İşsizlik oranı düştü, peki ya refah?
Bu hafta açıklanan istihdam verilerine göre Türkiye’de işsizlik oranı %8,4 ile tarihi düşük seviyelere gerilemiş oldu.
Peki, bu istihdam piyasası ve toplumsal refah adına neyi ifade ediyor?
Öncelikle sıkılaşan finansal koşullara rağmen istihdam artışının devam etmesi çalışanlar ve hane halkı adına olumlu bir gelişme. TÜİK verilerine göre Ocak-Mayıs döneminde istihdam %5,4 oranında arttı. Ben dahil birçok ekonomist tarafından yapılan tahminler, sıkılaşan finansal koşulların istihdam üzerindeki etkilerinin çok daha sert olacağı yönündeydi.
Öte yandan yılın ilk beş ayında istihdam artışının yüksek seyretmiş olması maalesef toplumsal refah açısında istediğimiz seviyede olduğumuzu göstermiyor.
Öncelikle Türkiye’de istihdam oranı hala çok düşük düzeylerde. Örnek vermek gerekirse Türkiye’de toplam istihdam oranı %55 ile OECD tarafından verileri yayınlanan 39 ülke grubu içerisinde en düşük orandır. Bu oranı aşağı çeken esas itibarıyla kadın istihdamının %37 ile standart dışı düşük bir oranda olmasıdır. Türkiye’de erkek istihdamının kadın istihdamının 36 puan üzerinde olmasına rağmen, erkeklerin işgücüne katılımı da yine uluslararası karşılaştırmalarda düşük kalıyor. Daha net söylemek gerekirse Türkiye’de erkeklerin istihdam oranı OECD bünyesindeki en düşük yüzde 25’lik dilimde yer alan gruptadır.
İstihdama geniş kapsamlı bakarsak, ekonomideki sorunların istihdam piyasası üzerindeki etkilerini daha net görüyoruz. Türkiye’de çalışmak isteyip çalışamayan, yeterince çalışamayan veya benzeri durumdaki kişilerin dahil edildiği atıl işgücü oranı, son bir yıl içerisinde artış göstererek %24,6 ile oldukça yüksek bir düzeye ulaşmıştır.
Ayrıca %8,4 oranındaki işsizlik oranımızın da uluslararası standartlarda hâlâ çok yüksek bir oran olduğunu gözetmemiz gerekiyor. Örnek vermek gerekirse Mayıs ayında OECD ülkelerindeki ortalama işsizlik oranı %4,9 idi. OECD ülkeleri genelinde, son iki yıldır ortalama işsizlik oranı bu düzeylerde seyrediyor.
İstihdam dışında toplumsal refahı etkileyen bir diğer önemli konu da enflasyondur. OECD tarafından yayımlanan 2024 İstihdam Görünümü Raporuna göre Türkiye’de hanelerin enerji giderlerinin hane halkı gelirine oranı adaletsiz bir şekilde artıyor. En düşük gelir düzeyine sahip yüzde 10’luk gelir dilimindeki grubun ısıtma, motor yakıtı ve elektrik gibi toplam giderlerinin hane halkı geliri içerisindeki payı yaklaşık dörtte bir gibi oldukça yüksek bir düzeydedir. Enerji giderlerindeki bu yüksek pay gıda, barınma, giyim vb alanlarda yapılması gereken zorunlu harcamalara pay bırakmıyor. Ayrıca yılın ikinci yarısında asgari ücretin sabit kalacak olması ve Temmuz ayında devreye girecek enerji ücret artışları da maalesef hane halkının durumunu asimetrik bir şekilde bozmaya devam edecektir.
Tüm bunların üzerine, yılın ikinci yarısında yavaşlaması beklenen ekonominin istihdam üzerindeki yükü de eklendiğinde, toplumsal refahı gözeten politikaların hızla iyileştirilmesi gerektiği bir kez daha ortaya çıkmaktadır.