İşletme ihracatının önündeki engel
Dostumuz heyecanlı bir girişimci, sanayici ve soruyor…
Sizce bir işletmenin ihracat yapabilmesinin önündeki en büyük engel nedir?
Buna kaç tane cevap verilebilir derseniz size cevabım, “Sayısını bilemem”olur dedim.
Her ne kadar sayısını bilemesek de bildiklerimizin birazını yazalım…
- Kalite yetersizliği
- İhracatın kurallarını bilmemek
- Finansman yetersizliği ve finansmana erişim zorlukları
- Pazar araştırmalarını doğru yapamamak
- Nitelikli eleman eksikliği
- İşletmede yabancı dil bilen personel eksikliği
- İhracat için yeterli kapasite olmaması
- Maliyetlerin yüksek olması
- Girdi fiyatlarının yüksekliği
Bu listenin bir dokun bin ahh dinle sohbetinin kapısını açacağından eminim de yerim dar.
Öte yandan pek akıllarımıza gelmeyen veya akıl süzgecine takılmayan bir unsur var ki bendeniz onu pek önemsiyorum.
Nedir bu derseniz, “Hayal kurmak” derim.
Ne ilgisi var demeyin…
Bugünün hayalleri, yarının gerçeklerini şekillendirir…
Özellikle, erişilebilecek hayaller kurmak önemlidir.
“Olmayacak duaya âmin denmez” denilir değil mi?
Biz de buradan hareketle, hayallerimizi bulutlar arasına değil gerçeklerin yanına yerleştirelim.
Yıllar önce sanayici bir dostumuz, kendi sektöründe önemli bir makinanın üretimini yapan Batılı firmaya müşteri olmuş. Doğal olarak sahibine yaptığı teklif hemen reddedilmiş.
Ancak bugün, bu dostumuz o batılı işletmenin sahibi ve kurucusu olan kişi de işletme müdürü.
İhracatı hiç olmayan başka bir dostumuza yurtdışı fuarlara katılıp üretimini olası alıcılara göstermesini önermiştim. O da fason üretim yapanlarla kalite sorunu ve kendi içerisinde de kapasite sıkıntısı yaşadığını belirterek, kapasite artırımı için kendi yatırımlarını yaptıktan sonra ihracat işine gireceğini söylemişti.
Bugün altmıştan fazla ülkeye ihracatı var ve hatta satışlarının çoğunluğu yurtdışı pazarlara.
Hayal ettiler, hedef koydular, olasılıkları değerlendirdiler ve başarıyı yakaladılar.
Sizlere böyle sayısız örnek verebilirim…
Neden “Hayal” dedim biliyor musunuz?
Bugün hayal edip, yarın o hayallerinizin gerçekleşmesi için çabaladığınızda önünüze çıkabilecek engelleri düşünün.
O engelleri, olası farklı senaryolara bağlı olarak aşmanın yollarını da düşünün.
Hele buranın Türkiye olduğunu düşünürseniz, senaryoların ne kadar farklı ve ne kadar beklenmedik olabileceğini de göz önüne almamız gereklidir, iki kere düşünün.
Bu anlattıklarıma benzer durumlar için ABD ordusu tarafından geliştirilen VUCA sistemine daha önceleri değinmiş ve internette bilgi bulunabileceğini belirtmiştim.
Aslına bakarsanız işin özünde “Planla, uygula, kontrol et” mantığı yatıyor.
Bunu yapabildiğimiz takdirde, fırtınadan daha az etkilenmeye ya da kaçmaya çalışan gemi kaptanının yaptığı gibi, duruma bağlı olarak, farklı rotalara dümen kırma kararının hemen verebiliriz.
Çünkü olması muhtemel senaryolar için farklı çözümleri düşünmüş ve bunlara göre zihinsel hazırlık yapmış olacağız.
Öte yandan gösterdiği her çabaya karşın sorun yaşayıp çözemeyenleri de yermemek gerek derim.
Bu sohbetin özüne bakarsanız “Planlamayı başaramayan, başarısızlığı planlar” görünür.