İş dünyasında limon problemi

Serbest Kürsü
Serbest Kürsü

Yusuf Cihad DEMET
Vergi Müfettişi

İktisadi açıdan piyasa başarısızlığına yol açan asimetrik bilgi; toplumda karşılıklı temas halinde bulunan tarafların sahip oldukları bilginin birbirlerinden farklı olmaları sebebiyle iktisadi ajanları “ters seçim” yapmaya itmekte ve yapılan yanlış tercihler ise sonrasında ahlaki tehlikeyi gündeme getirmektedir.

Amerikan argosunda ikinci el piyasasında satın alınan ve sonrasında ciddi sorunları ortaya çıkan otomobiller için “limon” tabiri kullanılmakta olup, Amerikalı iktisatçı Akerlof, 1970 yılında yazdığı ve kısaca “Limon Piyasası” olarak adlandırılan makalesinde; ikinci el otomobil piyasalarında gözlemlenen asimetrik enformasyonu ve bunun sonucunda oluşan ters seçimleri incelemiştir. Akerlof’a göre ikinci el otomobil piyasasında satıcılar kendi araçları hakkında ortalama bir alıcıdan daha fazla bilgiye sahiptir. Alıcılar, hangi otomobilin gerçekten kaliteli ve alınmaya değer olduğunu bilmedikleri için ortalama bir kalite kabulü ile aslında birbirinden kalite farkı olan otomobillere ortalama bir fiyat teklif ederler. Fakat eksik bilgi sebebiyle “kaliteli otomobil ve limon otomobil” ayrımını tam yapamayan alıcıların vermeyi teklif ettikleri fiyat, araçları kaliteli olan satıcıları memnun etmediği için daha yüksek kalitedeki araçlarını bu veri fiyat sebebiyle piyasadan çekerler. Bunun aksine kalitesiz durumda olan yani limon diye tabir edilen araç sahipleri ise alıcıların teklif ettiği fiyatı, kendi araçlarının ortalama kalitenin altında kaldığını bildikleri için gayet cazip bularak piyasada kalmaya devam edip limon olan araçlarını bu veri fiyat düzeyinden satmaya çalışırlar. Alıcı ve satıcı arasındaki asimetrik bilgi, kaliteli otomobillerin piyasadan çekilmesine ve piyasanın limonların hakimiyetine girmesine neden olduğu için alıcılar tarafından ters seçim yapılacak ve ortalama fiyat düzeyinden “limon (kalitesiz araç)” satın alınmış olacaktır. Sonuçta ise taraflar arasındaki bilgi eksikliği, kalitesiz araçların kaliteli araçları piyasadan kovmasına sebebiyet verecektir.

Limon Piyasaları: Sigortacılık ve Bankacılık Sektörleri

Bilgi asimetrisinin en çok görüldüğü piyasaların başında sigorta sektörü gelmektedir. Sürekli sağlık sorunu yaşayan, daha yaşlı ve hastalık riski yüksek kişiler sağlık sigortası yaptırmayı daha çok tercih ederken, sigorta şirketleri ise bunun aksine sağlığı yerinde, hastaneye daha az başvuran, daha genç kişileri sigortalamak ister. Bireylerin gerçek sağlık durumları hakkında yeterli bilgiye sahip olmayan sigorta şirketleri, karşılaşacağı olası riskleri finanse edebilmek için herkese eşit yüksek poliçe tutarı belirlemek istese de bu durum sağlıklı kişileri sigorta yaptırmaktan vazgeçirecektir. Yüksek poliçe bedelleri, sağlıklı bireyleri sistemin dışına itecek ve sigorta piyasası, kendi sağlık sorunlarını daha iyi bilen riskli kişilerin hakimiyetine girecektir. Böyle bir maliyete katlanmak istemeyen sigorta şirketleri ise asimetrik bilgi sebebiyle ortalama belirlenen poliçe tutarından çok sayıda sağlıksız bireyi sigortalamak durumunda kalacaktır.

Bir başka örnek ise bankacılık sektöründedir. Bankalar topladıkları mevduatları faiz mukabili kredi olarak satarken geri ödememe riski az, aldığı krediyi sağlam yatırımlarda kullanacak kişileri tercih etmek isterler. Ellerinde veri olarak geçmiş dönem kredi notları bulunan bankalar, bireylerin esasen ne amaçla kredi çektiğini, kredinin riski yüksek ve bu sebeple de geri ödemesi sorunlu olabilecek alanlarda kullanılıp kullanılmayacağını bilemezler. Risk ayrımını bilgi eksikliği sebebiyle istediği şekilde yapamayan bankalar ise ellerindeki veri bilgiler ile farklı riskteki kişilere aynı faiz oranından kredi vermek durumunda kalacaklardır. Çünkü faizin riski karşılayacak seviyede artması, güvenilir borçluları kredi almaktan vazgeçirecek ve faiz ne kadar yüksek olursa olsun kredi çekmeye razı olan yüksek riskli kişiler kredi talep etmeye devam edeceklerdir.

Limonların Ayıklanması: Sinyal Verme ve Ayırt Etme

Akerlof’a paralel olarak Spence tarafından geliştirilen “sinyal verme” probleminde işçi ve işverenler arasındaki asimetrik bilgi ve bunun sonucundaki ters seçim ele alınmıştır. İşe alacağı işçiler hakkında eksik bilgi sahibi olan işverenler, yeterlik düzeylerini ayırt edemediği işçilerin hepsine ortalama bir ücret önerecek ve vasıflı işçilerin tercih etmeyeceği düşük ücretli işlerin tümü düşük kalitedeki işçilere kalacaktır. Böylece emek piyasası sadece düşük ücretten düşük kalitedeki işçilerin işe alındığı bir piyasa olma tehlikesi ile karşı karşıya gelecektir. Bu noktada işverenlerin ters seçim yaparak düşük kaliteli işçileri işe almasının önüne geçecek somut bir kıstas olan “eğitim düzeyi”, Spence tarafından bir “sinyal” olarak değerlendirilmiştir. İşçilerin diplomaları, yeterlik belgeleri, geçmiş başarıları vb. asimetrik enformasyonu azaltıcı sinyaller, işverenlerin işe alacağı işçiler hakkında daha geniş bir fikir edinmesine imkan verecek ve böylece de farklı eğitim ve başarı durumundaki işçilere farklı ücret önerebilecektir.

Stiglitz tarafından geliştirilen “ayırt etme” problemi ise Akerlof ve Spence’in teorilerine oldukça benzer niteliktedir. Sigortacılık sektöründeki asimetrik bilginin giderilmesi ve ters seçimlerin önlenmesine yönelik çalışmada önerilen husus sigortacılık sektöründe farklı poliçe sunumudur. Sigorta şirketleri hangi bireylerin yüksek riskli hangilerinin düşük riskli olduklarını bilemedikleri için herkes için ortalama bir poliçe fiyatı belirlemek yerine farklı alternatifler içeren poliçeler ile müşterilerinin doğru bilgi aktarımını teşvik etmeliler. Yüksek koruma sağlayan yüksek prim ödemeli poliçeler ile gerektiği kadar ve ortalama koruma sağlayan ortalama prim ödemeli poliçe seçenekleri, kendi risk durumlarını sigorta şirketlerinden daha iyi bilen müşterileri kendilerine en uygun poliçeye yöneltecek ve yüksek riskli müşteriler ile diğer müşteriler hem aynı güvenceyi elde edemeyecekler hem de aynı veri fiyattan poliçe imzalamış olmayacaklardır. Örneğin; sağlık sigortasında geliştirilen bu uygulama sayesinde, geniş kapsamlı ve yüksek bedelli poliçeler sağlık durumları daha kötü ve hastalık riski yüksek müşterilerce çok daha fazla talep edilecek iken daha az güvence kapsamı ile daha düşük prim ödemeli poliçelerden de genelde sağlık durumu nispeten daha iyi olan müşteriler faydalanacaktır. Sonuç olarak ise asimetrik bilgi sebebiyle yapılacak ters seçimler asgari düzeye çekilebilecektir.

