos avcılığının Akdeniz’den başlayan macerasını da anlatmıştı:

-Orkinosları Akdeniz’de 2.2 kilometrelik ağlarla tutarız. Sonra havuzlara transfer ederiz. Havuzları saatte 2 mil hızla Çeşme’ye taşırız. Bu yolculuk 1 ay sürer. Orkinosları belirli boyuta ulaşıncaya kadar besleriz.

Japonya’ya orkinos ihracatı verisinin altını çizmişti:

-Türkiye’nin 50 milyon dolarlık orkinos ihracatının 36.5 milyon doları Japonya’ya gerçekleşiyor.

Sagun’un Japonya ile düzenli, iyi yürüyen ticari ilişkisi “Büyükelçi Ödülü”yle perçinlendi.

Ne mutlu ona.

Sayın Valim, Cuma Namazı için bizim camiye neden gelmedin?

MALATYA’da görev yaptığı Şeker Cami’den dolayı “Şeker Hoca” diye tanınan imam Celal Tilgen, imam hatipten dönem arkadaşı Mahmut Yıldırım’a günün birinde vaatte bulundu:

-Benim İzmir’de bir yazlığım var. Onu sana vereceğim. Nasıl olsa benim bir-iki evim daha var.

İmam Hatip sonrası Siyasal Bilgiler’den mezun olup kaymakamlık, Ankara ve Tekirdağ’da vali yardımcılıkları görevlerinde bulunan Yıldırım, arkadaşının vaadine sevindi:

-Allah razı olsun Hocam.

Aradan zaman geçti, Şeker Hoca’dan ses seda çıkmadı, Yıldırım anımsattı:

-Hocam ne oldu bizim ev?

Şeker Hoca pek oralı olmadı... Bu hatırlatmalar her karşılaşmada sürdü, sonunda Yıldırım daha kolay ulaşabileceği bir formül düşündü:

-Hocam, söz verdiğin evden vazgeçtim. Sen bana 5 bin Euro ver. Onunla yurtdışında bir tatil yaparım.

Şeker Hoca yine vaadini unutturma havasına girdi.. Nüktedanlıkta Şeker Hoca’dan da usta olan Mahmut Yıldırım, bunun “acısını”çıkarmak için fırsat kolladı. O fırsatı Halil İbrahim Daşöz’ün Malatya Valiliğine atandığı günlerde yakaladı. Daşöz’ü Malatya’ya gitmeden önce ziyaret etti.

-Sayın Valim, sizden bir ricam var.

-Hayırdır Mahmut Bey?

-Sayın Valim, Malatya’da Şeker Cami’nin imamı Celal Tilgen var. Genelde devlet erkanı, belediye başkanları cuma namazlarını onun arkasında kılarlar.

Daşöz, sözün arkasının nasıl geleceğini merak etti. Yıldırım, Şeker Hoca’yla aralarındaki şaka yollu borç-alacak ilişkisini anlatıp, ekledi:

-Sayın Valim, birkaç cuma Şeker Cami’ye gitmeyin. Şeker Hoca mutlaka size nedenini sormaya gelecektir. Lütfen kendisine, “Borcunu ödemeyen imamın arkasında namaz kılınır mı?” diye sorun.

Daşöz, Malatya’ya gidip göreve başladı. Cuma namazları için başka camilere gitti. 3-4 cuma geçtikten sonra Şeker Hoca Vali’den randevu istedi. Ziyarette sordu:

-Sayın Valim, cuma günleri sizi camimizde göremiyoruz. Camimizi şereflendirseniz.

Daşöz, Yıldırım’dan aldığı tüyo ile iki eski arkadaşın şakalaşmasına dahil oldu:

- Hocam, size bir soru soracağım.

- Buyurun sayın Valim.

- Borcunu ödemeyen, sözünde durmayan bir imamın arkasında namaz kılınır mı?

Şeker Hoca mesajı almıştı. Bu mesajın arkasında Mahmut Yıldırım’ın olduğunu anladı. Valilikten çıkar çıkmaz onu aradı:

- Tamam arkadaş, devletin içinde elinin nerelere uzanabildiğim gördüm.

“Şeker Hoca”mız Celal Tilgen’in vefatını Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan’ın sosyal medyadaki mesajından öğrendim. Başsağlığı için Mahmut Yıldırım’ı aradım, şu noktanın altını çizdi:

-Celal kardeşim, Atatürkçü Düşünce Derneği üyesi bir imamdı.

“Şeker Hoca”ya Allah’tan rahmet diliyorum.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar