İthal saksıyı tersine mühendislikle inceledi üretip ithalatını bitirdi
Liseyi doğum yeri Malatya’da bitiren Haluk Değirmenci, ilk sınava girdiği yıl İnönü Üniversitesi Kimya’nın ikinci öğretim bölümünü kazandı. Aklında babası Ahmet Değirmenci gibi esnaf olmak vardı. Akşamları derslere girip, gündüzleri babasının perde toptancılığı yaptığı dükkanda çalışmaya başladı.
Ancak, kimya okumak aklına yatmadı, yeniden üniversite sınavına girdi. Bu kez Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi Mimarlık bölümünü kazandı. Mimarlık bölümünde Mehmet Hacıosmanoğlu ile tanıştı. Hacıosmanoğlu’nun ailesi 3 kuşak müteahhit idi.
Haluk Değirmenci ile Mehmet Hacıosmanoğlu’nun aklında hep kendi işlerini kurmak vardı. Hacıosmanoğlu’nu inşaat şirketi sahibi babası birlikte çalışmaya çağırıyor ama o istekli davranmıyordu. Derken Gökhan Avcıoğlu, Haluk Değirmenci’yi yanına almak istedi. Tam işe başlayacağı günlerde babası sağlık sorunu yaşadı, bir süreliğine Malatya’ya gitti.
Haluk Değirmenci, İstanbul’a döndüğünde yeniden Mehmet Hacıosmanoğlu ile birlikte iş yapmaya kafa yordu. Tam o dönemde gündeme gelen imar barışı, onlar için fırsat kapısı açtı. Şirket kurmadan imar barışı dosyası hazırlama, danışmanlık hizmeti vermeye başladılar. O günlerde Galatasaray Lisesi’nin arkasında binası olan 102 yaşında bir mimarla yolları kesişti. Mimar, binasının çatı katını yapmalarını istedi. İki mimar arkadaş, 2017 yılında “Kalif Mimarlık”ı kurdu, 2018 yılından itibaren de bir süre de işin restorasyon tarafını denedi.
İkili kafayı üretime dönük çalıştırmayı bırakmadı. İstiridye mantarı eğitimi alıp tam üretimine gireceklerken yön değişti, iki ürüne odaklandılar:
- Sukulentlik ve kaktüstlük…
Haluk Değirmenci, ilk ürünlerini arabanın bagajına koyup botanikçi turuna çıktı. Anadoluhisarı’ndaki bir botanikçiye girdi, ürünlerini anlatmaya çalıştı. Botanikçi, bir saksıyı işaret etti:
- Bak arkadaş, o gördüğün saksıyı ithal ediyorum. Bunun aynısını yaparsanız ithal etmek yerine sizden alırım.
Değirmenci, gösterilen saksıyı incelemek üzere aldı. Saksıyı 20 metrekarelik atölyede parçalayıp, kullanılan malzemeyi, bileşenlerini anlamaya çalıştı. Üründe 20’ye yakın bileşen olduğunu saptadı. 2019 yılında Ümraniye’de 50 metrekarelik merdiven altı atölyede yeni nesil hafif betondan (terrazo) söz konusu saksıyı ürettiler.
Değirmenci, terrazo saksı üretimini öneren botanikçinin kapısını tekrar çaldı. Botanikçi yaptıkları saksıyı beğendi, hemen sipariş verdi. Kalif Mimarlık için o günden sonra seri üretime geçmenin kapısı açıldı. Şirket “Kalif Design”a da dönüştü.
Malatyalı İş İnsanları Derneği’nin (MİAD) emektarı Sedat Ay, bir süre önce aradı:
- Kalif Design’ın kurucu ortağı Haluk Değirmenci’yi tanımanı isterim. Ben MİAD üyeliği için ofisine gitmiştim. Yaptığı işleri, öyküsünü dinledim. Senin ilgini çekeceğini düşünüyorum.
Sedat Ay ile birlikte Kalif Mimarlık’ın Anadolu Hisarı’ndaki Sadık Paşa Köşkü’nde show room olarak da kullandıkları merkezine gittik. Değirmenci, saksı ile başladıkları terrazo ürün yelpazesini hızla genişlettiklerini belirtti:
- İç ve dış mekan saksıları, sehpa, masa derken ürün yelpazemiz genişledi. Renk kombinasyonları ile birlikte 3-4 bini aşkın üründen oluşan bir yelpaze ortaya çıktı.
İş büyüyünce Gebze Pelitli’de 2 bin 500 metrekarelik bir fabrikaya geçtiklerini kaydetti:
- 12’si mimar, 90-100 kişilik bir kadroyla çalışıyor, üretim yapıyoruz. Müşterilerimiz bahçıvanlar, bahçe marketler, peyzaj mimarları, mimarlık ofisleri, mobilya mağazaları ve botanikçilerden oluşuyor.
Geliştirdikleri “terrazzo” dokulu malzemenin özellikleri üzerinde durdu:
- Güneş ışığında yüksek solma direnci, mantar oluşumunu engelleyen yalıtım bileşenleri, kırılma mukavemeti, hafiflik söz konusu. Karışım yüzde 100 doğal taş tozundan oluşuyor. Kimyasal kullanımı da minimum düzeyde tutuluyor.
İkame ettikleri ithalatın parasal büyüklüğünü merak ettim, tahminini paylaştı:
- Çok büyük bir rakam değil. 2 milyon dolar olduğunu tahmin ediyoruz. Rakam küçük de olsa ithalatı frenlediğimiz için mutluyuz.
Mimar Haluk Değirmenci ve Mehmet Hacıosmanoğlu’nun üretime dönük ısrarı, “niş” bir alanda çok küçük de olsa ithalatın önünü kesti…
İşin bu yanı, iki mimara “başardık” duygusu yaşattı…
İhracatta 15 ülkeye ulaştı
Kalif Mimarlık’ın kurucu ortağı Haluk Değirmenci, Tersane İstanbul’daki Rixos Otel’den Port Montenegro’ya farklı projelere ürün verdiklerini bildirdi:
- İlk ihracatımızı 2020 yılında Kuveyt’e yaptık.
e-ihracat yoluyla 15 dolayında ülkeye ürünleriyle uzandıklarını belirtti:
- Ürünlerimizi ihraç ettiğimiz ülkeler arasında ABD, Suudi Arabistan, Hollanda, Birleşik Arap Emirlikleri ve İngiltere yer alıyor.
Hayalini paylaştı:
- Terrazo ürünlerimizle dünyada ilk 10’a oynamak istiyoruz.
78 canı aramızdan alan yangından depremzede desteğiyle kurtulduk
2016 yılında Katar’daki bir fuarda tanıdığım DTİ İmplant Sistemleri Genel Müdürü Talat Buğur, dün Anadolu Ajansı’yla yaptığı röportajı gönderdi:
- Abi biz 78 canımızı aramızdan alan Grand Kartal yangınından kurtulma şansı yakalayanlar arasındaydık.
Sonra Kartalkaya’daki Grand Kartal yangınından kurtuluşunu anlattı:
- 3 çocuğum ve eşimle birlikte Grand Kartal’da tatildeydik. Yangının çıktığı gece 22.00 civarında yatmıştık. Koridordan yükselen gürültü ve bağrışmalarla uyandım. Kapıyı açtım, dumanı görünce hemen kapattım.
Konakladıkları odanın otelin 7’nci katında olduğunu bildirdi:
- Eşime “Yangın var, çocukları kaldır” diye bağırdım. Pencereyi açtım, yangının çatı katında olduğunu gördüm. Pencereden kaçmak için eşimle çarşafları birleştirip uzattık. Birleştirdiğimiz çarşaflar sundurmaya ulaşabiliyordu.
O anda 3-4 gencin merdiven uzatmaya çalıştıklarını gördüğünü anlattı:
- Merdiven bizim pencereye ve solumuzdaki odanın penceresine yetişiyordu. Yan odadan 3 kişi ve biz 5 kişi o merdivenle otelden çıkabildik. Çocuklarımın ikisi 7, biri 10 yaşında. Merdiven uzatan gençlerden biri bizim kata kadar geldi. Çocuklarıma yardım etti.
Çocuklarının inmesine yardımcı olan kişinin Hataylı depremzede olduğunu, enkazdan çıktığını sonradan öğrendiğini vurguladı:
- Çocuklarımı o depremzede kardeşimiz motive ederek kazasız şekilde inmelerini sağladı. Saat 03.30’da uyanmıştım. 04.10 gibi de otelden çıkmayı başardık. Eğer pencereye değil koridora yönelseydik biz de kurtulamazdık.
Talat Buğur, otelde yangın alarmı duymadığının altını çizdi:
- Alarm çalışsa, dışarıda yangın merdiveni olsa belki de hiç can kaybı yaşanmazdı. Ayrıca otelde yangınla ilgili herhangi bir uyarıcı ibare, bilgi hiç aklımda yok.
Grand Kartal yangınında vefat eden 78 vatandaşımıza Allah’tan rahmet, yaralılara şifa diliyorum…