İşsizlik verilerinde görüntü bulanık
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) bu yıl işgücü istatistiklerinde önemli değişiklikler yaptı. Artık işgücü istatistikleri ki ayrı periyotla hesaplanıp açıklanıyor.
Birinci değişiklik işgücü verilerinin aylık bazda hesaplanıp açıklanması oldu. Eskiden her ay açıklanan veriler, sadece söz konusu aya ait veriler değildi. O ayın öncesi ve sonrasındaki ayları da kapsayan üç ayın ortalamasını yansıtıyordu. Bu geçen yıl gibi işgücü verilerinin çok oynak olduğu dönemlerdeki gelişmeleri takip etmeyi ve yorumlamayı çok zorlaştırıyordu. Hem de veriler üç aylık gecikmeyle açıklanabildiği için oynak dönemlerin ihtiyaçlarına yanıt vermiyordu.
İstatistiklerin aylık baza çekilmesi ve açıklanan verilerin tamamen o aya ait olması, gelişmeleri daha iyi izlemek ve yorumlamak açısından yararlı bir adım oldu. Ancak bu kez de aylık veriler arasında açıklaması zor oynaklıklar ve ekonomik gelişmelerle örtüşmeyen değişimler karşımıza çıktı. Bu durum, verileri anlama, değerlendirme ve yorumlamayı güçleştiren bir sorun oluşturuyor.
TÜİK işgücü verilerini aylık bazda yayınlamaya başlamasına rağmen üç aylık ortalamalarla hesaplanan istatistikleri de sürdürüyor. Ancak bu gruptaki istatistikler artık her ay değil sadece çeyrek yılların ortalaması olarak üç ayda bir yayınlanıyor. TÜİK yılın ikinci çeyreğine ilişkin verileri açıkladı. Bu veriler geçen yılki sistemde mayıs ayı verilerine denk geliyor.
TÜİK’in açıkladığı bu veriler, yılın ikinci çeyreğinde işgücü cephesinde etkili bir toparlanma yaşandığına işaret ediyor. Ancak bu verilere bakarak işgücü, istihdam ve işsizlik alanında nasıl bir eğilim ortaya çıktığını, kat edilen yolun ne kadar olduğu ve ne yönde gelişeceği konusunda yorumlar yapabilmekte sıkıntılar var.
Birinci sıkıntı ikinci çeyreğe ilişkin aylık verilerdeki yüksek oynaklık. Aylık verilerdeki açıklaması zor oynaklıklar, ikinci çeyrek verilerinin sağlıklı yorumlanması noktasında sorun oluşturuyor.
İkinci nokta geçen yılın ikinci çeyreğinde işgücü cephesinin bütün alanlarında pandeminin de etkisi ile büyük bir çöküş yaşanmış olması. Bu yılın ikinci çeyreğindeki radikal düzelmede bu baz etkisinin katkısı tayin edici düzeyde.
Geçen yılın istatistiklerinde işgücü cephesinin değişik alanlarında yaşanan çöküntünün istatistiklere yansıma uygulamasındaki sorunlar, bu yılki gelişmeyi yorumlama işini iyice çetrefilli hale sokuyor.
Örneğin geçen yılın ikinci çeyreğinde çalışma çağındaki nüfus bir yıl öncesine göre 1 milyon 79 bin kişi artmasına rağmen çalışanlar ve iş arayanların toplamından oluşan işgücü TÜİK’in hesabına göre 2 milyon 742 bin kişi azalmıştı. Bu yılın ikinci çeyreğinde de işgücü, geçen yıla göre 2 milyon 584 bin gibi radikal bir artış kaydetmiş gözüküyor.
Bu artış geçen yılın kaybını telafi etmekten bile uzak. Ayrıca bu arada nüfus da 1 milyon 158 bin kişi artmış durumda. Sonuç olarak işgücü harici nüfus geçen yıla göre 1.4 milyon azalmış gözükse de iki yıl öncesinin yaklaşık 2.4 milyon üzerinde. İstihdam ise üç yıl öncesinin yaklaşık 700 bin altında.
Bu durumda dar tanımlı işsizlik oranının bir yıl öncesine göre 1.06 puan gerilemiş olmasına ne kadar değer verebiliriz noktasında sağlıklı bir yorum yapmak pek mümkün gözükmüyor.