İniş yok mu?
Bu yılın ana temaları; jeopolitik riskler, ABD seçim süreci, küresel büyüme ve enflasyondaki eğilime yönelik gelişmeler olmaya devam ediyor. Merkez bankaları veriye bağlı yaklaşıma işaret etmeye devam ediyor. Başta FED olmak üzere, merkez bankalarının faiz indirimi sürecine yönelik beklentiler, piyasalar üzerinde etkili oluyor.
Faiz indirim döngüsüne başlayan ABD’nin verilerinde iniş olup olmadığına ve enflasyonun canlanıp canlanmadığı sorularına yanıt arıyoruz. ABD’de son açıklanan güçlü istihdam ve enflasyon verileri sonrası, piyasaların iniş yok senaryosuna hazırlandığını görüyoruz. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde, büyümeye ve enflasyona dair sinyaller verecek veriler önemli olmaya devam edecek. “Eylül ayındaki güçlü tarım dışı istihdam verisi ile piyasadaki 50 baz puan faiz indirimi beklentileri ortadan kalkarken enflasyon canlanır mı?” sorularının gündeme geldiğini, geçen hafta beklenenin üzerinde gelen çekirdek TÜFE verisinin de bu görünüme destek olduğunu gördük. Hatırlanacağı üzere FED Başkanı Jerome Powell istihdam verisi öncesinde, yeni açıklanan verilerin ekonomik büyüme ve tüketici harcamalarına olan güveni arttırmasının ardından FED’in bundan sonra muhtemelen 25 baz puan büyüklüğünde indirimlere gideceğini vurgulamıştı. Powell "Komitenin faizleri hızlıca düşürme konusunda acelesi yok" demişti.
Piyasalar son durumda, FED'in 7 Kasım'daki para politikası toplantısında yüzde 90 civarı olasılıkla 25 baz puan faiz indirimine gideceğini fiyatlıyor. Yıl sonuna kadar da 50 baz puanlık indirim fiyatlanıyor ancak FOMC üyelerinden gelen son açıklamalara baktığımızda faiz indirimleri konusunda daha temkinli ve sabırlı bir duruş izlenebileceği yönündeki sinyallerin dikkate değer olduğunu düşünüyoruz. Örneğin Minneapolis FED Başkanı Neel Kashkari, önümüzdeki çeyreklerde “daha mütevazı faiz indirimlerinin” uygun olabileceğini, nihayetinde, politikanın izleyeceği yolun gerçek ekonomik, enflasyon ve iş gücü piyasası verileri tarafından belirleneceğini söyledi. FED Guvernörü Christopher Waller ise son ekonomik verilerin politika yapıcıların bundan sonraki faiz indirimlerine, geçen ayki toplantılarında uyguladıklarından daha az aciliyetle yaklaşabileceklerine işaret ettiğini ifade etti. Ayrıca geçen hafta her ne kadar şahin kanatta yer alsa da Atlanta FED Başkanı Bostic’in Wall Street Journal'a yaptığı açıklamada diğer yetkililer faizleri kademeli olarak indirmeyi desteklese de kendisinin gelecek ay faizleri sabit tutmaktan yana olduğuna dair açıklamaları dikkat çekiciydi.
Bu durumda, ABD ekonomisin güçlü kalmaya devam ettiğini ve Kasım ve Aralık aylarındaki toplantılarda 25 baz puanlık indirimlere gidileceğini düşünüyoruz. Bize göre güçlü bir iş gücü piyasası tek başına FED'in duraklamasına neden olmayabilir. Enflasyonda da güçlü ve geniş tabanlı bir yeniden hızlanma görmemiz gerekiyor ki bunun pek muhtemel olmadığını düşünüyoruz.
Bu haftaya baktığımızda küresel risk barometresi olarak da izlediğimiz S&P500 endeksi, yeni rekor seviyeleri test ediyor. Ayrıca bu hafta; ECB kararları, ABD’de banka bilançoları, bölgesel imalat endeksleri ve perakende satışlar verisi takip edilecek. Japonya’da enflasyon verisi ile Japonya Merkez Bankası Para Politikası Kurulu Üyesi Seiji Adachi‘n açıklamaları, Çin’de ise büyüme sanayi üretimi ve perakende satışlar verileri izlenecek. 7 Kasım FED toplantısı öncesinde ise 31 Ekim’de açıklanacak çekirdek PCE ile 1 Kasım’da açıklanacak tarım dışı istihdam riskli varlıklar açısından kritik öneme sahip veriler olacak. “Merkez Bankaları veriye bağlı yaklaşımı sürdürüyor ve verilerde iniş yok mu? Enflasyon canlanıyor mu?” sorularına yanıt arıyoruz. Güçlü sinyal verebilecek verilere piyasanın toleranslı olmayabileceğini ve güçlü veriye, zayıf gelecek bir veriye nazaran daha yüksek tepki verebilme olasılığını not ediyoruz.
Bu hafta Perşembe günü, riskli varlıklar için önemli bir gün olabilir. Türkiye saatiyle 15.15’te ECB kararları açıklanacak ve ABD’de ise tüketim harcamalarına yönelik sinyaller arayacağımız perakende satışlar verisi ise Türkiye saatiyle 15.30’da açıklanacak. 17 Ekim’de ECB’den 25 baz puan indirim görebiliriz. Hem zayıf enflasyon ve büyüme verileri hem de ECB’den gelen sözel yönlendirme faiz indiriminin öne çekilmesine neden oldu. Özellikle ücret ve enflasyon baskılarının tahminlerden daha fazla hafiflemesi bu görünüme destek oldu. ECB Başkanı Christine Lagarde, basın toplantısında enflasyona yönelik artan güveni vurgulayabilir ancak önümüzdeki döneme yönelik olarak veriye bağlı yaklaşım işaret etmeye ve sözel yönlendirme yapmamaya devam edebilir. ABD tarafında ise perakende satışlar verisinde Eylül ayında özellikle güçlü otomobil satışları ve kredi kartı harcamaları eşliğinde, Ağustos ayına nazaran daha güçlü rakamlar görebiliriz.
Bunun dışında Cuma günü açıklanacak, Japonya ve Çin verileri de önemli olabilir. Çin’de hafta sonu açıklanan enflasyon verileri dezenflasyon görünümünü teyit etmişti. Cuma günü açıklanacak; büyüme, sanayi üretimi ve perakende satışlar verilerinin zayıf sinyaller ürettiğini ve teşvik adımlarını teyit ettiğini görebiliriz. Japonya’da ise enflasyon faiz artırım beklentilerine destek olabilecek olsa da Temmuz ayındaki faiz artırımı kararı sonrasında Japonya'nın yeni Başbakanı Shigeru Ishiba da dâhil olmak üzere yetkililerden gelen son dönemdeki açıklamalar faiz artışlarının devamı için temkinli yönde kalmaya devam ediyor. ABD Başkanlık seçimleri, hizmet fiyatlarındaki eğilim ve gelecek yılın ücret görüşmeleri öncesinde beklentiler daha çok 2025 yılının ilk çeyreğine işaret ediyor.