İtibar ve faiz
ABD’de yıllık tüketici enflasyonu geçen yılın mayıs ayında sadece yüzde 0.5 düzeyindeydi. O tarihten bu yana sürekli yükseldi. Bu yılın mayıs ayında yüzde 5 oldu. Şimdi de yüzde 5.4 düzeyinde. Uzun vadeli enflasyon hedefi ise yüzde 2. Enflasyonun hedefin çok üzerinde seyretmesine karşın, bu gelişmenin fiyat istikrarı hedefi ile uyumlu olduğunu düşünüyor ABD yetkilileri. ABD Merkez Bankası (FED) “merak etmeyin, enflasyondaki yükseliş geçici; hedefimizle uyumlu bir düzeye düşecek yakında” mealinde açıklamalar yapıyor. Bu çerçevede de politika faizini yükseltmiyor. Elbette FED sadece fiyat istikrarını hedeflemiyor aynı zamanda da ‘maksimum’ istihdam hedefi de var. Ama sonuçta son dört aydır enflasyon, hedefe kıyasla oldukça yüksek bir düzeyde seyrediyor ve FED politika faizini yükseltmiyor. Ekonomik birimlerin, ABD’li ekonomistlerin, diğer ülkelerdeki ekonomistlerin ve piyasa yorumcularının ezici çoğunluğu FED’in bu politikasını güvenilir buluyor ve olumsuz bir tepki vermiyor.
Türkiye’de yıllık tüketici enflasyonu temmuz ayında %18.95 oldu. Son ‘TCMB Piyasa Katılımcıları Beklenti Anketi’ yıl sonu için beklenen enflasyonun %15.6, on iki ay ilerisi için beklenen enflasyonun %12.6 olduğunu gösteriyor. Temmuz sonunda yılın üçüncü Enflasyon Raporu açıklandı. Bu raporda, TCMB enflasyonun yıl sonunda %14.1’e, on yedi ay sonra da (2022 sonunda) %7.8’e düşeceğini tahmin ettiğini açıkladı.
Farklı bir ifadeyle, TCMB de FED gibi diyor ki “evet şimdi enflasyon yüksek ama beş ay sonra 4.9 puan, on yedi ay sonra ise 11.2 puan düşecek. Bu tahminlerimde elbette hata payı var ama mevcut koşullar altında en olası senaryo bu”. Bu tahminler dikkate alındığında, yüzde 19 düzeyinde olan politika faizi yüksek duruyor. FED’e duyulan güven TCMB’ye de duyulsa ve TCMB’nin bağımsız bir şekilde karar aldığı düşünülse hiç şüpheniz olmasın TCMB politika faizini düşürebilirdi. Oysa sabit tuttu. Zaten ekonomi yorumcularının ezici çoğunluğu politika faizinin düşürülmesinin olumsuz sonuçlar yaratacağını öne sürüyorlardı. TCMB de bu görüşlere uygun bir biçimde davrandı.
Kıssadan hisse şu: Bir merkez bankasının itibarı ve bağımsızlığı çok önemli. İtibarı ve bağımsız bir biçimde karar aldığına olan güven arttıkça, merkez bankasının aldığı kararların amaçlananın tam tersi sonuçlar doğurma olasılığı da düşer. Açıktır ki bu tüm toplumun yararınadır. Türkiye’deki yüksek faiz olgusuna bir de bu çerçeveden bakmakta fayda var.