İstatistikler gerçeği yansıtmalıdır
Eğer onlara inandıysan…
Kapının açıldığını duymuş kadın. Ve aşığına “Eyvah kocam… Demek iş gezisinden erken döndü. Çabuk dolaba saklan” demiş. Adam da elbiselerini alıp eline dolaba girmiş. Kısa süre sonra da kadının kocası odaya. Koca, yarı çıplak karısına, sehpa üstündeki bir viski bardağı ve dumanı tüten puroya bakmış. Sonra da karısına hırsla sormuş: “Bu viski nedir?” Kadın: “Hasretine dayanamayınca dermanı içkide arıyorum”. Kocanın gözü bu kez tüten puroya takılmış ve yine hırsla sormuş: “Ya bu puro?”. Kadın büyük bir sakinlikle cevap vermiş: “Viski ile puro iyi gider dediler. Ben de deniyorum”. Adam, kadının cevapları ile rahatlamış. Ceketi asmak üzere dolaba yönelmiş. Kapağını açınca ayakta duran bir çıplak adam ile burun buruna gelmiş. Koca yine hırsla sormuş: “Senin ne işin var burada? Ne yapıyorsun?”. Adam yılışık yılışık cevap vermiş: “Abi, viski ve puro hikâyelerine inandıysan, ben de otobüs bekliyorum”
Veri, karar vermede hayati değer taşır
Veri, bilgi çağında çok önemlidir. Diyelim ki, bir iş insanısınız, yatırım kararı alacaksınız. Önce bu mala/hizmete olacak talebi hesaplamanız gerekir. Bunun için bu talebi belirleyecek olan faktörlere ve bunların değişimine bakarsınız. Örneğin, üreteceğiniz malı/hizmeti kullanacak olan kesimin özellikleri nedir? Zaman içinde bu özellikler nasıl değişmiştir? Kurduğunuz modelde bu verileri kullanarak talebi tahmin edersiniz. Buraya kadar işin çıktı kısmı idi. Kuracağınız işte kullanacağınız girdilerle ilgili bilgiler de kararınızda çok önemlidir. Girdiler, üretim kapasitenizi ve üretim maliyetinizi belirler. Örneğin iş gücü, kapasiteye ve maliyete etki eden önemli bir faktördür. İş gücü pazarı ile ilgili çeşitli veriye ihtiyacınız olur. Mesela, iş gücünde nitelik dağılımı nasıldır? İş gücü pazarında istihdama katılım ve işsizlik nedir? Gördüğünüz gibi bir yatırım kararı verirken hem çıktı talebi ile hem de girdilerinizin arzı ile ilgili verilere gereksinim duyarsınız. Bir iş insanı iseniz, sadece yatırım yaparken değil, iş ile ilgili diğer kararlarınızı alırken de bu tür verilere ihtiyacınız olacaktır. Bu verileri de ülkemizde sağlayan bir kurum vardır: Türkiye İstatistik Kurumu.
TÜİK köklü bir kurumdur
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), geçmişi Osmanlı’ya kadar uzanan köklü bir kurumdur. Osmanlı devlet geleneğinde işin başından beri kayıt sistemine önem verilmiştir. Bürokrasi işlerken kantitatif bilgiler ayrıntılı, düzenli ve sistematik bir biçimde derlenmiştir. Örneğin, on dördüncü yüzyılda toprak ve nüfus sayımı yapılmıştır; kurulan defterhanelerle toprak ile ilgili veriler kayıt altına alınmıştır. İstatistik Kurumu, 1891 yılında Merkezi İstatistik Encümeni olarak faaliyetine başlamıştır. Cumhuriyet dönemine gelindiğinde, “Merkezi İstatistik Dairesi” adı ile 26 Şubat 1926 tarihli bir Kararname ile kurulmuştur. 1930 yılında Daire'nin tüm görevleri yeniden düzenlenerek “İstatistik Umum Müdürlüğü” adını almıştır. 1962 yılında Devlet İstatistik Enstitüsü adını alan Kurum, 18 Kasım 2005 tarihi itibarı ile adı Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) olarak değiştirilmiştir.
Yaşadıklarımıza mı inanalım, istatistiklere mi?
TÜİK, ülkenin ekonomik, sosyal, kültürel ve demografik yapısı, çevre değerleri ve teknolojisi gibi çok geniş bir yelpazede veri toplayarak işlemekte ve istatistik üretmektedir. Sonra bunların kaydını tutmakta ve paylaşmaktadır. Bu istatistikleri yalnız Türkiye’deki değil, Türkiye dışındaki şirketler de Türkiye ile ilgili yatırım kararlarında kullanırlar. Ve yalnız şirketler değil, devlet kurumları da bu istatistiklerin kullanıcılarıdır. Alınan kararların doğru olması için kullanılan veriler ve istatistikler de doğru olmalıdır. Bu nedenle, Kurum’un çıkardığı istatistiklerin doğruluğunun hayati değeri vardır.
Evet bu istatistikler önemlidir. Ancak sokaktaki sıradan bir yurttaş bu istatistiklerle ilgilenmez. Ama iki istatistik onun için önemlidir. Birincisi enflasyon. İkincisi, istihdam. Çünkü bu bilgiler kendisi için hayati değer taşır. Kişi, bu verilerin gerçek değerleri ile hayatın içinde iç içedir. Fakat son zamanlarda bu istatistiklerle ilgili bazı tuhaflıklar yaşamaya başladık.
TÜİK, tüketici fiyat indeksi yayınlar. Bu indeks, zaman içinde tüketim mallarının fiyatının nasıl değiştiğini gösterir. Ama TÜİK’in yayınladığı rakamlarla, pazardaki gerçekler arasında büyük fark görüyoruz. Tabi ki TÜİK bu indeksi hesaplarken, her tüketim malını almıyor; kullandığı sepette belli ürünler var. Ancak bir tüketici olarak merak ediyorsunuz. Acaba bu sepete konulan mallar bir hane için ne kadar elzem mallardır? Tabi ki TÜİK, bu sepetteki bir malın fiyatı için ülkedeki tüm marketlerdeki fiyatların ortalamasını almıyor. Bir örnekleme yapıyor. Bir tüketici olarak yine merak ediyorsunuz. Acaba TÜİK bu örneklemeyi hangi marketlerden yapıyor? Bu ucuz mal satan marketlerin isimlerini neden halktan esirgiyor?
TÜİK; istihdam ve işsizlik rakamları yayınlıyor. Adeta yukarıdaki öyküde olduğu gibi, “Tüketici indeksine inandıysanız, size bir de istihdam ve işsizlik rakamı verelim” der gibi, “işsizlik düştü” diyorlar. Hani çağrı merkezlerine telefon ettiğinizde sizi bekletiyorlar ya. Ve de “Müşteri temsilcilerimiz diğer müşterilere hizmet veriyor; lütfen bekleyiniz” diyorlar. Bu işsizlik düşüyor lafını duyan vatandaş da şöyle düşünüyor: Ben işsizim. Oğlan okulu bitireli kaç yıl oldu; işsiz. Damat işten yeni çıkarıldı. Kayın birader de kaç yıldır iş bulmaktan umudunu kesti, evde oturuyor. Demek ki, işsizlik diğer ailelerde düşüyor.
Sonuç
TÜİK, önemli bir kurumdur. Bu kurumun en değerli varlığı da güvenilirliğidir. Veri yelpazesi ne kadar geniş olursa olsun, hizmeti ne kadar hızlı olursa olsun, ne kadar çağdaş teknoloji ve çok gelişmiş metotlar kullanıyorum desin, güvenirliğine halel gelirse, hiçbirinin önemi yoktur. Ürettiği tek bir istatistik de bile şüphe oluşturursa, güven sarsılır, kurumun tüm itibarı sıfırlanır. Çünkü güven, dijital bir mantıkla çalışır: ya 1, ya 0’dır. Bir kuruma ya güvenirsiniz ya da güvenmezsiniz.
Kökü Osmanlı’ya kadar dayanan bu kurum, hepimizin malıdır. Kurumlar, çağdaş toplumların taşıyıcı kolonlarıdır. Bu kurumun itibarını tüketmeye kimsenin hakkı yoktur; kuruma sahip çıkılmalı, güvenirliği korunmalıdır. İstatistikler, gerçeği yansıtmalıdır.