İsrail’in Refah operasyonu; gözler Mısır’da
Gazze'de "ateşkes geliyor" beklentisi hakim olmuşken, İsrail tüm dünyanın "yapma" dediğini yaptı; Mısır sınırındaki Refah kapısının kontrolünü ele geçirdi.
Bölgeye giren sınırlı yardım bile açlık tehlikesini kapatmaya yetmiyorken, şimdi Refah sınır kapısının Filistin tarafının da İsrail'in kontrolüne geçmesi Gazze'nin tümüyle yiyeceksiz, ilaçsız, susuz kalmasının önünü açmaya aday.
Mısır'la anlaşma ihlal edildi
İsrail'in Refah sınır kapısının Gazze bölümünün kontrolünü ele geçirmesinin bir başka anlamı ise, Mısır'la 2005 yılında imzalanmış olan anlaşmanın ihlal edilmiş olması.
Mısır'la İsrail arasında 1979'da imzalanmış barış anlaşmasının bir uzantısı olan 2005 tarihli Philadelphia Anlaşması, Mısır'ın Refah sınır kapısının kendi tarafında kalan bölgesine 750 sınır muhafızı yerleştirmesini, bu muhafızların sınırda bulunan 14 kilometre uzunluğunda ve 100 metre genişliğindeki askersiz bölgede devriye gezmesini öngörüyordu. Aynı anlaşma, İsrail'in Refah sınır kapısının Filistin bölümünde hiçbir askeri unsur barındırmamasını da içeriyordu.
İsrail Başbakanı Netenyahu Ocak ayında "İsrail Philadelphia koridorunun kontrolünü geri almak zorunda" açıklaması yaptığında, Mısır hükümeti bunu 1979 Barış Anlaşması’nın ihlali olarak göreceğini açıklamıştı.
TAM DA HAMAS ATEŞKES ANLAŞMASINI KABUL ETMİŞKEN...
İsrail'in Refah sınır kapısının kontrolünü ele geçirdiği operasyon, tam da ABD, Katar ve Mısır'ın ortaklaşa hazırladıkları ateşkes anlaşmasının Hamas tarafından kabul edildiği anda geldi. Böylece İsrail, en yakın müttefiki ABD'nin bizzat müzakere ettiği anlaşmayı tanımayacağını daha en başından ortaya koymuş oldu.
Nitekim Washington'dan da İsrail'in sınır tanımayan aşırı milliyetçi hükümetine karşı sabrın taştığını gösteren işaretler de ortaya çıkmaya başladı; Amerikan üniversitelerinde katılımcısı giderek artan ve tüm ülkeye yayılan Filistin yanlısı gösterilerle uğraşan Biden yönetiminin, İsrail'e silah ve mühimmat gönderimini askıya aldığına ilişkin haberler sızıyor Amerikan basınına. Politico'da yer alan habere göre ABD, İsrail'e gönderilmesi planlanan Boeing firmasının üretimi olan iki tip akıllı silah ve mühimmatın sevkiyatı durdurdu. Bu, ABD yönetimi açısından bir ilk.
Türkiye garantörler arasında yok
Oysa ABD-Katar-Mısır'ın hazırladığı ve Hamas'ın kabul ettiği ateşkes anlaşması, bölgede barış için büyük bir umut olmuştu.
Basına da sızan anlaşma metnine göre, Gazze'de normalleşmeye üç aşamada geçilmesi öngörülüyordu; İlk aşama İsrail askerlerinin Gazze'de çekilmesi ve bölgeye yönelik ekonomik ablukaya son verilmesini içeriyordu. Buna karşılık Hamas da 7 Ekim'de esir aldığı İsrail vatandaşlarından asker olmayanların tümünü salıverecekti. İsrail'inde bu aşamada hapishanelerinde bulunan Filistinli mahkûmların bir bölümünü serbest bırakması da planlanıyordu.
İkinci aşama, tarafların tam ateşkes ilan etmelerini öngörüyordu; Bu aşama İsrail'in operasyonlar için yasak bölge ilan ettiği Gazze'nin kuzey bölgelerinin yeniden oturuma açılmasını, Hamas'ın da elindeki - İsrailli askerler dahil - tüm esirleri geri vermesini içeriyordu.
Üçüncü aşama ise, ölü esirlerin bedenleri dahil, iki tarafın da rehin tuttuğu herkesi iade etmesini öngörüyordu. Gazze'nin yeniden imarının planlamasının da başlanacağı bu aşamada, anlaşmanın uygulanması konusunda ABD, Mısır, Katar ve Birleşmiş Milletler "garantör" olmaları da planlanıyordu.
Anlaşmada Türkiye açısından dikkat çeken unsur ise, "garantörlük" meselesini ortaya atanın ilk Ankara olmasına rağmen, Türkiye için Gazze'de böyle bir rol öngörülmemiş olması. "Garantörlük" olmayınca, Gazze'nin yeniden imarında da yer almak çok zor elbette.
Ankara, iç politik hırslarla attığı yanlış adımlar nedeniyle, barış sürecinden de epey dışlanmış görünüyor...