İnsanın sonu

D. Ferhat DEMİR
D. Ferhat DEMİR İNOVASYON DELİSİ

Kabulü zor ama türümüzün sonuna geliyoruz. Homo Sapiens zaten siborglaşmış durumda. Esasında ilk Homo Erectus ateşi keşfettiği, sonrasında ağaç dallarını sivriltip oka çevirdiğimiz ve alet edevatı icat ettiğimiz günden itibaren Homo Sapiens hükümdarlığını ilan ederek doğadan ve doğal evrimden koptu. Bizi korkutan, bu sürecin hızlanarak çağdaş insanın duygular ve bilinç gibi temel karakteristiklerini ortadan kaldırma noktasına gelişi.

Şahsen ben de acılarıyla, sevinçleriyle, tüm kusurlarıyla, aşkı ve ızdırabı ile “insan odaklı” bir geleceği yeğlerim ama evrimin önünde duramayız. Darwin’i dahi “hackleme” gücüne sahip bir akımı tersine çevirmek çok zor. Transhümanistler daha iyi bir versiyonumuza ulaşacaksak, doğal evrime teknoloji ve bilimle pek tabi müdahale etmeye hakkımız olduğunu savunur. Hastalıkların, yaşlanmanın ve ölümün olduğu bir dünyada mutluluk mümkün değildir. O halde neden tüm bunları ortadan kaldırmıyoruz?

Bir ebeveyn kendi dünya görüşü doğrultusunda çocuğuna psikolojik müdahalede bulunuyorsa yani zihnini şekillendirme hakkını kendinde görüyorsa, neden biyolojik müdahale hakkı olmasın?  Kanser ya da diyabet gibi hastalık üretme genleri pek tabi embriyo evresinde çıkartılabilir. Eğer teknolojik olarak mümkünse daha sağlıklı nesiller için neden bu tip ayarlar yapılmasın? Neden çocuğumuzun saç ya da göz rengini seçemeyelim? Transhümanistlerin bu tip argümanları hiç de yabana atılacak cinsten değil.

Ayrıca genom projesi ve klonlama çok büyük bir aşamaydı insanlık tarihinde. Fakat benzer canlıları kopyalamak son derece sıkıcı. Artık karbon bazlı insanı aşan canlılara neden geçmeyelim? Silikon bazlı insan makine karışımı olan “Human 2.0” Marsta yaşayabilir. İklim değişimimin kaçınılmaz sonucu olarak kuraklık ve kıtlıklarla boğuşan bir dünyada yaşayabilir. Evrende başka bir gezegende kolonileşebilir. Uzaydan başka bir medeniyet dünyayı istila ettiğinde onlarla savaşabilir. 

Nietzsche’nin üst insan hayalini Transhümanistler gerçekleştirmeye çok yakın. Gerçi, O insanın teknoloji aracılığı ile yükseltilmesini kastetmemişti ama Nietzsche felsefesini, hegemonik bir gelecek tasarlayan ve güç dinamiklerini şekillendirmek isteyen tüm totaliter yapılar kullanır. Harari transhuman ya da İnsan 2.0 yerine Homo Deus demeyi tercih etti. Son kertede hepsinin ortak düşüncesi; teknolojinin eksponansiyel ilerlemesini durdurmanın mümkün olamayacağı ve geleceğe geç olmadan hazırlanılması gerektiği. Son 100 yılda kaydedilen gelişmeler daha önceki 20 bin yıla eş. Bu hızla mevcut kapasitemizin baş etmesi mümkün değil. Farkın daha da açılmaması için bugünkü insan yeni bir türe dönüşmeli. Aksi takdirde doğal seleksiyonla gelişmelere ayak uyduramayanlar zaten sistem dışı kalacak.

Peki, milyarlarca insanı bu projeye nasıl ikna edeceksiniz? Ölümsüzlük vaat edersem “hayır” der misiniz? Ya sistem dışı kalacağınız korkusu ya da sonsuza kadar yaşam arzusu ile “evetler” toplanacak. Biyolojik evrimin teknolojik evrimle çaprazlandığı bir dünyada asıl soru şu: ölümsüzlük mü özgürlük mü?

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar