İşleri yoğun diye müşteriyi mağdur eden pişman olacak

Vahap MUNYAR
Vahap MUNYAR İŞ DÜNYASINDA DİYALOG

ÖĞRENCİLİK yıllarımdan bir arkadaşım, 7-8 ay önce aradı:

-        Bodrum’un şirin koylarından birinde bir arkadaşımla birlikte ikiz ev alıyorum. Temmuz 2021’de teslim edilecek.

Evlerin teslim tarihi yaklaşırken arkadaşının evini de dahil edip, Türkiye’nin önde gelen mobilya şirketlerinden birine yatak odası, oturma grubu, yemek masası gibi siparişler verdi:

-        Şirketin yönetim kurulu başkanı ile çok iyi tanışıyoruz. Bir miktar da indirim yapacaklar. Temmuz ayının ilk yarısında mobilyalarımızı teslim edecekler.

Mobilya şirketinin patronunu tanıdığı için içi rahat, 2-3 ay önceden sipariş ettiği mobilyanın zamanında teslimini beklemeye koyuldu.

Sipariş edilen mobilyaların bir bölümü Kurban Bayramı öncesi söz konusu iki eve de ulaştı. Evlerden birinde örneğin gardrop eksik çıktı. Şirketin ilgili biriminden bağlantıda oldukları kişi arandı, şu yanıt verildi:

-        Efendim lojistik firmasındaki arkadaşlar yükleme sırasında sizin gardrobu maalesef parçalamış. Fabrikaya yeniden sipariş verdik.

Arkadaşlar gardrobun ne zaman kendilerine ulaşabileceğini sordu, ucu açık yanı aldı:

-        Bayramdan sonra…

Teslim edilen oturma grubunun ayakları monte edilirken lojistik firması elemanları fotoğraf çekip alttaki astarı gösterdi:

-        Oturma grubunun altındaki astarda yırtık var. Onun fotoğrafını mobilya firmasına gönderiyoruz. İlk fırsatta yeni astar getirip burada değiştirirler.

Müşteri oturma grubunun teslimi sırasında daha önce kendilerine ulaşan yatakla ilgili sıkıntıyı dile getirdi:

-        Yatağın tahtaları büyük kesilmiş, yerine oturmuyor.

Lojistik firması görevlileri topu doğal olarak mobilya firmasına attı:

-        O bizim işimiz değil. Mobilya firmasına bildirin.

Müşteri her gördüğü sorunu mobilya firmasındaki muhataplarına bildirdikçe aynı yanıtla karşılaştı:

-        Bayramdan sonra ona da bakarız…

Derken televizyon dolabının arkasında badana rötuşu gerekti. Dolap yerinden oynatılınca kapakların ve çekmecelerin birbirine takıldığı ortaya çıktı. Çekmecelerin birini yerinden çıkarınca, montajın hatalı yapıldığı anlaşıldı.

Televizyon dolabındaki hatayı fark ettikleri gün Kurban Bayramı arifesiydi. Artık mobilya firmasındaki muhatap da ulaşılmaz olmuştu.

Mobilya firmasının yönetim kurulu başkanını tanımak, arkadaşım ve ikiz ev komşusuna belki fiyat açısından bir miktar avantaj sağlamıştı.

Ancak, ürünlerin söz verilen tarihte eksik tesliminden, ulaşan parçaların hemen tamamının kusurlu oluşuna kadar sorun yaşadılar.

Bu durumu geçen akşam İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclis Başkan Vekili Serdar Urfalılar’ın Aspat’taki (Akyarlar-Bodrum) evinde sohbet ettiğimiz İstanbul Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği (İDDMİB) Başkanı Tahsin Öztiryaki’ye anlattım:

-        Türkiye’deki hatırlı müşterisini bile mağdur eden mobilyacının ihracat pazarlarında başarılı olması mümkün mü?

Öztiryaki, benzeri sıkıntıları ihracatta başarılı olan bir başka mobilya markasıyla yaşadıklarını aktarıp, ekledi:

-        Karım firmayla uğraşacaktı, ben engel oldum. Maalesef yoğun dönemlerde böyle olumsuzluklar yaşanıyor.

İşlerin yoğun olduğu dönemde müşteriyi mağdur eden firmalar, bugünleri arayacakları günlerin de çok uzakta olmadığının farkında mı acaba?

Lojistikçiler hava atıyor, elemanlar ürünleri zedeliyor

TÜRKİYE’deki nakliye şirketlerinin önde gelenleri evrilip “lojistik” sınıfına geçmeye başladığında her görüştüğüm şirket sahibi yaptıkları işin önemini şöyle anlattı:

  • Diyelim ki otomotiv sektöründe ana sanayiden bir firmaya hizmet veriyoruz. İthal edilenler dahil yan sanayi ürünlerinin tedariğinden aracının ihracat pazarındaki adresine ulaşmasına kadar her aşamasında biz varız.
  • Diyelim ki ilaç şirketine hizmet veriyoruz. İthal edilen ilaçların barkod işini lojistik merkezlerimizde biz tamamlıyoruz. Bunun için barkod hatları kuruyoruz.

Bu örnekleri dinledikçe nakliye şirketlerinin “lojistik” sınıfına atladığına ikna olmuştum. Ancak, arkadaşımın ve ikiz ev komşusunun mobilya lojistiğinde yaşadığı sıkıntıyı görünce hayal kırıklığına uğradım.

Demek ki lojistik sektöründe işler önde gelen şirket sahiplerinin hava attığı kadar iyi yürümüyormuş…

Temizlik şirketi pencere fazla diye ücretini katladı

TAKSİM’deki Gezi Cafe’nin ve Balat’taki Agora Meyhanesi’nin sahibi mimar Hakan Kıran, 15 gün kadar önce Bodrum’da Marina’nın hemen karşısındaki ara sokaklardan birinde Agora’yı açtı.

Servet Yıldırım’la birlikte Bodrum Agora Meyhanesi’ne uğradık, Hakan Kıran’la sohbet ettik. Kıran, Bodrum’da çalışacak eleman, iş yaptıracak insan bulma konusundaki sıkıntılardan söz etti:

-        Bir temizlik şirketine mekanın videosunu çekip gönderdim. Ölçülerini de ilettim. 6 elemanla gelip temizliği yapabileceklerini söylediler.

Şirketin yöneticisinin iş yapacakları gün kendisini aradığını belirtti:

-        “Sizin mekanı temizlemeye 3 kişi geliyoruz” dedi.

Ardından ekledi:

-        Daha mekana girer girmez, “Abi burada pencere sayısı fazlaymış. Bize bu kadar pencere olduğunu söylemedin” dedi. Ben de kendisine tavandaki camlar dahil her tarafın videoda göründüğünü bildirdim.

Videoda mekanın her noktasının ayrıntılı şekilde göründüğünü kaydetti:

-        Temizlik şirketi pencere sayısını bahane edip ücretini katlamalı istedi. Ben de kabul etmedim. Temizlik işini kendi elemanlarımla hallettim mecburen.

Bodrum Agora’da çalışanları işaret etti:

-        Bu arkadaşların tamamını İstanbul’dan getirdim. Bodrum’da birini işe almaya kalktığında bir başka mekan sahibi, “Orada aldığının şu kadar fazlasına bize gel” deyip elemanı ayartıyor.

Sonra şu bilgiyi verdi:

-        Agora’yı Bodrum’a sezonluk değil, 12 ay açık kalacak şekilde getirdik.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar