İsrail-Filistin çatıştı, kaybeden Türkiye oldu

Zeynep GÜRCANLI
Zeynep GÜRCANLI Yedi Düvel

ABD Başkanı Joe Biden, Sisi yönetimi için esnettiği “demokrasi ve insan hakları değerleri, işbirliğinde ön şart” politikasını Erdoğan yönetimi için değiştirmedi. ABD Dışişleri Bakanı Blinken bölge ülkelerine diplomatik tura çıkarken, Ankara’ya Bakan Yardımcısını göndermeyi tercih etti. Ankara için bir başka kötü haber ise, Filistin’in yeniden inşa sürecinde Türkiye’nin adının hemen hemen hiç anılmaması. Gazze’nin yeniden inşasında aslan payını Mısır alacak gibi.

İsrail ile Filistin arasında geçen ay yaşanan çatışmalar, Ortadoğu’daki dengeleri yeniden değiştirdi. Çatışmalar sonrasında daha fazla güç kazanan ülkeler ya da liderler de oldu, siyaseten yok olmak üzereyken yeniden muhatap kabul edilen rejim ya da siyasetçiler de.

Çatışmalar, ABD Başkanı Joe Biden’ın Ortadoğu politikasındaki “önceliklerini” değiştirdi, izlediği politikalarda “esnemeler” yapmasına da neden oldu.

Çatışmaları sona erdiren ateşkesin üzerinden yaklaşık bir hafta geçti. Şimdi bilanço zamanı;

Netanyahu’nun 12 yıllık başbakanlığı bitmek üzere

İsrail’in son dönemde siyasi kaostan beslenen Başbakanı Benjamin Netanyahu yolun sonuna gelmiş görünüyor. İsrail ile Filistin arasındaki çatışmaları polise verdiği provokatif talimatlarla, Meclis’e getirdiği ırkçı sayılabilecek yasa tasarılarıyla ateşleyen Netanyahu’yu bu kez çatışma kaosu da kurtaramayacak gibi.

Siyasi yelpazede sağcı bir politikacı olan ve Netanyahu’dan daha sağda duran Naftali Benett’in, koalisyon hükümeti kurulması konusunda gelgitli bir sürecin ardından merkez sağ politikacı Lapid ile anlaştığı haberleri geliyor. Anlaşma, yeni seçimlere kadar olan dört yıllık süreçte önce iki yıl Benett’in, ardından iki yıl da Lapid’in başbakanlık yapması üzerine kurulu.

İsrail Parlamentosu Knesset’teki Arap vekiller de Netanyahu’nun Başbakan olarak ülkeyi yeniden seçime götürmesi olasılığı yerine, bu yeni koalisyonun tarafında duruyor gibiler. Bu da Netanyahu’nun siyasi ömrünün bitmesi anlamına geliyor.

Netanyahu’nun artık Washington nezdinde de çok fazla itibar görmediği de, Biden yönetiminin İsrail Cumhurbaşkanı Rivlin’i resmi ziyaret için davet etmesiyle ortaya çıktı. Oysa genelde Beyaz Saray’a ilk olarak İsrail Başbakanları davet edilirdi. Biden bu kez Netanyahu yerine Rivlin’i seçti. Üstelik Rivlin’in Cumhurbaşkanı olarak görev süresinin temmuzda dolacak olmasına rağmen. Bu durum da Biden’ın “Netanyahu’dan desteği tamamen çekmesi” olarak yorumlandı.

Sisi’nin yıldızı parladı

İsrail-Filistin çatışması, Mısır Lideri Sisi’nin ise uluslararası arenada “yıldızının parlamasına” neden oldu. Sisi, İsrail-Filistin arasında varılan ateşkesin tüm başarısını üstlendi. ABD Başkanı Joe Biden kendisini 15 gün içinde bir değil, iki kez aradı.

Oysa Biden’ın, Mısır’da süregelen anti-demokratik uygulamalar ve insan hakları ihlalleri nedeniyle, Sisi yönetimine uzak duracağı, ABD-Mısır ilişkilerinde demokrasi konusunu “ön şart” olarak ortaya koyacağı bekleniyordu. Biden ilk günlerinde izlediği bu politikayı, İsrail-Filistin çatışmalarında Mısır’ın oynadığı olumlu rol nedeniyle büyük ölçüde “esnetmiş” görünüyor.

Mahmud Abbas yeniden uluslararası “muhatap” oldu

Filistin Cumhurbaşkanı Mahmud Abbas da çatışmalar öncesinde “siyasi kariyerinin sonuna gelmiş” bir politikacı olarak görülüyordu. Ancak çatışmalarda Gazze’deki Hamas yönetiminin öne çıkması, Abbas’ı daha önce muhatap kabul etmeyen, başta Arap ülkeleri olmak üzere, uluslararası camianın fikrini değiştirdi. Hamas’ı dışlamak adına, ABD öncülüğünde “Mahmud Abbas’ın etkisinin arttırılması” için adı konulmayan bir uluslararası hareket başladı. Filistinli gazeteciler bile, çatışmalar öncesinde Abbas’ın Ramallah’daki ofisinin hiç çalmayan telefonlarının, kendisinin Biden tarafından aranmasının ardından susmaz olduğunu yazıp çizmeye başladılar. Suudi Arabistan Kralı ve BM Genel Sekreteri de aradı Abbas’ı. ABD Dışişleri Bakanı Blinken bizzat Ramallah’a gidip Abbas’la görüştü. İngiltere, Fransa , Almanya, Ürdün, Mısır Dışişleri Bakanları da Blinken’ın adımlarını izleyip, Abbas’ı ziyaret ettiler.

Türkiye krizi çözmek için çabaladı, ancak etkisiz kaldı

İsrail-Filistin çatışmaları sırasında Türkiye de hareketlendi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı’na üye ülkelerin neredeyse tümünün liderleriyle telefon görüşmeleri yaptı. Ancak Mısır’ın önce çıktığı ateşkes sürecinde, Türkiye’nin çabaları etkisiz kaldı.

İsrail’le olan gerginlik yüzünden, Türk Dışişleri Bakanı değil Tel Aviv’e gidip İsrailli yetkililerle görüşmek, Ramallah’a gidip, Abbas’ın kapısını bile çalamadı.

ABD Başkanı Joe Biden, İsrail-Filistin çatışma süreci nedeniyle Sisi yönetimi için esnettiği “demokrasi ve insan hakları değerleri, işbirliğinde ön şart” politikasını Erdoğan yönetimi için değiştirmedi. ABD Dışişleri Bakanı Blinken bölge ülkelerine diplomatik tura çıkarken, Ankara’ya Bakan Yardımcısını göndermeyi tercih etti. Üstelik gelen ABD Başkan Yardımcısı Sherman da en çok insan haklarından, kısıtlanan kişisel özgürlüklerden, demokrasiden bahsetti Ankara ve İstanbul temasları sırasında.

Ankara için bir başka kötü haber ise, Filistin’in yeniden inşa sürecinde Türkiye’nin adının hemen hemen hiç anılmaması. ABD öncülüğünde, İsrail saldırıları sonucunda altyapısı çöken, hastaneleri, ticaret merkezleri vurulan Gazze için bir yeniden inşa seferberliği başlatılıyor. Aslan payını Mısır alacak gibi. Nitekim Ankara’ya gelmeyip, Kahire’ye giden ABD Dışişleri Bakanı Blinken de tüm temaslarında “Mısır’ın Gazze’nin yeniden inşasında oynayacağı kilit role” vurgu yaptı.

Sonuç ne yazık ki Türkiye açısından olumsuz;

Ülkede ekonomik krizle boğuşan Türkiye, AK Parti hükümetinin izlediği hamasi dış politika nedeniyle uluslararası alandaki etkisini de,  krizlerden çıkacak olasılıkları değerlendirme yeteneğini de gün be gün kaybetmekte.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
İki kritik tarih 21 Ekim 2024