İş Sanat ile “Antik Sahne”de

Faruk ŞÜYÜN
Faruk ŞÜYÜN ODAK

Yıllar yıllar önceydi Troya antik kentinde özel bir davetli grubuna Göngör Dilmen’in onun için kaleme aldığı “Ben Anadolu”yu sahnelemişti Yıldız Kenter. Bizleri sanki bir zaman makinesinde binlerce yıl öncesine bir yolculuğa çıkarmış, Ana Tanrıça Kibele’nin doğduğu zamanlara götürmüş, o günden bugüne Anadolu’da yaşamış kimi kadınların hikâyelerini muhteşem oyunculuğuyla canlandırmıştı. Onlar, Anadolu’yu Anadolu yapan kadınlardı: Yaratıcı, barış yanlısı, mücadeleci, hiç yılmayan, özgürlükçü kadınlar. Oyunda anlatılan, onların öyküleriydi.

Trajediden güldürüye mitolojik çağlardan, Kurtuluş Savaşı’na kadar kadınlarına hikâyesiydi. Kimler vardı onların arasında? Kibele, Puduhepa, Niobe, Artemis, Theodora, Nilüfer Hatun bunlardan sadece altısı. Anadolu kadını geçmişten günümüze sanat ve bilimin de aralarında olduğu birçok alanda üretmeye ve yaratmaya devam ediyor. O yüzden Anadolu kadınları, onlar için yapılan her şey çok kıymetli.

Seneler seneler sonra “Ben Anadolu”yu geçtiğimiz günlerde yine bir antik sahnede, bu kez İş Sanat’ın “Antik Sahne” isimli yeni programının ilk etkinliği olarak izledim. Antalya’nın Kaş ilçesindeki Patara antik kentinde Likya Birliği Meclis Binası’ndaydık. Yıldız Kenter ile bütünleşmiş bu şahane oyun için öğrencisi Ayça Bingöl sahnedeydi. Hiç ara vermeden 75 dakika boyunca orada kaldı, oyundaki 16 farklı kadını tek başına ustalıkla yorumladı.

Sahnede tek başına olmak kolay değildir. Partneriniz olmadığından seyirci dışında enerji alışverişinde bulunacağınız kimseniz yoktur. Ayça Bingöl bunu da çok iyi başardı ve her kadını canlandırmasından sonra alkış aldı. Oyun sonunda izleyiciler onu bu kez ayakta dakikalarca alkışlıyorlardı.

Ayça Bingöl’ün muhteşem performansı çok çalışmadan yapılabilecek bir şey değil. Patara üzerinde, gökyüzünde bir yerlerde Yıldız Hoca’nın yıldızlar arasında oyunu seyrettiğini düşündüm. Eminim, öğrencisiyle gurur duyuyordu.

Yönetmen koltuğunda oturan Görkem Yeltan oyunu yeniden yorumlamış. Haklı da aradan Yıldız Hanım’ın canlandırdığından bugüne uzun yıllar geçti. Bu kez dijital dünyanın olanaklarından, görüntülerden yararlanılmış. Arkada birtakım belgesellerden, video art’lardan görüntüler geçiyor. Yani dijital bir dekor var. Kahramanlardan beş kadın, üçü kısa film şeklinde; biri gölge oyunu, diğeri de animasyon olarak sahneye yansıtılıyor. Diğerlerinde Ayça Bingöl sahnede. Her bir kahramanını ilmek ilmek örüyor ve oyun “Ben Anadolu” sözcükleriyle sona eriyor. Zaten ben Anadolu demek Yıldız Kenter demek, Ayça Bingöl demek, bu bereketli topraklardaki milyonlarca kadın demek…

Oyun öncesi bir konuşma yapan Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Patara Kazıları Başkanı Prof. Dr. Havva İşkan Işık, içinde bulunduğumuz yapının Montesquieu’nün “Yasaların Ruhu” adlı eserinde “gelmiş geçmiş en mükemmel cumhuriyet modeline sahip” diye anlattığı Likya Birliği’nin toplantılarını yaptığı mekân olduğunu söyledi; kazılara destek verenlere teşekkür etti.

İş Bankası Grubu, Patara kazılarını uzun yıllardan bu yana destekliyor. Sadece desteklemekle kalmıyor, kültür ve sanat etkinliklerinde yer veriyor, kitaplar yayınlıyor. (Patara Kent-Liman-Kült). Bir arkeoloji tutkunu olarak ben de kendilerine İş Sanat Genel Müdürü Zuhal Üreten nezdinde teşekkür ediyorum.

Oyunun müzikleri Baba Zula’nın; Işık Tasarımı Yakup Çartık; Kostüm Tasarımı Nilüfer Çamur; Ses Suzet Baycu; Video Ilgın Bingöl; Asistan Edanaz Dinç; Yapımcı Feri Baycu Güler…

Patara antik kentinde başlayan İş Sanat "Antik Sahne" etkinlikleri, kış arasından sonra bahar aylarında da devam edecek. “Ben Anadolu” oyunu ise 8 Ekim Cumartesi günü Teos Antik Kenti’nde bir kez daha sahnelenecek. Etkinliğe katılım ücretsiz ve rezervasyonlar Biletix üzerinden yapılabiliyor…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Hamburg izlenimleri 22 Kasım 2024
Benim Yalvaç’ım(*) 01 Kasım 2024