İşçiler ile işverenler arasındaki bilgi asimetrisi sebebiyle emek piyasasını bozucu ters seçimlerin asgari düzeye çekilmesinde “ayırt etme” yöntemi, “sinyal verme” yönteminin tersine işler. Sinyal vermede ilk hareket işçiden gelir ve kendi eğitim, başarı ve yeterlik durumunu -cv ya da özgeçmiş- işverene iletilir. İşverenler ise ihtiyacı olan pozisyon için gerekli olan şartları taşıyan işçilere, kendisine yöneltilen sinyalleri yorumlayarak farklı ücret önerir ve işçilerin kabul etmesi halinde iş sözleşmesi yapılır. Ayırt etme yönteminde ise ilk hareket işverenden gelir. İşverenler farklı eğitim düzeylerine sahip işçilere sabit değil farklı ücretler içeren farklı sözleşmeler sunar. Kendi yeterlik durumunu işverenden daha iyi bilen işçiler ise kendisine sunulan farklı sözleşmelerden kendisine en uygun sözleşmeyi tercih etmek durumunda kalır.

Sözleşmeye Aykırı Davranış: Ahlaki Tehlike

Ahlaki tehlike, ters seçimin aksine sözleşme öncesinde değil sözleşme sonrası ortaya çıkan bir bilgi asimetrisidir. Taraflar arasındaki gözlemlenemeyen, bilinemeyen ve ispatlanamayan hususlar, sözleşme sonrası refah kayıplarına neden olacak sonuçlar doğuracaktır. Ahlaki tehlike kavramına; işçi ve işveren arasında yapılan sözleşmeye aykırı davranan üst kademe yöneticilerinin işe alındıktan sonra yetkileri çerçevesinde kendi çıkarlarını firmanın çıkarlarına tercih etmesini, otomobiline kasko sigortası yaptıran bir müşterinin sözleşme sonrasında aracını sözleşme öncesi duruma göre daha dikkatsiz ve riskli kullanmasını ve banka kredisi alan kişilerin sözleşme sonrası yüksek riskli ve atıl alanlara yatırım yaparak kredi geri ödemelerini sekteye uğratacak girişimlerde bulunmasını örnek verebiliriz.

Profesyonel Hayatın Limonları

İkinci el araç piyasası, bankacılık ve sigorta sektörü derken bizce “en büyük limonlar” profesyonel iş dünyasında bulunmaktadır. Diplomalar, mesleki ruhsatlar, sertifikalar, yabancı diller gibi asimetrik bilgiyi en aza indirebilmek adına tüm sinyalleri potansiyel işverenlerine sunan ve bir nevi kalite ve deneyim yarışına giren kişiler çok yüksek ücret beklentisi ile emeklerini arz etmekte ve böylelikle de işverenlerin dikkatini çekmeye çalışmaktalar. Fakat her şey işe alındıktan sonra ortaya çıkmaktadır. İleri düzey eğitim ahlak ile örtüşmezse, mesleki sertifikalar, yeterlikler, ruhsatlar iş disiplini ile bütünleşmezse, bilinen yabancı diller sadakat ile desteklenmezse ortaya çıkacak ahlaki çöküntüler iş dünyasını başarısızlıklara sürükleyebilecektir. Yapılacak iş ve alınacak pozisyon için oldukça önemi haiz olan özgeçmişler, başarılar ve sertifikalar sözleşme imzalanarak işe alınmayı sağlasa da, belirtilen pozisyona uzun yıllar devam edebilmek ve hatta daha da yükselmek sağlam karakter, iş disiplini, işine ve işverenine sadakat, nezaket ve saygı ile mümkündür.

Salt akademik ve mesleki başarısı sebebiyle tercih edilen ve diğer ahlaki tehlike içerebilecek riskli durumları önemsenmeden işe alınan limonlar, profesyonel çalışma hayatında ciddi problemlere sebep olmaya devam edecek gibi. 

“Ters seçimden kaçalım derken ahlaki tehlikeye yakalanmamak dileğiyle.”

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Yeni yılda yeni zamlar 23 Kasım 2024