İşkolik olmakla övünülür mü?

Serbest Kürsü
Serbest Kürsü

TUNÇ DİPTAŞ

[email protected]

Amerika’da ve Türkiye’de kendi kurumlarında üst düzeyde çalışan, yöneticilik yapan başarılı insanların oluşturduğu bir grupla bir araya geldim geçen hafta.

Herkes kendini tanıttı ve iş dünyasında olup bitenlerle ilgili görüşlerini paylaştı. Ben de her zamanki alışkanlığımla sorular sorarak onları anlamaya, tanımaya çalıştım.

Grupta bulunan hemen herkesin kendini anlatırken söylediği bir söz aklıma takıldı:

“Ben bir işkoliğim.”

Bu sözü söylerken yüzlerine baktım ve hislerini anlamaya çalıştım.

Bu durumu nasıl değiştirebileceklerine dair görüş ve destek almak isteyeceklerini düşünürken tam tersi oldu. İşkolik olmaktan gururluydular. Şaşırdım…

Aklıma şu sorular geldi: Başarılı birisi olmak için işkolik mi olmak gerekir?

İşkolik olmak ulaşılması zor, önemli bir mertebe midir? Bir insan işkolik olmakla neden övünür?

İnsanın ihtiyacı...

Her insan kendini önemli ve özel hissetme ihtiyacı içerisindedir. Kimisi konusunda uzman olarak, insanların hayatına değer katarak kimisi son model spor araba satın alarak, Versace, Gucci marka giyinerek, kimisi etrafındakilere sinirlenip güç gösterisi yaparak, başarılarından övünerek kendisinin önemli olduğunu göstermek ister. Kimisi de işkolik olduğunu söyleyerek yapar bunu.

İşkolikler hiç durmadan çalışarak, hayatı kontrol etmeye çalışıp kendilerini özel hissederler.

Aslında kendini önemli hissetmek istemesinin altında daha derin bir istek vardır. Önemli oldukça daha çok sevileceğine, daha çok saygı göreceğine inanır. Ancak gerçek böyle değildir. İşkolik olmanın bir bedeli vardır.

Sevilmenin en doğru yolunun sevgi vermek olduğunu unutur işkolikler. Ailesini, sevdiklerini bu yüzden yavaşça kaybederler. Etrafında bulunan kaliteli insanların bir bir azaldığını fark etmezler.

Tıpkı alkol ve uyuşturucu bağımlısı gibi davranırlar. Sürekli olarak gözleri telefonda, akılları yarım kalan işlerindedir. Bu yüzden anın güzelliklerini, küçük mutlulukları ıskalarlar.

Hobilerinden yavaş yavaş vazgeçerler. Yaşam zevkinin yerini çalışmak ve daha fazla çalışmak alır.

Hayatın akışı yerine kendi akışlarını dayatırlar. İstekleri istedikleri zamanda gerçekleşmeyince bunalıp etrafa kızarlar.

Aşırı kontrol ve mükemmeliyetçilik peşindedirler. Bu duyguların peşinde koştukça yorulup stres olurlar.

Sürekli stres altında olmak, insanı sağlığından eder. Sağlıklı olmadıkça verim ve yaratıcılık azalır.

Yeni dünyanın rekabetçi ortamı

Başarının sadece rakamlarla ölçüldüğü, maddiyatla değerlendirildiği bir dünyada yaşadığımızı kabul ediyorum.

Değişen iş yapış biçimlerinin, sürekli gelişme ihtiyacının, acımasız rekabet ortamının, artan hedef baskısının insanı daha fazla çalışmaya ittiğinin de farkındayım.

Çok para sahibi olmanın birçok kapıyı açtığını da biliyorum. Ancak hayat sadece tek bir alanda başarılı olmaktan ibaret değildir.

Hayatın amacı sağlıklı ve mutlu bir yaşam oluşturmak ise sürekli çalışmak israf demektir.

Peki, bilim bu konuya nasıl yaklaşıyor?

Daha uzun ve mutlu yaşamanın sırrı

Harvard Üniversitesi’nde yapılan ve 75 yıldır süregelen muhteşem bir araştırma var.

Araştırmanın hedefi insanların daha uzun ve mutlu yaşamasını sağlayacak en önemli faktörü bulmak. İnsanın daha uzun ve mutlu yaşamasını sağlayan nedir?

Çok para sahibi olmak mı? Her gün egzersiz yapmak mı? Kariyerinde başarılı olmak mı? Sağlıklı yemek yemek mi?

Araştırmaya farklı yaş ve etnik gruplardan 724 kişi katılmış. 75 yıl boyunca deneklere sorular sorulmuş. Sadece anket yapmakla kalmayıp denekleri evlerinde ziyaret etmişler. Sağlık durumlarını ölçmek için kan testi yapmışlar. Beyin dalgalarını ölçmüşler.

Denekler arasında fabrika işçileri, doktorlar, avukatlar var. İlginç olan Amerika başkanı John F. Kennedy de bu araştırmaya katılmış.

Zaman içerisinde bazıları depresyona girip alkolik olmuş. Bazıları şirketlerde başarılı yönetici haline gelmiş ya da başarısız bir kariyer edinmiş. Sadece 24 kişi hala sorulara cevap verip, testlere katılıyor.

75 yıllık çalışmanın sonucunu araştırmanın direktörü Dr. Waldinger şöyle açıklıyor:

İnsanların daha uzun ve mutlu yaşamasını sağlayan en önemli faktör, kaliteli ilişkiler kurmasıdır.

Bu araştırmayla kaliteli ve sevgi dolu ilişkiler kurup bu ilişkileri her gün büyüten kişilerin daha uzun ve mutlu yaşadıkları kanıtlanmış oldu.

Gerçek buysa ne yapmalı?

Bilgisayar başından ayrılıp var olan ilişkileri beslemenin, geliştirmenin vaktidir.

Telefonu evde bırakıp yeni ilişkiler kurmak gerekir.

Gün, aklımızı işimizden uzaklaştırıp ruhumuzu zenginleştirecek birliktelikler oluşturmak günüdür.

Mutlu ve huzurlu bir yaşamınız yoksa çok para kazanmış olmanın da başarının, unvanın ve şöhretin de anlamı yoktur.

Yaşarken ölmemek için kaliteli ilişkiler kurmanın, büyütmenin zamanıdır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar