İşsizlik değil istihdam düşüyor
Ağustos 2019 dönemi iş gücü verileri açıklanınca görsel ve yazılı basında yine sesler yükseldi. Elbette verilere olumsuz bakanların sesi mevcut koşullar nedeniyle kısıktı. Sosyal medyada sesini yükseltenler daha çoktu. Avrupa Birliği ve Kuzey Avrupa ülkeleri ile karşılaştırmalar yapıldı. Biz de biraz farklı bir şekilde bugün bunu yapacağız. Fakat çok konuşulmayan bir alana da girip, buraya nasıl gelindi, çözüm ne olabilir sorularının yanıtını başlıklar halinde de olsa vermeye çalışacağız.
Daha baştan söyleyelim, Türkiye, iş gücüne katılma oranında (İKO), hem ele aldığımız ülkeler hem de AB üyesi ülkeler içinde de en kötü durumda. AB’de iş gücüne katılma oranı yüzde 74. AB üyeleri içinde en kötü durumda olan yüzde 65.8 ile Hırvatistan olurken oran Türkiye’de yüzde 53.9. Kadınlarda İKO AB’de yüzde 68.7, bu oranda en kötü olan AB üyesi ülke ise yüzde 56.8 ile İtalya. Bu oran Türkiye’de yüzde 35.
Türkiye de işsizlik oranı yüzde 14 gibi çok yüksek oranda olsa da, AB üyesi İspanya (yüzde 14.2) ve Yunanistan’dan (yüzde 16.9) daha düşük. Fakat şunu unutmayalım, AB ortalaması yüzde 6.3. Genç işsizlik oranında ise Türkiye neredeyse AB ortalamasını ikiye katlıyor. AB ortalaması yüzde 14.5, Türkiye’de genç işsizlik oranı yüzde 28.9. Türkiye’den daha kötü durumda olan iki AB ülkesi yüzde 33.2 ile Yunanistan ve yüzde 32.7 ile İspanya. İstihdam oranı AB’de yüzde 68.6, en kötü istihdam oranına sahip AB ülkesi %54.9 ile Yunanistan. Türkiye ise AB ortalamasının ve Yunanistan’ın altında bir orana sahip (yüzde 46.3.) Türkiye bu orana yüzde 3.1’den geldi.
İstihdamda düşüş demek, bırakın istihdam yaratılmasını, istihdam edilenlerin işten çıkarıldığını göstermekte. Nitekim Ağustos 2019’da 2018’in aynı dönemine göre 789 bin kişi işten çıkarıldı. İskandinav ülkelerinde iş gücü göstergeleri AB ortalamasından daha iyi. İş gücüne katılma oranı en düşük olan ülke yüzde 77.9 ile Norveç. Ülkede bu oran kadınlar için yüzde 75.4. Bu ülkelerde içinde işsizlik oranında en kötü olanı yüzde 7.3 ile İsveç. İsveç aynı zamanda yüzde 19,7 ile genç işsizlik oranında en yüksek orana sahip olan İskandinav ülkesi.
Bu verilerden çıkan üç sonuç : Türkiye iş gücü piyasası AB ortalamalarına göre oldukça kötü durumda. İşsizlikte AB üyesi iki ülke yarışmaktayız: Yunanistan ve İspanya. İkinci sonuç Türkiye’de işten çıkarmalar devam ediyor. Üçüncü sonuç tüm ülkelerde genç işsizlik önemli bir sorun.
İşsizlik küresel krizin ülkelere kötü bir armağanı. Birçok ülke bunu aştı. Örneğin Almanya yüzde 3.1 oranında bir işsizlik oranına sahip, ki bu oran son 30 yılın en iyisi. Benzer bir yorumu ABD için de yapabiliriz. Türkiye’de kriz öncesinde işsizlik oranı yüzde 10’un üzerindeydi. Bu oranın atalet kazandığını çeşitli defalar yazmıştık. Türkiye bu noktaya nasıl geldi? Başlıklar halinde verelim.
-İzlenen büyüme modeli
-Uygulanan eğitim politikası,
- Sosyal devlet kimliğinin yitirilmesi,
-İzlenen yatırım politikası,
-İş gücü piyasasının sadece parasal araçlarla teşvik edilmesi.
Sorun nasıl çözülecek? Kosa dönemde yapılacaklar olmakla birlikte çözüm kısa sürede mümkün değil. Bunların başında asgari ücreti vergi dışı bırakarak istihdam etme maliyetinin düşürülmesi gelebilir. Böylece kısmen de olsa çalışan yoksul kimliğinden kurtulur. Oluşacak olan vergi kaybı yüksek gelir elde edenlerin vergi dilimi artırılarak, yine kentsel rant elde edenlerin servetleri vergilendirilerek telafi edilebilir. Diğer yandan istihdamın artması yatırımların, tüketimin artmasına neden olacak. Bu da yeni vergi hasılatı elde edilmesini sağlayacağı gibi devletin maliye politikasını gözden geçirmesi ve harcamalarda şeffaflık ve etkinlik kuralını getirmesi, kamunun daha çok istihdam yaratmasını sağlar.