İşsizlik sigortasında bu alanlarda iyileştirme yapılması gerekiyor

VERGİ PORTALI
VERGİ PORTALI

Celal Özcan

İşsizlik, modern ekonomilerin kaçınılmaz bir gerçeği olmasına rağmen, bireyler ve toplumlar üzerinde ciddi sosyal, ekonomik ve psikolojik etkileri bulunmaktadır. 

İşsizliğin nedeni olarak pek çok faktör söylenebilir. Ancak, ekonomik döngüler, teknolojik gelişmeler, küreselleşme ve sektörel dönüşümler ana nedenler olarak ön plana çıkmaktadır.

İşsizliğin birey üzerindeki etkileri

İşsizlik, öncelikle bireyleri hem maddi hem de psikolojik olarak olumsuz etkilemektedir.

Maddi Zorluklar: İşsizlik, bireylerin gelir kaybına ve dolayısıyla yaşam standardının düşmesine neden olmaktadır. Kira, fatura, gıda gibi temel ihtiyaçların karşılanması zorlaşmaktadır. Bu durum, bireyleri borçlanmaya ve varsa maddi varlıklarını satmaya itmektedir.

Psikolojik Sorunlar: İşsizlik, bireylerde öz güven kaybı, depresyon, anksiyete ve sosyal izolasyon gibi psikolojik sorunlara yol açabilmektedir. İş, bireyin kimlik duygusu ve sosyal çevresiyle ilişkili olduğu için işsiz kalmak, bireyin kendine olan inancını da zedelemektedir.

Sağlık Sorunları: Uzun süreli işsizlik, bireylerin fiziksel ve zihinsel sağlığını olumsuz etkileyerek, stres, uykusuzluk, kalp hastalıkları ve bağışıklık sisteminin zayıflaması gibi sağlık sorunlarına da neden olabilmektedir.

İşsizliğin Toplum Üzerindeki Etkileri

İşsizlik, sadece bireyleri değil, aynı zamanda tüm toplumu etkileyen ciddi sonuçlar doğurmaktadır.

Ekonomik Büyümedeki Yavaşlama: İşsizlik, tüketim harcamalarının azalmasına ve yatırımların durmasına neden olarak ekonomik büyümeyi yavaşlatmaktadır.

Sosyal Gerilimler: İşsizlik, gelir eşitsizliğini artırarak sosyal gerilimleri tetikleyebilmekte, suç oranlarının artması, toplumsal huzursuzluk ve siyasi istikrarsızlık, boşanma oranlarının artması gibi sorunlara yol açabilmektedir.

İşsizlik Sigortasının Önemi 

İşsizlik sigortası, temel olarak işsiz kalan bireylere geçici bir gelir desteği sağlayarak yukarıda belirttiğimiz olumsuz etkileri azaltmayı amaçlamaktadır.

Bu çerçevede, işsizlik sigortası, işsiz kalan bireylere temel ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri asgari bir gelir sağlamak suretiyle iş arama sürecinde maddi sıkıntı yaşamamalarına katkı sağlamaktadır.

Yine, sosyal koruma anlamında, işsizlik sigortası, işsizliğin neden olduğu sosyal dışlanmayı önleyerek toplumsal dayanışmayı güçlendirmektedir.

Aynı zamanda işsizlik sigortası, işsizlerin tüketim harcamalarını destekleyerek ekonomik istikrara da katkı sağlamaktadır.

Ülkemizde işsizlik sigortasından yararlanma şartları

İşsizlik sigortası gelişmiş ülkelere kıyasla ülkemizde geç kurulmuştur. Bunun nedeni tarafların çeşitli nedenlerle (kıdem tazminatının işsizlik sigortasını ikame ettiği, iş gücü maliyetlerinin artacak olması vb)   mutabakata varamamış olmasından kaynaklanmaktadır.

