İsrail’le ticaret politikası değişebilir
Türkiye, Netanyahu hükümetinin Gazze’de yaptıklarını en fazla eleştiren ülkeler arasında yer alıyor. Dünya, bölgeyi Hamas’tan arındırmak bahanesiyle yaşanamaz kılan ve bu süreçte yüksek sayıda masum insanı öldüren eylemle ilgili bilgi edindikçe, İsrail’in harekatına ve bunu gerçekleştiren hükümete karşı vaziyet alıyor.
Başlangıçta, beklenmeyen Hamas saldırısı karşısında binden fazla vatandaşını yitiren İsrail’e karşı yaygın bir sempati vardı. Özellikle Hamas’ın gelecekte pazarlığa konu edeceği tahmin edilen rehinelere karşı özel sempati duyuluyordu. Netanyahu da Gazze’ye askeri birlik sevk etmek konusunda destek sağlamak için kısmen bu gücün rehineleri kurtarmaya gittiğini savundu. Aradan geçen aylarda böyle bir sonuç elde edilememiştir. İsrail kuvvetleri Hamas’a boyun eğdirecekken, daha ziyade masum Filistin halkına her gün artan biçimde zarar vermişlerdir. Hamas ortalıktan kaybolmuştur ama varlığını sürdürmektedir
Şu ana kadar İsrail’e koşulsuz destek veren tek ülke olan ABD’nin tutumu bile sarsılmaya başlamıştır. Trump’ı yenmek için Biden’in mutlaka zaferle çıkması gereken bazı eyaletlerde Arap kökenli hatırı sayılır bir nüfus vardır ki, bunların endişelerinin nazarı itibara alınması gerekmektedir. Bundan daha da önemlisi, Gazze’de cereyan eden olaylar ABD’nde haber olmaya başladıktan sonra, bazı Amerikalılar başkanlarının izlediği katıksız İsrail yandaşı politikaya karşı çıkmaya başlamışlardır. Amerikan yönetiminin İsrail’I frenleme çabalarını dinleyen olmamıştır. Bay Netanyahu Amerikalıların yaptıklarını eleştirebileceklerini ama hiçbir zaman kendisini terk ederek Filistinliler safında yer almayacaklarına güvenmektedir. Ben Netanyahu’nun yerinde olsam daha önceleri her zaman İsrail’in arkasında yer alan başlıca destekçilerin bile artık desteklerini esirgediğini, İsrail’I desteklemekle, aşırı sağcı unsurların önemli rol üstlendiği Netanyahu hükümetinin siyasetini desteklemek arasında fark gözettiklerini not ederdim.
Israil’e Avrupa desteği inişli çıkışlıdır. İsrail’i ve Netanyahu hükümetini kayıtsız desteklemeyi eş tutan Almanya bir yana bırakılacak olursa, diğer Avrupa ülkeleri Filistinlilerin özlemlerine nispeten sıcak bakmaktadırlar. Eğer AB’nin izlediği ortak bir siyaset arayacak olsanız, bulamazsınız ama çoğu Avrupa ülkesi iki devletli olması gerektiği anlaşılan bir çözüme ulaşılmadığı sürece, sorunun süregeleceğini düşünmektedir.
İlginçtir ki, Gazze’de yaşamaya devam edenleri büyük mahrumiyetlere gark eden İsrail’in kendisi benzer herhangi bir mahrumiyet yaşamamaktadır. Gazze’de Filistinlilere yapılacak yardımlar o kadar çok kayda bağlanmıştır ki, yardımı olağan kanallardan göndermek konusunda İsrail’i ikna etmekte başarı sağlayamayan Amerika bile sonunda havadan paraşütle yardım paketleri atmaya yönelmiştir. Maalesef bu paketleri yakalamaya çalışan bazı Filistinliler hayatlarından olmuşlardır. Kısa süre önce, sahilde yardım taşıyan gemilerin yanaşıp yüklerini boşaltabileceği bir yer yapılması kararlaştırılmıştır. Buna karşılık son dönemde İsrail’in bir çok ülkeyle ticareti hızla artmıştır. İthal edilenler arasında sadece gıda maddeleri değil, Gazze’de kullanılacak cephaneden tutun, çimento ve dikenli tele kadar uzanan, barut ve bomba yapımında kullanılabilecek gübreyi de kapsayan kalemler bulunmaktadır.
İsrail’in ihtiyaç duyduğu mallerı tedarikiyle Türkiye’nin ne alakası var diyebilirsiniz. Ancak görülüyor ki, çok alakası var. İki ülke arasında Gazze savaşında da kullanılabilecek çok sayıda mal el değiştirmektedir. Önceleri de yapılmakla birlikte, son yerel seçim kampanyası sırasında muhalefet iktidarı İsrail’i eleştirmekte mangalda kül bırakmazken, el altından canlı bir ticari ilişkiyi de yürütmekle suçlamıştır. Muhalefet bu ticaretten söz ederken, seçmeni ikna için, hükümetin İsrail’e karşı çok eleştirel bir yaklaşım benimsemiş gözükmesi gibi samimiyetsiz bir yaklaşım sergilediğini bildirmiş, bu ülke ile çok canlı bir ticaret yapıldığı konusuna odaklanmıştır. Hükümet bir yandan bu eleştirileri görmezden gelmek, diğer yandan da ticaretin kendisinin karışmadığı özel girişimciler tarafından yapıldığını söylemek arasında gidip gelmiştir. Malların büyük kısmının da Gazze’ye gittiğini de iddia etmiştir.
Yerel seçimlerde iktidar partisi büyük oranda destek yitirmişse de, bunun Gazze ile doğrudan ilişkisi yoktur. Buna karşılık, hükümetin İsrail siyasetinin bir kısım seçmeni Yeniden Refah Partisi’ne oy vermeye sevk ederek başarısızlığa katkıda bulunduğu düşünülebilir. Kısa bir süre önce, devlet mülkiyetindeki bazı kuruluşların İsrail’e maden ihraç ettiği inkarı mümkün olmayan biçimde kanıtlanmıştır. Her ne kadar dövize yoğun ihtiyaç duysa da, birçok bakımdan kendini zayıf hisseden hükümet, şayet İsrail’le ticaret siyasetini, muhalefetin de baskısıyla, bu ülkeye dönük eleştirel siyasetiyle uyumlulaştırırsa, buna şaşmamak gerecektir.