‘İstanbullu bir rüzgâr’ın götürdüğü müzik evreni
Hüzünlensem ne zaman, içime dolsa efkar Getiriyor kokunu, İstanbullu bir rüzgar Ne yana baksam aynı, herşey senin yönünde Hatıralar canlanır, gözlerimin önünde
KADIKÖY Belediyesi Evlendirme Dairesi’nde bir akşam vakti. Tıklım tıklım dolu salonda sabit koltuklar yetmemiş, seyyar sandalyelere yerleşenler, sahnedeki koroyla bütünleşmiş, birbirinden zarif kadın solistlere, şık beyefendilere pür dikkat eşlik ediyor… Son dönemlerde İstanbul’un en çok, şaşırtan yönünü gözlemlediğimi fark ettim. İnsana iyi gelen, mutluluk veren bir şaşkınlık hissi duyduğum. Herhangi bir çarşıda karşıma çıkıveriyor örneğin. Alışverişi esnasında, “bu da benden” diyerek kesekâğıdına bir elma daha atan pazarcı esnafı geçmişime götürüyor, kendisine gülümseyerek teşekkür ettiğim sıra. Sanatsal etkinlikler, şaşkınlığımı sık yaşadığım ortamlar. Bir gösterinin ardından, sahne insanlarını bekleyen gençlerle meşgul oluveriyor gözlerim. Bir öğle üzeri hem de Ramazan vakti, konser öncesi koca fuaye alanının köşesine yerleşmiş minik bir grup, aynı sandalye düzeninde karşılarına oturmuş iyi insanların ağzından, geçmişin iyi insanlarına ilişkin anılarını dinliyor; heyecanlarına karışan sorularına yanıt almaya çalışıyor. Yine şaşkınlığımı gizleyemediğim bir anımdı, Kadıköy Evlendirme Dairesi’ndeki o akşam. Bestekâr Cem Adalı’nın eserlerinin takdim etkinliğindeydim. Doyumsuz bir konser gecesi olduğunu ifade etmeliyim öncelikle.
Türk Sanat Müziği’ne, mesleği eczacılık kadar emek verdiğini kanıtlayan Cem Adalı, bir taraftan sıra sıra icra edilen müziğini hissetmenin mutluluğunu yansıtırken, koroyu yöneten şefti aynı zamanda. Butonunu sallarken şarkılarına eşlik edişini unutmam mümkün değil, solo icracısının mikrofonunu ayarlama nezaketini de. Gece onun gecesi olsa da, hakkı fazlasına, fazlasıyla yeterli olsa da konser boyu, ölçülü duruşunu muhafaza etti. İcracısını, güftelerin sahiplerini, dinleyicisini öncelikledi, gecedeki rolünü, mütevazılığı ile âdeta zihinlere kazıdı. Uzun uğraşların karşılığını doya doya verdiğine inandığım, her biri ayrı yetenek olan değerli sanatçıların oluşturduğu koro, tüm dinleyicilerini yerinde, kimilerini de ayakta dans ettirdi gece boyu.
Sunucusunun eksiksiz takdim yeteneğiyle su gibi akan konser, katılım gösteremeyen ilgilisine teknolojinin yardımıyla cep telefonundan canlı olarak dinletildi izleyiciler tarafından. Duygu yüklü güftelerin, Türk Sanat Müziği’ne değer katan bestecisinin elinde, dilden dile dolaşan kantolara dönüşmesine şahitlik eden şanslı dinleyiciler arasında İstanbul dışından gelen 40’ın üzerinde eczacı müziksever de vardı, sanatçı arkadaşını 54 yıl sonra görmeye gelen askerdeki komutanı da. Sizlere şaşkınlığımdan bahsettim ya. Şaşkınlığımı, takdire dönüştüren bir isim daha vardı sahnede. Yakın mesai arkadaşım, hissettirmeden yürüttüğü gayretlerinin karşılığını alan sanatçıların arasındaydı o gece. İyi sayfa tasarımcısı Okay Lafçıoğlu’nun performansı kadar, gayretlerini karınca çalışkanlığıyla yürütmesini, az görülür müzik sevgisinden başka ne açıklayabilir, bilemedim. 2.5 saate ulaşan konser etkinliğine tüm emeği geçenler nezdinde, müziğe karşılıksız gönül verenlere tebriklerimi sunuyorum, başarıları daim olsun.
Devlet opera ve balesi'nden tam kadro carmina burana
İSTANBUL Devlet Opera ve Balesi (İDOB), 27 Nisan akşamı, en iddialı prömiyerlerinden birini sanatseverlerle buluşturdu. Volkan Ersoy ve Ayşem Sunal Savaşkurt’un ortaklaşa sahneye koyduğu ünlü Carmina Burana eseri, Devlet Opera Bale’nin tüm teknik ekip ve sanatçıların katılımıyla, 250 kişilik dev bir topluluk tarafından sergilendi. Atatürk Kültür Merkezi – Türk Telekom Opera Salonu sahnesinin tüm teknik imkânları ile ortaya konan Carmina Burana gösterisi için Devlet Opera ve Balesi (DOB) Genel Müdürü Tan Sağtürk, “"tüm teknik ekibimizle sanatçılarımız ilk kez büyük bir buluşmada bir araya geldi. Devlet Opera Balemiz bünyesinden yaklaşık 250 kişilik bir çalışma ordusu, çok kabiliyetli, fevkalade sanatçılar görev aldı. Biz 27 Nisan'da sahnenin tüm mekaniğini birazcık yalın kullanarak, aslında sahneyi çok büyük dekorlara boğmayarak, kendi teknik varyetesini ortaya koyabildiğimiz bir çalışma sunmak istedik." dedi.
Türk Telekom'dan üniversitelilere selfy fest'24
TÜRK Telekom’un gençlik markası Selfy, müzik ve spor aktivitelerini üniversite kampüslerine taşıyor. “Her Ânın Sponsoru Selfy Kampüste” konseptiyle 16-30 Mayıs tarihleri arasında üniversitelerde; konserler, Selfy3X3 Basketbol Turnuvası, çeşitli yarışmalar ve birbirinden renkli aktiviteler düzenlenecek. Mert Demir, Gripin ve Fatma Turgut’un en sevilen şarkılarını gençlerle birlikte seslendireceği Selfy Fest’24’te, ayrıca üniversitelerin müzik kulüpleri de sahne alma fırsatı bulacak. Festival kapsamında Türkiye Basketbol Federasyonu iş birliği ile düzenlenecek ‘Selfy3X3’ basketbol turnuvasında büyük finalde şampiyon olan takım, A Milli Basketbol Takımı’nın İstanbul’da oynayacağı bir maçta Türk Telekom tarafından ağırlanacak.