İthalat sadece gümrük konusu değil

Sercan BAHADIR
Sercan BAHADIR Gümrükte Gündem

İthalatta, bir eşyanın gümrük işleminin tamamlanıp iç piyasaya arz edilmesi ya da üretim sürecine dahil edilmesi kolay olmayan ciddi bir süreçtir. Birçok eşyanın ithalatı, gümrük idaresi dışında farklı kurumların kontrolüne de tabidir. Her ne kadar gümrükleme süreci sadece Ticaret Bakanlığı’nın görev alanı gibi görülse de eşyanın ithalat işlemlerinin tamamlanması birçok kurum ve kuruluşun vereceği izin veya uygunluk belgesiyle mümkündür. Bu da ithalat sürecini çok karmaşık hale getirir.

Bunun son izdüşümünü DK1 YGM Tespit Raporlarındaki gelişmede görebiliyoruz. Bahse konu olan rapor; Tarım ve Orman Bakanlığı’nın Kontrolüne Tabi Ürünlerin İthalat Denetimi Tebliği (Ürün Güvenliği ve Denetimi 2024/5) uyarınca, kapsam dışı olarak beyan edilen ürünlerin, serbest dolaşıma girmesinin ardından beyana uygun kullanımı, teslimi veya işleme konu edilip edilmediğinin tespiti yetkilendirilmiş gümrük müşaviri raporuyla yapılmasını içeriyor.

Söz konusu tebliğ dahilinde, kapsam dışı beyan edilmesi gereken ürün yelpazesi çok geniş olduğu için konu neredeyse her ithalatçıyı yakından ilgilendiriyor. Son yapılan değişikliğin ardından da buna yönelik raporların düzenleme tarihi 30 Nisan 2025’e kadar uzatıldı. Bu süre, en azından konunun her şirket tarafından doğru anlaşılması ve kapsamlarının doğru belirlenmesi açısından oldukça önemlidir.

İthalat vergisi ile gümrük vergisi kavramları aynı şeyler değil

Gümrük vergisi ile ithalat vergisi arasındaki kavram kargaşasından başlamak gerekirse; gümrük vergisi kavramı, Türkiye’nin yapmış olduğu uluslararası antlaşmalar da dikkate alınarak, her sene İthalat Rejim Kararına Ek Karar ile belirlenen ithalat vergilerinden biridir.  İthalat vergileri ise eşyanın ithalinde ödenecek gümrük vergisiyle diğer eş etkili vergiler ve mali yükleri kapsıyor. Hangi vergilerin ithalat vergisi olarak değerlendirileceğine dair açık bir düzenleme olmamakla birlikte Gümrük Uzlaşma Yönetmeliği ekinde yer alan vergi türleri bu konuda önemli bir referans oluşturuyor. Söz konusu ithalat vergileri kavramı içerisinde gümrük vergisinin yanı sıra KDV ve ÖTV gibi yürütülmesinden Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın direkt sorumlu ve yetkili olduğu vergiler de yer alıyor.

Bunların dışında, Gümrük Uzlaşma Yönetmeliği ekinde yer alan diğer vergiler olarak TRT Bandrol Ücreti, KKDF, Kültür Fonu, Çevre Katkı Payı, İlave Gümrük Vergisi, Anti-Damping Vergisi, Sübvansiyona Karşı Telafi Edici Vergi, Toplu Konut Fonu, Tek ve Maktu Vergi ve ek mali yükümlülükler sıralanabilir. Bu ithalat vergilerinde çoğu zaman uygulayıcı kuruluş ile mevzuattan sorumlu olan kurumun farklı olması birçok sorunu ve farklı değerlendirmeleri de beraberinde getiriyor.

Sorun nereden kaynaklanıyor?

Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) ile Türkiye Radyo ve Televizyon (TRT) bandrol ücretlerinin matrah hesaplamasının nasıl yapılacağı konusunun sorunun kaynağına dair güncel bir örnek olduğu söylenebilir.  Çünkü özellikle KDV’li ardiye faturalarının, ÖTV ve TRT bandrolü matrahı tespitinin işleme ne şekilde tabi tutulacağına odaklanılıyor. Ayrıca ithalatta KDV matrahı hesaplanırken KDV Kanunu’nun 21. maddesi uyarınca, vergilendirilen gider unsurları matraha dahil edilmiyor ve bu durumun ÖTV ve TRT bandrol ücretleri için de geçerli olup olmadığı merak ediliyor.    

Özellikle Hazine ve Maliye Bakanlığı, ithalatta KDV matrahının hesaplamasında KDV’li düzenlenen bir gider unsurunun, tekrar ithalatta KDV matrahına dahil edilmemesi gerektiğini söylüyor. Ancak KDV’li tanzim edilen bir gider unsurunun, ÖTV ve TRT bandrol ücretine ilişkin matrahtan da istisnai olamayacağını belirtiyor. Bunu da KDV’li olarak düzenlenen ardiye bedellerinin daha önce (KDV yönüyle) vergilendirilmesi nedeniyle 3065 sayılı KDV Kanununun (21/c) maddesi çerçevesinde KDV matrahına dahil edilemiyor. Daha önce ÖTV’ye tabi tutulmadığı için de ÖTV/TRT bandrol ücreti matrahına dahil edilmesi gerektiğine vurgu yapılıyor. Aksi takdirde aynı eşyayı ithal eden ve aynı ardiye hizmeti alan iki firma arasındaki ardiye faturalarının, KDV’li ya da KDV’siz olmasına göre farklı ÖTV tutarlarının ve dolayısıyla farklı TRT bandrol ücretlerinin gündeme geleceği söyleniyor. Bir anlamda istisnadan vazgeçen ve kanuni hakkını kullanan ithalatçının bu vergilememe durumundan yararlanması engelleniyor.

Sonuç olarak, ithalat işlemi bir kurum tarafından gerçekleşse de farklı kanunlar ve kurumların yaklaşımı nedeniyle farklı yaklaşımlar ile karşı karşıya kalınabiliyor.

Ne yapılmalı?

İthalat vergileri kavramının, çok fazla farklı mevzuattan kaynaklı farklı vergi ya da fon veya pay içermesinin ilk etapta gözden geçirilmesi gerekiyor. Vergileme olarak sadece ithalatta gümrük kanuna atıf yapılması ve usul ile esas olarak da tek bir yaklaşımın dikkate alınmasının birçok yanlış uygulamanın da önüne geçmesi bekleniyor. Bunun için de yeni gümrük kanunu çalışmaları bir şans olmakla beraber bu kanun özelinde değişikliklerin yapılması da önem arz ediyor.

Yine gümrükleme süreçlerinde diğer kurumlar tarafından aranan izin ve uygunluklar zaman zaman ithalat işleminin önüne geçebiliyor. Belgeleme süreçlerinin elektronik ortama taşınması artık arzu edilen kolay ticaret için yeterli olmuyor. İşlemlerin gümrük aşamasında ya da gümrükleme süreçlerinden önce olması ithalat işleminin tamamlanmasının önünde engel olabiliyor. Özellikle YYS gibi ithalat süreçlerinde güvenilir firmalara verilen haklar bu izin ve uygunluk yazıları için geçerli olmuyor. Hatta aynı bakanlıkta bile farklı genel müdürlükler, ürün güvenliği gibi YYS için tanınan hakları maalesef kullandırmıyor. Bu sebeple, bu uygulamalarda da tek bir bakış açısının geliştirilmesi gerekiyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar