İSO sürdürülebilir sanayi için 5 odak noktası belirledi

Didem Eryar ÜNLÜ
Didem Eryar ÜNLÜ YAKIN PLAN

İstanbul Sanayi Odası Eylül ayında sürdürülebilirlik vizyonunu, “Sanayi şirketlerimizin, küresel değer zincirinde yüksek katma değer üretmelerine ve rekabetçi sürdürülebilirlik yetkinliklerini artırmalarına destek olmak” şeklinde güncelledi.

İSO, bu vizyon doğrultusunda sürdürülebilirlik çalışmaları beş tematik alana odaklıyor. Bu beş alan; İklim değişikliği ve sürdürülebilir sanayi; döngüsel ekonomi, işin geleceği, güvenli çalışma ortamı ve sürdürülebilir finans olarak sıralanıyor. İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan ile, İSO’nun sürdürülebilirlik vizyonu ve sanayi sektöründe yaşanması gereken dönüşüm üzerine konuştuk:

2021 sürdürülebilirlik adına önemli bir dönüm noktası oldu

“İstanbul Sanayi Odası, 90’lı yıllarda, Türkiye'de henüz daha çevre bilinci çok güçlü oluşmadığı dönemlerde, Çevre Şubesi’ni kurarak bu konuda zaten farklı duruşunu ortaya koymuştu. Geçtiğimiz yılın gündemi ise; pandemiyle birlikte yaşamak, pandemiyle birlikte çalışmak, pandeminin üstünden gelmek boyutlu bir gündemdi. Yılın sonlarına doğru artık pandemi gerçeğine biraz daha alışıp bağışıklık kazandıktan sonra, bizi orta vadede bekleyen en önemli konunun biraz fırsat, ama daha büyük boyutlu tehdit olması ve sanayinin bu tür büyük değişimlerde en yoğun etkilenen ve en güçlü sorumluluğu alması gereken sektör olması sebebiyle harekete geçtik. 2021 yılını sürdürülebilirlikte farkındalık oluşturabilmek adına bir dönem başlangıcı olarak gördük. Öncelikle organizasyon yapımızda bir değişim yaptık. İstanbul Sanayi Odası’nda Sürdürülebilirlik Şubesi adı altında bağımsız bölüm kurduk. Bu bölümün en büyük özelliği sadece tekil olarak çalışmak yanında, diğer tüm şubelerimizle de entegre olabilecek katılımcı bir çalışma modelini hayata geçirmek oldu. Sürdürülebilirliği sadece kendi içinde bir konu olarak ele almak son derece yanlış. Sürdürülebilirlik; insan, finans, dış ticaret hatta kapasite raporlarına kadar hayatımızın her alanına girecek.”

Toplumda farkındalık yaratma sorumluluğumuz var

“İklim değişikliği ve sürdürülebilir sanayi; döngüsel ekonomi, işin geleceği, güvenli çalışma ortamı ve sürdürülebilir finans olmak üzere beş odak alanı belirledik. Burada en önemli konu farkındalık yaratmak. Sektörlerin tümüne bu farkındalığı mümkün odluğu kadar güçlü bir şekilde ulaştırmak. Toplumda bu farkındalığı yaratmak konusunda sorumluluğumuz olduğunu düşünüyoruz. Her ne kadar 21 bin üyemiz bizim için bir etki alanı yaratabilecek bir derinlik sağlasa da, toplum nezdinde de böylesi hayati bir konuda İstanbul Sanayi Odası’nın yaratmış olduğu farklı çalışmaların bir yerlere dokunacağına inanıyorum. Tabii ki öncelikli konu, sanayicilerimizde, bu sürecin kendi hayatlarını ne kadar değiştirebileceğine dair bilgi birikimini oluşturmak. Bunu yaparken her sektörün hazırlık devrelerinde yapacaklarıyla ilgili eğitimleri, seminerleri, danışmanlığı sağlamayı hedefl iyoruz. Sektörel bazlı hazırlık kitapçıkları çıkarıyoruz. Tekstil sektörü başladık, bunu metal, gıda olmak üzere diğer sektörler takip edecek. Sanayi Odası’nın en önemli gücü Türkiye'de var olan bütün sanayi kollarına dokunuyor olması ve hepsinden temsil gücünün bulunması.”

Büyük şirketler, tedarik zincirinin evriminde önemli bir role sahip

“Bu süreçte büyük şirketlerin öncü olması son derece kıymetli, çünkü artık bu büyük şirketlerin her biri küçük ve orta boy tedarikçilerle dokunuyor. Bugün büyük bir şirketle çalışmak, bir KOBİ için hem önemli bir pazar fırsatı, hem de geleceğe dönük kendini geliştirmek, değiştirmek ve vizyon almak için büyük bir imkân doğuruyor. Tedarik zincirinin nitelikli ve kaliteli boyutta bir evrim geçirmesinin de en önemli noktası burası. Bunun en iyi örneklerinden biri otomotiv. Türkiye'de otomotiv sanayinin global boyuta gelmesi, konusuna hakim ve çıkabilme gücünü gösteren yan sanayicilerden kaynaklanıyor. Tekstilde güçlü alıcılarla çalışan tekstil firmalarımızın kendilerini nasıl geliştirdiğini görüyoruz. Bu konuda almış oldukları rolün, rekabete uyum sağlayabilmek için en önemli ve en kritik nokta olduğu düşüncesindeyim. Biz de İstanbul Sanayi Odası olarak bu konuda rehberlik görevi sunmaya gayret edeceğiz.”

Paris Anlaşması’nı geciktirmemizin anlatılabilir bir tarafı kalmamıştı

“Bu dönüşümü tamamlayacak en önemli nokta tüketicinin bu konudaki bilinci. Yaşadığımız her türlü doğa olayı, bulaşıcı hastalıklar, özellikle gençler nezdindeki bu konudaki hassasiyet bizleri çok farklı bir evreye getirtecek düşüncesindeyim ben. Türkiye'ye baktığımızda ise, mevcut gündemimizdeki farklı stresler, bu konuya tamamen odaklanabilmemizi engelliyor. Çok güçlü bir akımın başladığını veya çok güçlü bir farkındalığın başladığını söylemek için erken, ama şunu da sevinerek söyleyeyim: İlgiyi artırmayı dair umutlar çok. Yapılan işlerin çevresel boyutları konuşuldukça, özellikle yurt dışı iş yapanlarda bu konunun önemi ve hassasiyeti artmaya başladıkça, bu farkındalık da adım adım andırıyor.

Paris İklim Anlaşması’nın Meclis gündemine gelecek olması çok önemli bir adım. Bu işi geciktirmenin anlatılabilir tarafı kalmamıştı dünyaya. Bu işin bir daha geri dönülmeyecek bir noktaya doğru gittiği daha güçlü bir şekilde anlaşılacak. Bu konunun geleceğimizin en önemli konusu olduğuna dair herkes kendi bulunduğu ortamda bir hedef oluşturursa, siyasetin de er veya bu tablo içerisinde rol alması kaçınılmaz.”

Zamanı doğru değerlendiremezsek karşımıza çıkacak olan fatura belli

“Yeşil Mutabakat, yeni bir ticari bariyer boyutu getiriyor. Zaten rekabet noktasında dönem dönem farklı standartlardan veya farklı engellerden mustarip olduğumuz bir dünya ticareti var. Doğru iş yapmazsak karşımızda rekabetimizi olumsuz yönde engelleyebilecek ve bizi belli sektörlerde pazarın dışına atabilme riski de olan bir gerçekle karşı karşıyayız. Bunu ciddiye almak lazım. Zaman hızlı geçiyor. Zamanı eğer doğru değerlendiremezsek, karşımıza çıkacak olan fatura belli. Başta kamu olmak üzere, bu konudaki farkındalığı ve risk boyutunu çok iyi hesaba katmak lazım.”

Dünyadaki finansmanın rengi değişiyor

“Bu değişimin yatırımlara, o yatırımların da tabii bir finansmana ihtiyacı var. Dünyada bu işe akan çok güçlü bir sermaye var, çok güçlü bir finansman var. Türk bankaları da bu konuda finansman projeleri, tematik finansman programlarını gündemlerine almaya başladılar. Adeta bir ihtisas bankacılığı modeline dönüşür gibi, gerek kamu bankalarımızdan gerekse özel bankalarımızdan farklı kaynak bulma ve bu kaynakları doğru yatırımlara, doğru projelere, doğru ihtiyaç sahiplerine kaydırabilme adına güçlü çalışmalar var. Biz mümkün olduğu kadar finansmanın bulunması adına üyelerimize danışmanlık yapabilme ve bu konudaki eğitimlerimizi artırma noktasında bir görev
üstleneceğiz, ama tabii kamunun da farklı bir teşvik modeli geliştirmek adına bir paradigma değiştirmesi son derece önemli. Sektörler bu değişim sürecinde teşvik ihtiyacını da kesinlikle hissedecekler. Tüm finansman ihtiyaçlarında en önemli reyting noktasının sürdürülebilirlik olacağı konusunda sanayicilerimizi bilinçlendirilmek için uyarılarımızı yapıyoruz. Benim kullandığım bir söylem var. Çok yakın bir gelecekte, bankadan krediyi alırken kullandığınız gelir tablosu ve bilançodan çok belki de karbon ayak iziniz, yeşile vermiş olduğunuz değer, yaptığınız yatırımlar, ürettiğiniz ürünler çok daha kıymetli olacak. Dünyadaki finansmanın rengi değişiyor. Bugün finans kaynakları, yeşili önemseyen, yarının dünyasında benim çocuğuma, torunuma yaşanabilir bir dünya bırakabilecek olan işlere yöneliyor. Elde ettiğimiz kar ve kazançtan daha öte, ürettiğiniz ürünün üç nesil, beş nesil sonraki insanlarımızın, gençlerimizin, çocuklarımızın dünyasına bırakacağı olumlu veya olumsuz iz dikkate alınıyor. Para, bir nitelik mecrası değiştirme noktasına gidiyor.”

Sanayide özgüven artışı var

“Sanayide geçtiğimiz senenin son döneminden başlayarak artan bir özgüven artışı var. Özellikle ihracat tarafında Türkiye'ye, Türkiye'nin tedarik gücüne dönük ilgi birçok sektörümüzde sanayiye bakış açısının daha bir pozitif enerjiye dönmesine ciddi anlamda katkı sağladı. Rakamlar da, yeni yatırım arzu ve gayretleri de bunu gösteriyor. Yaşadığımız bu hassas dönemde sanayinin yaratmış olduğu istihdam, ve vergi gibi farklı değerler, Türkiye’nin lokomotif ve asıl omurga sektörü olan sanayi sektörüne yönelik bakış açısını pozitif bir boyuta getirdi. Bu rüzgârı yi değerlendirmemiz lazım. Ama değerlendirirken tabii ki hedefl eri bir kaynak israfına değil, önümüzdeki süreçte rekabet edebileceğimiz doğru işlere yönlendirmemiz lazım. Biz heyecanlı bir toplumuz. O heyecan bazen bizi çok hızlı, kaynaklarımızı doğru kullanmadığımız israfl ara yönlendirebiliyor. Bu nedenle rekabet edebilecek hedefl er iyi saptanabilirse, daha nitelikli ve daha değerli bir pazar gücü yaratabiliriz. Planların ve programların doğru danışmanlarla, doğru akılla, daha sakin ve güçlü projeksiyonlarla yapılması gereken bir dönem gelecek. Türkiye bugün çimento da satabiliyor, otomotiv de satabiliyor, kimyasal ürün de satabiliyor, savunma sanayii ürünü de satabiliyor. Bütün mesele teknolojiyi doğru kullanmak ve birim maliyetinizi en aza düşürüp satarken en yüksek birim
fiyata satabilmek.”

İSO, sürdürülebilir sanayi dönüşümüne liderlik ediyor

● İSO Sürdürülebilirlik Platformu: Sürdürülebilirlik alanında yürütülecek faaliyetler için stratejik öneriler geliştirmeyi ve sürdürülebilirlik ile ilgili tarafl arı bir araya getirerek sinerji yaratmayı amaçlıyor.

● İSO Yeşil Gündem Sohbetleri: Türk sanayisinin küresel iklim değişikliği ve uluslararası ticarette dönüşen beklentilere uyum sağlaması ve yüksek katma değer üretmesi amacıyla farlı konularda paneller düzenliyor.

● İSO Yeşil Blog: Dijital yayın platformu İSO Yeşil Blog, sürdürülebilirlik vizyonu doğrultusunda sanayiciye rehberlik etmeyi; sürdürülebilir sanayi başta olmak üzere temiz teknolojiler, enerji ve kaynak verimliliği, sürdürülebilir kalkınma ve yenilikçi iş modelleri gibi konularda güncel ve sanayicilere yol gösterici içeriklerin adresi olmak hedefl iyor.

● İSO Karbon Ayak İzi Danışmanlığı Projesi: Sürdürülebilirlik altındaki beş tematik alandan biri olan “İklim Değişikliği ve Sürdürülebilir Sanayi" kapsamında yürütülen çalışmalardan biri olan proje, düşük karbonlu ekonomiye geçiş sürecinde önemli bir adım olan kurumsal sera gazı envanterinin hesaplanması ve raporlanması konusunda üye üyelerine destek oluyor.

● İSO Sürdürülebilir Girişimcilik Çalışmaları: 2015 yılından bu yana geleceğin sanayicilerini ödüllendirmek üzere İTÜ Arı Teknokent iş birliğinde gerçekleştirilen İTÜ Çekirdek’te 2021 yılında sürdürülebilirlik konusundaki girişimler destekleniyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar