İşte yaşınız, işte kalan ömrünüz!
Çocukluğumun geçtiği Kayseri'de şimdi yerinde yeller esen eski mahallemizde bir vefat yaşandığında en çok şu tür konuşmalar duyardım.
-Falanca ölmüş, Allah rahmet eylesin.
-Niye ölmüş?
-Vadesi dolmuş...
Vadesi dolmak! Ne demekti ki, hiç anlam veremezdim, sanki bir hastalık gibi!
O dönemlerde hastalıklar da pek öyle detaylı olarak bilinmezdi ki. Birisi hayatını kaybetti mi, nedeni belliydi; vadesi dolmuş!
Neyse ki şimdi hangi hastalıktan hayatımızı kaybettiğimizi biliyoruz. Yine de belli bir yaşın üstündekiler için ortada somut bir neden yok mu; "İç organlar iflas etmiş" diyoruz, "Çoklu organ yetmezliği" diyoruz. "Vadesi dolmuş"un adı biraz değişmiş oldu.
"Vadesi" olduğunu bilen tek canlı
İnsan, doğada öleceğini bilen tek canlı. En azından diğer canlıların bunu bilmediğini düşünüyoruz. Ama bizim bildiğimiz kesin. Ve adım adım vadenin dolacağı o güne gidiyoruz.
Şunu düşündüğüm çok olmuştur. Özellikle el kadar minnacık bebekleri gördüğümde:
"Yüz yıl sonra şu an etrafta gördüğüm kimse olmayacak. Ne etrafı, şu an dünyada yaşayanlardan sayılı kişi kalacak."
Böyle bakın dünyaya, çok tuhaf gelecek!
Hatta bırakın yüz yıl sonrasını, kısaltın vadeyi, iyice; üç beş yıl sonra ne olacak acaba...
Ne kaldı?
TÜİK'in dün açıkladığı 2020-2022 dönemi hayat istatistiklerine göre doğuşta beklenen yaşam süresi 77.5 yıl. Bu süre erkeklerde 74.8, kadınlarda ise 80.3 yıl.
Tüm yeni doğmuş bebeklere uzun ve sağlıklı bir ömür dileyerek belli yaşa gelmiş olanların ne kadar "vadesi" kaldı, ona bakalım...
Yaş 35, yolun yarısı değil!
Cahit Sıtkı Tarancı'nın "Otuz Beş Yaş" şiirindeki o harika dizeler artık günümüze pek uymuyor.
Yaş otuz beş yolun yarısı eder
Dante gibi ortasındayız ömrün
Artık 35 yaşta yolun yarısına gelinmiyor.
Hayat istatistiklerine göre 35 yaşındaki bir erkeğin 41.5, kadının ise 46.6 yılı daha var.
Ve emeklinin durumu
Yaş 65'e geldi, doldurdunuz bu yaşı, artık emekli de oldunuz. Kamuda zaten isteseniz de çalışamazsınız.
Vade olarak ne kaldı; 17.1 yıl...
Sağlık sorunları da çoktan baş gösterdi zaten.
Şöyle rahat ve huzur içinde bir emeklilik istiyorsunuz haklı olarak.
Ayda 7 bin 500 lira ya da o civarda bir para alarak değil tabii ki.
Kuruş hesabı yaparak değil tabii ki.
Üç beş kuruş ucuza ekmek almak için sabahın köründe, kışın ayazında kuyruğa girerek değil tabii ki.
Kalmış ortalama 17 yılınız...
Ama adeta el birliğiyle sizden bir şekilde alınanı birilerine aktarıp onların rahat etmesi sağlanmak isteniyor gibi...
Peki onların hırsı?
Bir şekilde oluk oluk para aktarılanlar; ya onların hırsı? Bu grafik herkesi kapsıyor, ayrıcalık yok!
Birileri daha iyi tedavi oluyor ve belki üç beş yıl fazla yaşıyor, hepsi o kadar.
O ortalama 17 yılı herkes aynı şekilde geçiremiyor işte.
Ama bazıları arkalarından konuşulmasını, tabii ki kötü konuşulmasını umursamadan gidiyor; ormanı, doğayı katlederek parasına para ekleme çabasından sıyrılamıyor; bazı isimler ise yıllar sonra bile büyük bir saygı ile anılmaya devam ediliyor.
Dedim ya grafik herkes için geçerli.
Oradaki süreleri çok az oynatabilirsiniz.
Hele hele büyük iş insanı olmuşsunuz, belli bir yaşa gelmişsiniz, artık önünüzde yaşayacağınız bir o kadar daha ömür de yok. Her şeyi berbat etmeden de gidebilirsiniz, tercih sizin!
Bu yalnızca iş insanları için geçerli değil.
Siyasetçisiniz, amacınız tabii ki ülkeye ve vatandaşa hizmet etmek olmalı ama edemiyorsunuz. Olmuyor bir türlü. "Mezarlıklar yerlerinin doldurulamayacağını sanan insanlarla doludur" diye bir söz var ya, merak etmeyin yeriniz dolar; hem de daha iyi dolar. Zaten bir katkınız da yok.
Grafiğe bir daha bakın! Dikkatlice... Pek bir zaman kalmadı, vade doluyor...