İyi-oluş herkesin hak ettiği bir lükstür!
Müge Çevik
Şapka Koçluk Eğitim Danışmanlık şirketi kurucusu
İyi olmanın çoğu zaman parayla ilgili olduğu düşünülür. Kişinin temel ihtiyaçlarını karşılayabileceği noktaya kadar maddi kaynaklar iyi-oluş için olmazsa olmaz iken, bu noktadan sonraki iyi-oluş hallerinin para ile pek de ilgisi yoktur.
Yani, para ve saadet arasında bir ilişki mutlaka ki vardır ama bu sanıldığı gibi sebep-sonuç ilişkisi değil, biraz daha karmaşık bir ilişkidir.
Köpük banyosu yapabileceğiniz harika manzaralı şahane bir küvet yalnızlık duygunuzu, parmağınıza taktığınız kaşıkçı elması ile yarışacak kadar kocaman pırlanta değersizlik duygunuzu, yediğiniz eşsiz lezzetli bir yemek ise endişelerinizi veya sizi kemiren olumsuz düşüncelerinizi yok etmez, edemez.
İşte tam da bu yüzden, neye sahip olduğumuzdan ve şu hayatı hangi lükslerle doldurduğumuzdan bağımsız bir durumdur iyi-oluş.
Eskilerin değimiyle esenlik, duygusal, psikolojik ve sosyal olmak üzere üç temel taşıyıcı kolon üzerinde yükselir, bunlardan birinin eksik olması halinde ise hep birlikte çöker.
Anti-depresanların peynir ekmek gibi sattığı bir dünyada, herkesin iyi olmak ile ilgili sonsuz bilgiye ve kaynağa sahip olduğu bir ortamda ve hepimizin mutlu olmak adına stres yaşadığımız bir çağda, gerçekte nedir iyi- oluş? Hani şarkıda diyor ya, zorunda mıyım; insanın bazen öyle sorası geliyor: “İyi veya mutlu olmak zorunda mıyım?”
Pompalanan mutluluk reçeteleri, köpürtülen Amerikanvari kişisel gelişim ve spiritüel öğretileri aksini söylese de zorunda değiliz! Hayat, iyisi, kötüsü, acısı, tatlısı ve sonunda herkese sağladığı eşitlik ile kocaman bir paket ve o paketin içinden sadece iyi, mutlu, güzel olanı seçmeye çalışmak, kuruyemiş kasesinden sevdiklerinizi seçmek kadar şuursuz bir davranış. Sevmediğimiz tatları da olacak, üzülmemiz gereken anlar, yas zamanları, içinden geçilmesi gereken öfkeler… mesele tüm bu paketin içinde iyi-oluş adına benimsediğimiz yaşam felsefesi, daha iyisi olabileceğine dair inanç, bunun için eylemlerimizin ardına konabilecek irade…
Günümüz dünyasının çok renkli, çok özendirici, aşırı cazip sanal refah görüntülerinin ardında herkes kendince bir konu ile meşguldür hayatta ve onu düzeltmeye çalışıyordur. Aşk, sağlık, kariyer, ilişkiler, aile, sosyal çevre ve elbette parasal konular hepimizi ama hepimizi mutlaka oyalar.
Dışarıdan bakıldığında belki başkalarına önemsiz gelecek olan bu kişisel tema, yaşayan kişi için ise dünyanın en önemli konusudur. Bir yandan bu alanda gelişim sağlarken, bir yandan kendine ve elindeki güzelliklere, sahip olduğu değerlere şahitlik edebilmek ise en büyük psikolojik sermayelerden biridir.
Lüks, en özet tanımı ile kişiye özel konfor ve kolaylık, imkân ise, hayatta herkesin eşit şekilde hak ettiği tek lüks belki de iyi-oluş halidir. Lüksün her türünü satın alabilirken, satın aldığı ya da deneyimlediği eşsiz güzelliklerin tadını almak için ise insanın öncelikle sağlığa ve ağız tadına ihtiyacı vardır.
Yıllardır iyi-oluş çalışan biri olarak ne öğrendin diye sorsanız, hiç tereddütsüz derim ki, en büyük özgürlüğün, en büyük varlığın kişinin fark edebildikleri ile sınırlı olduğunu öğrendim derim.
- Fiziksel sağlığınız yerindeyse ( ki bu yazıyı okuduğunuza göre öyle olmalı)
- Neşe, sevinç, şükür, minnet, hayret, ait olmak, sahip olmak, bağlanmak, paylaşmak, kabul görmek, özlemek, özlenmek gibi olumlu duygular yaşamınızda önemli bir yer tutuyorsa
- İşler yolunda gitmediğinde de umudu koruyabiliyor veya en kötünün içindeki iyiyi arama gücünü gösterebiliyorsanız
- Başınıza gelenlerin sizi daha güçlü, daha olgun, daha hoşgörülü yaptığını düşünüyorsanız
- Seçtiğiniz ve/veya seçmediğiniz ilişkilerinizin dengesinden razı ve memnunsanız
- Düştüğünüzde uzanacak bir el, sıkışınca arayacak bir iki dost tanıyorsanız
- Zaman zaman ölümlü olduğunuzu hatırlayıp anılmak istediğiniz değerleri fark ederek yaşamaya gayret ediyorsanız
- Kendinizden daha büyük bir amaç ve anlam bulabiliyorsanız
İyiden de öte şahane ve gerçek bir lüks içindesiniz!