Ülkemizde işsizlik sigortası,  25.08.1999 tarihli ve 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu ile sosyal güvenlik reformu altında hayata geçirilmiştir.

4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununa göre; SSK (4/a) statüsünde çalışan kişiler zorunlu işsizlik sigortası kapsamında olup, her ay maaşlarından işçi ve işveren payı olarak işsizlik sigortası primi kesilerek İş-Kur’a ödenmektedir.

Bu şekilde İş-Kur’a zorunlu işsizlik sigortası primi ödeyen kişiler işsiz kaldıklarında gerekli şartları taşımaları halinde kendilerine İş-Kur tarafından işsizlik ödeneği ödenmektedir.

İşsizlik ödeneği alabilmek için aşağıdaki şartlar aranmaktadır:

Kendi istek ve kusuru dışında işsiz kalmak,
Hizmet akdinin feshinden önceki son 120 gün içinde hizmet akdine tabi olarak çalışmış olmak,
Son üç yıl içinde en az 600 gün süre ile işsizlik sigortası primi ödemiş olmak,
Hizmet akdinin feshinden sonraki 30 gün içinde en yakın İş-Kur birimine şahsen ya da elektronik ortamda başvuru yapmak ,

Şartlarını yerine getiren kişiler işsizlik ödeneği alabilmektedir.

2024/Haziran ayı verilerine göre, İşsizlik Sigortası Fonunun menkul kıymet ve nakit varlığı yaklaşık 258 milyar liraya ulaşmış olmasına karşın, işsizlik sigortası kapsamındaki yardımlardan yararlanmak için aranılan şartların ağırlığı, ödenek tutarlarının yetersizliği, ödenek sürelerin kısalığı, ödenek hesabında bakmakla yükümlü olunan kişilerin dikkate alınmaması gibi hususlar dikkate alındığında ülkemizde yaklaşık 24 yıldır uygulanmakta olan işsizlik sigortasının sosyal koruma anlamında tam olarak işlevini yerine getirmekten uzak olduğunu söyleyebiliriz.

İşsizlik sigortasında iyileştirme yapılması gereken alanlar

Ülkemizde halen uygulanmakta olan işsizlik sigortasının sosyal koruma işlevinin artırılması için aşağıdaki konularda iyileştirme yapılması gerekmektedir.

İşsizlik sigortasının kapsamı genişletilmeli: İşsizlik sigortası kapsamına 4/a (SSK) sigortalılarının yanı sıra  4/b (Bağ-Kur) sigortalıları da dahil edilerek, özellikle esnaf ve sanatkarlar ile kriz dönemlerinde işyerini kapatmak zorunda kalan küçük işletme sahiplerine işsizlik sigortası yoluyla asgari gelir güvencesi sağlanmalıdır. Bu çerçevede, uygulaması 1 Ocak 2018’de yürürlüğe girecek iken, 1 Ocak 2025’e ertelenen “esnaf ahilik sandığı” uygulamasının bir an önce hayata geçirilmesi gerekmektedir. 

Ayrıca, işsizlik sigortası yararlanma koşullarındaki işten çıkış hallerinin kapsamı genişletilerek kendi isteği ile işsiz kalanlar, grev veya lokavt sebebiyle işini bırakmış olanlar, işveren tarafından haklı sebeplerle işten çıkartılanlara da belli oranda işsizlik sigortasından faydalanma hakkı tanınmalıdır.

İşsizlik ödeneği için gerekli olan prim gün sayısı düşürülmeli: Ülkemizde işsizlik ödeneğinden yararlanabilmek için aranılan sigortalılık süresi ve prim ödeme gün sayısı pek çok Avrupa ülkesinden yüksektir.

İşsizlik ödeneğinden yararlanabilmek için işsiz kalmadan önceki son üç yıl içinde (1080 gün) en az 600 gün işsizlik sigortası primi ödenmesi gereklidir. Diğer bir ifadeyle, son üç yılın %55’inde (600/1080=0.55) prim ödeme yükümlülüğünün yerine getirilmesi gerekmektedir. Söz konusu oran Fransa’da %15, İspanya’da 17, Almanya ve İtalya’da %50’dir.

Yapılan bir araştırmaya göre, ülkemizde işsizlik ödeneği alanların işsiz sayısına oranı yaklaşık %10 civarındadır. Bu oran, Avusturya’da %90, Belçika’da %83, Almanya’da %86, Fransa’da %60, Birleşik Krallıkta %61’dir.

Dolayısıyla, üç yıllık sigortalılık süresi içinde doldurulması gereken prim gün sayısının yüksekliği ödenekten yararlanacak kişi sayısını azalttığından, bu konuda iyileştirme yapılması gerekmektedir. 

İşsizlik ödeneğinden yararlanma süreleri artırılmalı: Şu anda, işsizlik sigortasından en fazla 10 ay yararlanılabilmektedir. Bu süre, Hollanda’da 38 ay, İspanya’da 24 ay, İsviçre’de 18 ay, Amerika’da 23 ay, Almanya’da 18 ay’dır.

Dolayısıyla, ülkemizde işe girmenin çok kolay olmadığı gerçeği dikkate alınarak işsizlik ödeneğinden yararlanma sürelerinin makul seviyeye çıkarılması gerekmektedir.

İşsizlik ödeneği tutarı ödenen prim seviyesi ile oranlı olmalı: Şu anda günlük işsizlik ödeneği, sigortalının son dört aylık sigorta prime esas kazançları (SGK matrahı) dikkate alınarak hesaplanan günlük ortalama brüt kazancının %40’ı olarak hesaplanmakta, ancak, bu şekilde hesaplanan işsizlik ödeneği miktarı, aylık asgari ücretin brüt tutarının %80’ini geçememektedir.

Aşağıda 2024 yılındaki en düşük ve en yüksek aylık işsizlik ödeneği tutarları gösterilmiştir:

İşsizlik sigortası primleri, aylık brüt asgari ücret ile aylık brüt asgari ücretin 7,5 katı arasındaki sigorta primine esas kazanç tutarı (SGK Matrahı) üzerinden ödenmesine rağmen, işsizlik ödeneğinin hesaplanmasında ortalama brüt kazancın %40’ının esas alınması ve aylık asgari ücretin brüt tutarının %80’ini geçmemek üzere üst sınır getirilmiş olması işsizlik ödeneği miktarının düşük olmasına ve işsiz kalan kişinin ihtiyaçlarını karşılamada yetersiz kalmasına yol açmaktadır.

Dolayısıyla, işsizlik ödeneğinin hesabının SGK’nın geçici iş göremezlik ödeneği hesabında olduğu gibi sigortalının son bir yıl içindeki sigorta prime esas kazanç (SGK matrahı) ortalaması dikkate alınarak hesaplanan günlük ortalama brüt kazancının 2/3’ü veya ½’si şeklinde hesaplanması gerekmektedir.

İşsizlik ödeneği tutarının hesabında geçindirmek yükümlü olunan kişiler de dikkate alınmalı: Şu andaki uygulamada işsizlik ödeneğinin hesaplamasında kişinin geçindirmekle yükümlü olduğu aile fertlerinin olup olmadığı dikkate alınmamaktadır.

Dolayısıyla, ekonomik ve sosyal gerçekler dikkate alınarak işsizlik ödeneği hesaplanmasında bekâr veya evli olma, çocuk sahibi olma gibi kriterlere göre ilave ödeme yapılarak,  sosyal korumanın tesisi için işsiz kalan kişinin geçindirmekle yükümlü olduğu tüm aile fertlerinin asgari ihtiyaçlarını karşılayabilecek düzeyde işsizlik ödeneği verilmelidir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Konaklama Vergisi ve KDV 23 Şubat 2024